12

"Hem bizim yollarımıza hidâyet ettiğine göre, ne diye biz Allah'a tevekkül etmeyelim?

Biz sızın bize verdiğiniz eziyete ant olsun ki, katlanacağız. Tevekkül edenler, artik yalnız Allah'a tevekkül etsinler!"

Allah'a (celle celâlühü) tevekkül etmemek için hangi mazeretimiz var la! Halbuki Allah (celle celâlühü), bizim hakkımızda, bunu gerektiren ve sağlayan muameleyi ihsan etmiş; nitekim hepimizi hidâyete erdirmiş; dinde gidilmesi gereken yolu bize göstermiş ve bizi o geniş yolun yolcusu kılmıştır.

Kâfirlerin verdikleri eziyet, tevekkülde rahatsızdık ve ıstırabı mucip olduğu için, peygamberler, kâmil azimetlerini bildirmek üzere yemin tekidiyle, ’Biz de sızın bize verdiğiniz eziyete ant olsun ki, katlanacağız' demişlerdir. Yani sizin gösterdiğiniz inatla, o istediğiniz mucizeleri istemekle ve diğer hayır hareketlerinizle bize verdiğiniz eziyete ne yapıp edip katlanacağız.

Ve tevekkül edenler, tevekküllerinde sebat etsinler! Burada da murat, geçen tevekkülde olduğu gibi, tevekkülü kendi nefislerine vacip kılmaktır. Tevekkül edenlerden murat da, mü'minlerdir. Onların bu şekilde ifade edilmeleri, daha önce tevekkül ile vasıflan diril dıkları içindir.

12 ﴿