9

"Allah: Öyledir, dedi; Rabbin buyurdu ki: O, Bence çok kolaydır. Bundan önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmışınıdır."

A- "Allah: Öyledir, dedi; Rabbin buyurdu ki: O, Bence çok kolaydır."

Kimilerine göre bu âyet hülasa olarak şunu ifade etmektedir: Allah (celle celâlühü) Diyor ki; işte bunun gibi garip ve gayet güzel söz söyledim. Yani bu harikulade vaat gibi vaatte bulundum ve özellikle bu, normal şartlarda imkânsız ise de, Bence çok kolaydır.

Yahut Allah: İşte gerçek şudur, dedi... Yahut Allah: Durum, vaat ettiğim gibidir, dedi ve o, mutlaka gerçekleşecektir. Yahut ey Zekeriyya! durum dediğin gibidir. Buna göre bu cümle, Hazret-i Zekeriyyâ'nın kendisi ile karısının hallerinin, çocuk yapmaya müsait olmamasıyla ilgili söylediklerini tasdik etmektedir. Bundan sonra gelen cümle ise, önceki takrirden sonra imkânsız olmadığını beyan etmek içindir. Yani Allah (celle celâlühü) dedi ki; bu hâdise, haddi zatında akıldan uzak bir şey olduğu halde Bence çok kolaydır.

B- "Bundan önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmışımdır.

Bu cümle, makablini açıklamaktadır. Bundan murat, başlangıçta insanların yaratılmasıdır. Zira mutlak yokluktan sonra gerçekleşen budur. Yoksa bundan murat, birinci yaratılıştan sonra normal üreme yoluyla yaratılmak değildir.

Hakikatte yoktan yaratılan insan, Âdem (aleyhisselâm) olduğu halde: "Daha önce baban Âdem, hiçbir şey değil iken, onu yarattım" denilmemiş. Halbuki çocukla müjdelenen Hazret-i Zekeriyyâ'nın hali, onun haline kıyaslamak yoluyla, bunun imkânsız olmadığını ifade etmek konusunda yeterli olurdu. Böyle iken, hücceti kuvvetlendirmek ve kıyas yolunu tavzih etmek için bu üslup kullanılmıştır. Zira bu üslupla, Âdem'in yoktan var edilmesinden her beşer ferdinin payı olduğuna dikkat çekilmektedir.

Çünkü Âdem'in (aleyhisselâm) hârika fıtratı, kendi nefsine münhasır olmayıp fakat icmali olarak bütün insan fertlerinin fıtratını da içeren ve onun sonuçlarının hepsine câri olmasını gerektiren bir örnek idi. Bu itibarla Allah'ın Âdem'i (aleyhisselâm) bu garip ve mükemmel şekilde yaratması, onun neslinin her ferdi için de geçerlidir.

Âdem'in (aleyhisselâm) zürriyetinin bütün fertlerine sirayet eden bu şekildeki yaratılması, mezkûr yaratılmanın ona isnat edilmesinden anlaşılacağı gibi, bunun kendi nefsine münhasır olmasından daha hârika ve garip olduğu ve Allah'ın kudretinin, ilminin ve hikmetinin kemaline daha çok delâlet ettiği için ve bu takdirde Hazret-i Zekeriyyâ'nın yokluğu daha açık olduğu ve onun hali, kendisine müjdelenen çocuğun haline örnek olmaya daha uygun olduğu için mezkûr yaratma fiili, Hazret-i Zekeriyyâ'ya isnat edilmiştir.

Nitekim: "Yemin olsun ki, sizi yaratmışız ve sonra da sizi biçimlendirmişizdir." (A'râf: 11) âyetinde de, minnet beyan etmek hakkının tam olarak verilmesi için, yaratılma ve biçimlendirilme fiilleri, muhataplara isnat edilmiştir.

Şu halde hulâsa olarak sanki şöyle denilmiştir: Ben, daha önce sen hiçbir şey değil iken, tamamen yokluktan ibaret iken, Âdem'i (aleyhisselâm) yaratmak zımnında seni de yaratmışımdır.

Âyetteki şeyi, itibara değer bir şey olarak yorumlamaya ise, bu makam engeldir ve âyetin ifadesi ona müsait değildir.

9 ﴿