17

"Meryem, bir de, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken Biz ona Ruhumuzu (Cebrâîl’i) gönderdik de, ona tam bir insan şeklinde göründü."

Hazret-i Meryem, Mescitte kalıyordu. Aybaşı olduğu zaman, teyzesinin evine gidiyordu ve temizlendiği zaman yine Mescide dönüyordu, işte Hazret-i Meryem, bu yıkanma yerinde iken, melek, sakalı henüz bitmemiş, parlak yüzlü, kıvırcık saçlı genç bir adam şeklinde onun yanma yaklaştı. İşte "Biz ona Ruhumuzu gönderdik" cümlesinin mânâsı budur. Yani Biz, ona Cebrâîl’i gönderdik. Cebrâîl’in bu şekilde ifade edilmesi, bu makamın hakkını vermek içindir.

Cebrâîl kusursuz, bünyesi sağlam ve bütün insan güzelliklerini taşıyan bir genç şeklinde Hazret-i Meryem'e göründü.

Diğer bir görüşe göre ise, Beytülmakdis in hademelerinden Yûsuf adında Hazret-i Meryem'in bir yaşıtı suretinde ona göründü. Cebrâîl’in bu şekilde ona görünmesi, onun sözlerinden ürkmemesi ve Allah'ın (celle celâlühü) kelâmından ona aktaracaklarım alması içindi. Zira eğer melek suretinde ona görünseydi, Hazret-i Meryem, ondan ürker ve onunla ilişki kuramazdı. Kimileri, onun bu şekilde kendisine görünmesi, Hazret-i Meryem'i şehvete getirmek ve menisinin, rahmine inmesini sağlamak için olduğunu söylemişlerse de, bu görüş, Allah'ın harikulade kudretinin eserlerini beyan etmek makamına ters düşmekle beraber, bir de, bundan sonraki âyet de onu tekzip etmektedir.

17 ﴿