17"O, gökten bir su indirdi de dereler kendi durumlarınca sel olup aktı. Bu sel de, üstte kabaran köpüğü yüklenip taşımıştır. Süs veya eşya yapmak isteyerek ateşte eritilen şeylerde de benzeri köpükler olur. İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir. Köpük "hiç" olur gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böyle misaller vermektedir." Bundan önce müşriker ve sirk, körlüğe ve karanlıklara benzetildi; tevhit ehli ve tevhit de, görmeye ve aydınlığa benzetildi. Bu âyette de, ınahz-ı hak olan Kur’ân-ı Azimüsşanin Cenab-ı Allah tarafından, istidatları farklı olan boş kalplere akması, tefekkür ve hıfz olarak kalplere, müzâkere ve tilâvet olarak da dillere akması; ruhanî hayat ile bağlı olarak kalplere ve dillere yerleşmesi, gökten yağan yağmurların, insanların muhtaç olduklar menfaatleri sunmak üzere yeryüzünü ve üzerindekileri ihya etmek için, İlâhî hikmetin gerektirdiği miktarda kuru derelerde o zanıânâ değin olmayan seller halinde akmasına benzetilmiş; Kur’ân, ruhları süslemek, ebedî sevince ulaştırmak ve iki cihanda faydaların kaynağı olmak cihetiyle de, altin ile gümüşe ve kendilerinden uzun zaman faydalanılan âlet ve edevatın yapıldığı demir ve benzeri maddelere benzetilmiştir. Kâfirlerin, kusurlu bakışlarından dolayı müptelâ oldukları bâtıl da, müdahalesiz olarak ve safiyetlerine (doğalarına) halel getirmeden kendiliğınden onların üstünde meydana gelip süratle yok olan köpüğe benzetilmiştir. Yağmurun gökten inmesi, gök tarafından inmesi demektir. Sel akan dereler de, bütün dereler değil, fakat yağmurun isabet ettiği bölgedeki derelerdir. Zira malûm olduğu üzere her yağan yağmur, bütün bölgelere yağmaz. Derelerin kendi miktarlarınca (durumlarınca) sel olup akmaları, insanların menfaati için, Allah'ın (celle celâlühü) tayin buyurduğu ve hikmetinin gerektirdiği miktarda sel olup akması demektir. Yahut derelerin büyüklük ve küçüklüğüne göre az Veya çok olarak değişik miktarlarda akmaları demektir. Bu sellerin miktarlarında farklılık, derelerin doluluk oranlarıyla değil, derelere akan küçük kanalların azlığı veya çokluğu ile alâkakdır. Zira küçük derelere akan sellerin kanalları, büyük derelere akan sellerin kanallarından daha az olur. Sonuç olarak akan sellerde de, eritilen madenlerde de meydana gelen köpük, sonuçta bir "hiç" olup gider. İnsanlara fayda veren saf su ve hâlis madde ise, yeryüzünde kalır. Şöyle ki, o suların bir kısmı, dere yataklarında kalır. Bir kısmı da yer damarlarından pınarlara, gözelere ve kuyulara geçer. Maden filizlerinin, bir kısmından süs eşyası, bir kısmından da çeşidi âlet-edevat yapılacak malzeme çıkar ve bunların hepsinden de uzun süre çeşitli faydalar temin edilir. İşte Allah (celle celâlühü), irşat ve hidâyette son derece lütûfkâr ve inayet sahibi olduğunu göstermek için her konuda böyle hârika misaller vermektedir. "işte Allah böyle misaller vermektedir" cümlesi, verilen temsilin şanını tazim etmekte ve daha önce zikredilen, "İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir" cümlesini de tekit etmektedir. |
﴾ 17 ﴿