39

"Hakkında anlaşmazlığa düştükleri şeyi onlara açıklaması ve kâfirlerin de kendilerinin yalancı olduklarını bilmeleri için Allah ölüleri diriltecektir."

Âyetteki "onlara" zamkı, ölenlerin hepsi içindir. Çünkü bu açıklama, mü’minleri de kapsamaktadır. Zira mü’minler her ne kadar dirilmeyi biliyorlarsa da, hakikati bizzat gördüklerinde durum tamamen vuzuha kavuşacak ve onların bilgisi yakıyn mertebesine ulaşacaktır. Yeniden dirilmenin de dahil olduğu ve onların muhalefet ettikleri bütün hakikatlerin açıklanması, Allah'a ortak koşma, yeniden dirilmeyi inkâr, hak vaadin yalanlanması, özellikle de "Allah ölüleri diriltemez" iddiasında kendilerinin yalancı olduklarının ortaya çıkması için, Allah onları yeniden diriltecektir. Çünkü onlar, her şeyi olduğu gibi ve gerçek sûretlerıyle bizzat gördüklerinde, bu kesin bilgi hâsıl olacaktır.

Hakkın, "hakkında anlaşmazlığa düştükleri şey" olarak ifade edilmesi, onun azametine delâlet etmesi içindir.

Âyette zikredilen hususların, dirilmenin sebep ve gayesi kılınması da şunun içindir. Kâfirler dirümeyi gerçekleştirmenin hak olduğunun ortaya konmasının, inkârlarında yalancı olduklarını ortaya çıkardığını gördükleri zaman, bu onları inkârlarından caydırıcı olacağı gibi, kabul etmeye de teşvik, edici olur. Çünkü zorunlu olarak bu, gerçekleştirmek azimetinin doğruluğuna delâlet etmektedir.

Bir de, gayelerin müteaddit olması, gaye kılınan fiilin vukuuna daha çok delâlet eder. Yoksa zatı itibarıyla dirilmenin aslî gayesi, mükafat ve cezadır. Mükâfat ve ceza da, hayatın en uzak gayesidir. Yaratıksın gayesi ise, Allah'ın (celle celâlühü) marifeti ve ibadetidir. Bunların burada zikredilmemesi, başka yerlerde tekerrür ettiği ve malûm olduğu içindir.

39 ﴿