7

"Allah buyurdu ki: Ey Zekeriyyâ! Sana Yahya adında bir oğlanı müjdeleriz ki, daha önce onu hiç kimseye adaş kırmamıştık."

Allah'ın (celle celâlühü), Hazret-i Zekeriyyâ'ya bu hitabı, bizzat oknayip fakat melek vasıtasıyladır. Yani meleğin, bu ibareyi, Allah'tan Hazret-i Zekeriyyâ'ya hikâye etmesi yoluyladır. Nitekim:

"De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi, aşan kullarım!..."(Zümer: 53) âyeti de bu kabildendir. Bunun tahkiki, Âkı İmrân sûresinde geçti,

Allah'ın (celle celâlühü) Hazret-i Zekeriyyâ'ya olan bu hitabı, onun seslenişine cevap ve duasını kabul edeceğinin vaadidir. Ancak bu, "Biz de onun duasını kabul ettik ve Yahya'yı ona bağışiadık."(Enbiyâ: 90) âyetinden ilk akla geldiği gibi duasını tamamıyla kabul edeceğinin vaadi değil, fakat üstün hikmetlere bağlı olarak gerçekleşen İlâhî iradenin gerektirdiği şekilde duasının kısmen kabulü anlamındadır.

Zira peygamberlerin (aleyhisselâm) duaları kabule şayan ise de, bütün duaları mutlaka kabul olur, demek değildir. Görmedin mi ki, Hazret-i İbrâhîm'in Kendi babası hakkındaki duası ve Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem):

"Ve ben Allah'tan (celle celâlühü), ümmetimin birbirleriyle savaşmamalarını istedim, fakat bu duam kabul olunmadı" hadisinde beyan ettiği duası kabul olunmamıştır.

İste Hazret-i Zekeriyyâ'nın bu duasında da, Allah (celle celâlühü), ona, hoşnut olduğu bir peygamber olarak, Hazret-i Yahya'yı vermeye ve kendisine vâris olmamasına hükmetmiştir. Böylece Allah (celle celâlühü) Onun duasının birinci kısmını kabul etmiş, ikinci kısmını ise kabul etmemiştir. Nitekim meşhur görüş olduğu üzere, Hazret-i Yahya, babası Hazret-i Zekerivyâ'dan önce öldürülmüştür.

Diğer bir görüşe göre ise, Hazret-i Yahya, babasından sonra bir süre yaşamıştır. Bu görüşe göre, zikredilen izahı gerektirecek bir müşkül nokta yoktur.

Hazret-i Yahya'nın isminin tayin edilmiş olması, İlâhî vaadi pekiştirmek ve kendisini şereflendirmek içindir. Daha önce Yahya isminin hiç kimseye verilmeyip bu ismin ona tahsis edilmiş obuası, Hazret-i Yahya'ya ilâve bir şeref ve saygınlık kazandırmaktadır. Zira insanların isimlerinden farklı olarak garip ve mümtaz bir ismin verilmesi, hiç şüphesiz, isim sahibine şeref kazandırmaktadır.

Diğer bir görüşe göre ise, âyetin metnindeki Semiyyen, ismen adaş demek değil, fazilet ve kemalde eşsiz demektir. Nitekim Meryem: 65. Âyette de "Semiyyen" kelimesi bu mânadadır. Zira vasıfta ortak olanlar, isimde ortak olanlar gibidir.

Derler la; hiç günah işlememek ve hiçbir günah niyetini de içinden geçirmemek, bir pîr-i fâni ile bir kısır koca karıdan doğmuş olmak ve son derece iffetli olmak vasıflarında Yahya Peygamberin bir benzeri yoktur. Şu halde bu âyet, kendisinden sonra nazil olan Al-i İmrân: 39. Âyetinin icmalidir.

Denilmiştir ki, Yahya isminin kendisine verilmesi, annesinin rahmi kendisiyle veya Allah'ın (celle celâlühü) dini onun davetiyle hayat bulduğu içindir.

7 ﴿