47"Münafıklar: "Biz, Allah'a ve Resulüne îman ettik; itaat de ettik" diyorlar. Sonra onlardan bir güruh bunun ardından yüz çeviriyorlar. Zaten onlar hiç de îman etmiş değillerdir." A-' "Münafıklar: "Biz, Allah'a ve Resulüne îman ettik; itaat de ettik" diyorlar." Burada, Allah'ın (celle celâlühü) doğru yola hidâyet edilmesini dilemediği bazı kimselerin halleri beyan edilmeye başlanmaktadır. Hasen El- Basrî diyor ki: "Bu âyet, zahiren îman ettiklerini açıklayıp da içlerinde küfür gizleyen münafıklar hakkında nazil olmuştur." Diğer bir görüşe göre ise bu âyet, münafık Bişr hakkında nazil olmuştur. Şöyle ki, Bişr, bir Yahudi'den davacı oldu ve davanın halk için o Yahudi'yi, Yahudilerin reisi Kâb b. Eşrefin hükmüne davet etti. Onun hasmı olan Yahudi ise, kendisini Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hükmüne davet etti. Bir diğer görüşe göre ise bu âyet, Muğîre b. Vâil hakkında nazil olmuştur. Muğîre, bir arazi ve su hakkında Hazret-i Ali'den (radıyallahü anh) davacı oldu ve Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hakemliğim kabul etmedi. Hangi görüşe göre olursa olsun, âyet çoğul kipinin kullanılması (diyorlar), bize bildiriyor ki, bunu söyleyene yardım eden ve bu söylemde kendisini destekleyen bir grup vardı. Nitekim "Filan oğullan, filan oğullarını öldürdüler" denilir. Halbuki katil, onlardan bir kişidir. B- "Sonra onlardan bir güruh bunun ardından yüz çeviriyorlar. Zaten onlar hiç de îman etmiş değillerdir." Yani onlar, Allah'a (celle celâlühü) ve Resulüne (sallallahü aleyhi ve sellem) îman ettiklerini ve onların emir ve yasaklarına itaat ettiklerini söyledikleri halde içlerinden bir güruh, bu duan ve itaat iddiasından sonra hükmünü kabul etmekten yüz çeviriyorlar. İşte bu îman ve îtâat iddiasında bulunduktan sonra bu akde ve işe iştirak edenler, gerçek mü’min değillerdir; îmanda ihlas ve sebat ehli değillerdir. |
﴾ 47 ﴿