3

"Resûlüm! Onları bırak; yesinler, eğlensinler boş murat onları oyalayadursun. Fakat yakında bileceklerdir."

A- " Resûlüm! Onları bırak; yesinler, eğlensinler boş murat onları oyalayadursun."

Ey Resûlüm! Öğüt ve uyarıda bulunarak onları, içinde bulundukları halden men etmeyi bırak; çünkü onları o hallerinden vazgeçırtmek mümkün değildir. Onları tamamen kendi hallerine bırak; hatta yapmakta olduklarını yapmaya devam etmelerini emret; onlar yesinler, dünyalıklariyla eğlensinler ve onların uzun yaşama beklentisi, arzularına kavuşmak, durumlarının düzenli gitmesi ve akıbetlerinin de mutlak hayır olması gibi boş umutları, onları, sana uymaktan, akıbetlerini düşünmekten, yahut îman ve itaatten oyalaya dursun. Zira onların kaygısızca yeyip eğlenmeleri kendilerini bu sonuca götürür.

Önce yemenin zikredilmesi, onların eğlenmesinin de, hayvanların yemek içmekle eğlenmeleri kabilindendir.

Âyetteki emirlerden murat, yeme, eğlenme ve oyalanmayı yeni ihdas etmeleri değil, fakat bunlara devam etmeleridir. Onlar aslında bilfiil bunları yapıyorlardı.

Yahut onların bu hayatının tadını kaçıran uyarılara ve öğütlere aldırmadan eğlenmeleridir. Zira bu şekilde eğlenmeleri, yeni bir husus olup onları kendi hallerine bırakmaya terettüp edebilir. Bu görüşe göre mezkûr fiillerden murat vahim sonuçlarından gafil olarak akıbetlerinin kötülüğüne hiç aldırmadan o fiilleri işlemeleridir.

Bunun mezkûr emre (onları bırak) terettüp ettiğinde hiç şüphe yoktur. Zira onları, içinde bulundukları çirkinliklerin irtikâbından men etmek, onların eğlenmelerinin tadını kaçırır ve hayadarını bulandırır.

İşte bunun için Allah Peygamberimiz'e onları kendi hallerine bırakmasını emir buyurmuş ki, onlar zevk ü sefalarına devam etsinler de, ecel kendilerini ansızın yakalayiversin.

B- " Fakat yakında bileceklerdir."

Onlar yakında; yaptıklarının ne kadar kötü olduğunu, akıbetlerinin vahametini ve onları mezkûr temenniye (keşke biz de Müslüman olsaydık demeye) sevk eden gerçek durumu anlayacaklardır. Zira onlar senin uyarı ve öğütlerinle bunu anlamadılar. Bu kelâm pek ağır bir vaat ve tehdit üstüne tehdit olmakla beraber peygamberimize verilen onları bırakma emrinin de illetidir. Zira bunu bilmeleri onlara nasihat etmeyi bırakmanın illetidir.

Bu âyet, hüccetle ilzamdır ve ziyadesiyle uyarıdır. Zira vazgeçme emri, ancak uyarının tekerrüründen ve inatla inkârın gerçekleşmesinden sonra tahakkuk etmektedir; Keza emre terettüp eden yemek, eğlenmek ve oyalanmak da böyledir.

3 ﴿