40

"Biz, bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman, ona sözümüz ancak’ol!' dememizdir. O da hemen oluverir."

Bundan önce yeniden dirilmenin mutlaka olacağına dikkat çekildikten sonra burada da, baştan olsun, tekrar olsun, mutlak olarak yaratılmanın keyfiyeti beyan edilmektedir.

İlâhî irade ona taallûk etmeden önce bir şey değil iken, ona bir şey denilmesi, İlâhî irade taallûk, ettiği zaman vücut bulması itibariyladır. Yoksa ondan önce bir şey olduğu için değildir.

Yani büyük olsun, küçük olsun, Biz bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman, ona sözümüz ancak "ol!" demektir. Biz ona "ol!" deyince o da hemen oluverir. Şu halde bu âyet de "O, herhangi bir şeyin olmasını dilediği zaman, yalnız, "ol!" der, o da hemen oluverir." (Mü'minûn 23/68) âyetinin ifade ettiği hakikati ifade etmektedir.

Aslında madde boyutunda orada ne söz vardır, ne de sözün söylendiği varlık vardır; ne emir vardır, ne de memur vardır. Dolayısıyla âyetin zahirinden anlaşıldığı gibi, yaratma sebebinin "ol" demekten ibaret olması da gerekmez.

Nitekim "Bir şeyi yaratmak istediği zaman O'nun emri (yaptığı) "Ol" demekten ibarettir." (Yâsîn .36/82) âyetinin zahiri de, bu inhisarı ifade etmektedir. Zira burada emirden murat, sözü de, fiili de kapsayan bir mefhumdur ve onun "ol" kelimesine inhisar etmesinin zorunlu bir sonucu olarak, yaratma sebepleri de mutlak şekilde buna inhisar etmiş olur.

İşte bundan dolayı hakikatte yaratmakla ilgili bu ifadeler, Allah'ın (celle celâlühü) iradesinin taallûkuna göre, İlâhî kudret dahilinde olan mümkün varlıklarm vücuda gelmesinin kolaylığınm temsilî bir anlatımı ve süratle meydana gelmesinin tasviridir. Bu temsil ve tasvir de, itâatli memurun, emrine itaat edilen bir âmirin, işi yaptırmasında kullandığı sembollerle ifade edilmektedir. Bu itibarla kastedilen mânâ şudur: Bizim irademiz taallûk ettiği zaman, bir şeyi icat etmemiz, olabilecek en hızlı şekilde ve en kısa sürede tecelli eder.

Âyette Allah'ın bu eylemi "hususi söz" anlamına gelen emir olarak ifade edilince, mutlak icadın mutlak söz olarak ifade edilmesi icap etmiştir. Bu konuyu iyi düşünmek gerekir.

Âyet-i kerimede gerçekten akılları ve fikirleri dehşete düşüren bir mükemmeliyet vardır.

40 ﴿