26

"Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de, kötü kadınlara; ve iyi kadınlar, iyi erkeklere; iyi erkekler de, iyi kadınlara mahsustur, işte o şerefli insanlar, iftiracıların söylediklerinden çok uzaktırlar. Mağfiret ve çok iyi bir rızk onlarındır,

A- "Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de, kötü kadınlara; ve iyi kadınlar, iyi erkeklere; iyi erkekler de, iyi kadınlara mahsustur, işte o şerefli insanlar, iftiracıların söylediklerinden çok uzaktırlar."

Bu kelâm, insanlar arasında cari olan ilâhî sünneti beyan etmektedir. Şöyle ki, Allah'ın (celle celâlühü) görevli bir meleği vardır; bu melek, birbirlerine lâyık olanları birbirlerine sevk etmektedir. Yani kötü kadınlar, kötü erkeklere mahsustur; o kadınlar, başkasını değil, kötü erkekleri bulur. Kötü erkekler de, kötü kadınları bulur; çünkü aynı sınıftan olmaları, onları birbirine cezp eder. Yine iyi kadınlar, başkasını değil, ancak iyi erkekleri bulur. İmdi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), iyilerin iyisi ve hayırlıların hayırlısı olduğuna göre, bunun zorunlu bir sonucu olarak, Hazret-i Aîşe El-Sıddıyka'nın (radıyallahü anha) da iyi kadınların en iyisi olduğu ve hakkında söylenen saçmalıkların tamamen haksız ve boş olduğu ortaya çıkmış olur. Nitekim "İşte o şerefli insanlar, iftiracıların söylediklerinden çok uzaktırlar" kelâmı da bu hakikati bildirmektedir. Nitekim bu işaret (İşte onlar), öncelikle Hazret-i Âişe'nin de dahil olduğu Ehl-i Beyti göstermektedir.

Diğer bir görüşe göre ise, anılan işaret, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Aîşe El-Sıddıyka ve Safvâni (radıyallahü anha) göstermektedir. Yani o sânları yüce olmakla vasıflandırılan insanlar, haklarında iftiracıların uydurdukları yalanlardan tamamen uzaktırlar.

Diğer bir görüşe göre ise, yani kötü sözler, kötü erkeklere ve kötü kadınlara mahsustur; onlara lâyıktır; başkası hakkında kötü sözler, söylenmemekdir. Yine kötü erkekler ve kadınlar, haklarında kötü sözlerin söylenmesine lâyıktırlar, iyi sözler de, iyi erkeklere ve kadınlara mahsustur; onlar, haklarında iyi sözlerin söylenmesine lâyıktır. İşte bu iyiler, kötülerin, onların hakkında söylediklerinden çok uzaktırlar.

Şu halde bu tefsire göre de, sonuç olarak bu âyet, Hazret-i Âişe El-Sıddıyka'yı tenzih etmektedir.

Bir diğer görüşe göre ise, yani kötü sözler, kötü erkeklere ve kadınlara mahsustur; başkalarından sâdır olmaz. Yine kötü erkekler ile kötü kadınlar, kötü sözleri sarf ederler. İyi sözler de, iyi erkeklere ve iyi kadınlara mahsustur; başkasından sâdır olmaz. İyi erkekler ve iyi kadınlar da, iyi sözlerin ehlidirler; onlardan iyi sözlerden başka bir şey sâdır olmaz. İşte o iyi insanlar, kötü insanların söyledikleri kötü sözlerden çok uzaktırlar; onlardan böyle sözler sâdır olmaz. Bu görüşe göre, âyetin sonucu, "sübhânallah! bu, büyük bir bühtandır" diyenleri tenzih etmektir.

B- "Mağfiret ve çok iyi bir rızk onlarındır."

Beşer olarak onlar da, günahlardan tamamen uzak kalmadıkları için, Allah'ın (celle celâlühü) büyük mağfireti onlar hakkında da caridir. Onlara verilecek çok iyi bir rızk ise, Cennettir.

26 ﴿