NAHL SÛRESİ128 Âyettir. Son üç âyeti Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir. 1"Allah'ın emri gelmiştir. O halde onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların koştukları ortaklardan tamamıyla uzak ve yücedir." A- " Allah'ın emri gelmiştir. O halde onu istemekte acele etmeyin." Allah'ın (celle celâlühü) emri kıyamettir, yahut onu da, kâfirlere va'dedilen azabı da kapsayan genel bir mânâdır. Buna Allah'ın emri denilmesi, tazim için, korkunç göstermek için, bir de onun tahakkukunun ve gelmesinin, Allah'ın mutlaka infaz edilecek hükmüne ve üstün takdirine bağlı olduğunu bildirmek içindir. Allah'n emrinin gelmesi, yaklaşmış olması demek olup, mutlaka gelmesi beklenen bir şeyin, gerçekleşmiş gibi kabul edilmesi, ya da yakın unsurlarının gelmesi anlamında olup, sebeplerin halının, sebep oldukları şeye isnat edilmesi, kabilindendir. Hangi mânâ olursa olsun, bu âyet, onun son derece yalan olduğuna dikkat çekmektedir. Âyetteki "acele etmeyin" hitabı, özellikle kâfirler içindir. Kâfirlerin kıyameti acele istemeleri istihza yoluyla olsa da, hakikate hamledilmiş ve bir nevi gazap için men edilmişlerdir. Yoksa bu hitap, kâfirlerle beraber mü’minler için de değildir. İster Allah'ın emrinden zikredilen mânâ kastedilsin, ister özellikle kâfirler için va'dedilen azap kastedilsin, mü’minlerin, kıyamet anlamındaki veya onu da, diğer azabı da kapsayan bir mânâdaki Allah'ın emrini acele istemeleri tasavvur olunamayacağı için, bu yasak onları kapsamaz. İkincisi, malûm olduğu üzere, mü'minler istese de, istemeleri hakikat yoluyladır; kâfirlerin ise istihza yoluyladır. Rivâyet olunur ki, "Kıyamet yaklaştı" (Kamer 54/1) âyeti nazil olunca, kâfirler kendi aralarında dediler ki: "Bu adam, kıyametin yaklaştığını söylüyor. Şirndilik bazı işlerinizi durdurun da bakalım ne olacak." Sonra kıyametin kopması gecikince, "Bir şey görmüyoruz" dediler. İşte o zaman da "İnsanların hesaba çekilecekleri gün yaklaştı." (Enbiyâ 21/1) âyeti nazil oldu. Bunun üzerine kâfirler çekindiler ve kıyametin yaklaşmasını beklediler. Sonra aradan uzun zaman geçince, dediler ki: "Ey Muhammed! Bizi korkuttuğun şeyi göremiyoruz." İşte bunun üzerine de "Allah'ın emri gelmiştir" âyeti nâzıl oldu. O anda Resûlüllah ayağa sıçradı. İnsanlar da başlarını kaldırıp dikkat kesildiler. Ama ondan sonra "O halde onu istemekte acele etmeyin" cümlesi de nazil olunca, insanlar rahatladı. İşte bu rivâyette de, bazılarının dediği gibi, âyetteki hitabın umumî olup mü’minleri de kapsadığına dâir hiçbir delâlet yoktur. Zira onların rahatlamalarının sebebi, kıyametin gelmesinden murat, hakiki gelmek değil, iddialı gelmektir. Ve acele istemenin imkânsız olması ve bunun için men etmenin de anlamsız olması, hakikisine göredir. Zira men edilen bir şeyin, kısmen mümkün olması gerekir. B- " Allah, onların koştukları ortaklardan tamamıyla uzak ve yücedir." O kâfirlerin kıyameti acele istemeleri, onların şirklerinin neticelerindendir. Onların şirkleri de, Allah'a (celle celâlühü) yakışmayan aczi ve başkasına muhtaç olmayı, vaatleri gerçekleştirmeye bazılarının engel olabileceği inancını O'na isnat etmeyi gerektirmektedir. Bu arada müşrikler şunu da demişlerdi: "Eğer azabın geleceği doğru ise, putlar, bize şefaat ederek bizi o azaptan kurtaracaklardır." İşte bütün bunlar bu kelâm ile reddedilmiştir. Yani Allah, onların ortak koşmalarından Zatıyla münezzeh ve mukaddestir. Bu gibi bâtıl şeylerin onlardan sâdır olmasına sebep olan, onların Allah'a ortak koşmalarıdır. Yahut Allah kendileri hakkında irade buyuracağı bir azabı onlardan kaldırabilecek güce sahip bir ortağı olmaktan, münezzeh ve mukaddestir. |
﴾ 1 ﴿