9

"Kur’ân'ı şüphesiz Biz indirdik; hiç şüphesiz onu koruyacak da Biziz."

Bu kelâm, o müşriklerin Kur’ân'ın Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah (celle celâlühü) tarafından indirildiğini inkâr etmelerine, bundan dolayı Peygamberimizle alay etmelerine reddiyedir ve Peygamberimize de tesellidir. Yani onların inkâr ettikleri, Allah (celle celâlühü) tarafından sana indirildiğini reddettikleri, bundan dolayı sana delilik isnat ettikleri ve indirenini tanımadıkları Kur’ân'ı, Biz muazzam şanımızla ve âlicenaplılığımızla indirdik ve onu, kendisine yakışmayan her şeyden koruyacak da Biziz. Onların tekzibi ve kendisiyle alay etmeleri de, öncelikle buna dahildir. Onlar tekzip ve istihzalarından hiçbir sonuç alamayacaklardır. Kur’ân'ı mücerret tahriften, ilâveden, eksiltmeden ve benzeri şeylerden korumak ise, bu makama uygun değildir. Şu halde doğru olan, bu korumayı, Kur’ân hakkında yapılan her türlü eleştiri ve hakkaniyetine karşı verilen; her mücadeleden korumak anlamına hamletmektir.

Kur’ân'ın korunmasından, Allah (celle celâlühü) katından indirildiğine delil olarak icaz ile korunması anlamı da kastedilebilir. Zira eğer bu Kur’ân, başkası tarafından olsaydı, onda ziyade, noksan ve çelişkiler bulunurdu. Âyetin bu iki cümlesi, Zât-ı Kibriya'nın kemal ve azametine ve Kur’ân'ın şanının pek yüce olduğuna apaçık delâlet etmektedir.

Diğer bir görüşe göre ise, hiç şüphesiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) koruyacak da Biziz, demektir. Buna göre, bu kelâm da, "Zaten Allah seni insanlardan koruyacaktır" (Mâide 5/67) âyetinde bildirilen hakikati açıklamaktadır.

Bu kelâm, müşriklerin ilk bâtıl sözlerinin cevabı ve reddi olduğu halde tehir edilmiş olmasının sebebi daha önce zikredildi. Bir de, bu kelâm, bundan sonraki kelâm ile irtibatlı olduğu için burada zikredilmiştir:

9 ﴿