18

"Diyecekler ki: "Sübhanallah! Senden başka veliler edinmek bize yakışmaz. Fakat Sen onlara ve babalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda Seni anmayı unuttular. Zaten onlar helâk olmuş bir güruh oldular."

A- "Diyecekler ki: "Sübhanallah! Senden başka veliler edinmek bize yakışmaz."

Yani onlar, kendilerine söylenene taaccüp ederek "Sübhanallah!" diyeceklerdir. Çünkü onların taptıkları ya masum meleklerdir, ya da hiçbir kudreti olmayan cansız varlıklardır. Yahut bu ifade, zımnen şu hakikati bildirmektedir: Onların taptıkları, Allah'ın tesbih ve tevhidinin alâmetleridir. Şu halde onlar, Allah'ın kullarını nasıl saptırırlar!

Yahut "Sübhanallah", Allah'ı ortaklardan tenzih etmek anlamındadır. Yani onlar da, sorulan suale cevap olarak diyecekler ki; "Sübhanallah, Seni tenzih ederiz! Senden başka tapacağımız velîler edinmek bize yakışmaz; çünkü bu, bizim halimize ters düşer. Şu halde bizim, başkasını bizi velî edinmeye sevk etmek şöyle dursun, Senden başkasını velî edinmeye başkasını sevk etmek, nasıl tasavvur edilebilir! "

Yahut, "Sübhanallah! Senden başka (kendi başımıza) tâbiler edinmek, bize yakışmaz, demektir. Zira velî kelimesi, metbû (kendisine tâbi olunan) anlamında kullanıldığı gibi, tâbi anlamında da kullanılmaktadır. -Nitekim "Mevlâ" kelimesi de, üst için de, ast için de kullanılmaktadır. - "Şeytanın velileri" tamlamasında da veli, tâbi anlamındadır.

B- "Fakat Sen onlara ve babalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda Seni anmayı unuttular."

Bundan önce, onların taptıkları nesnelerin, kendilerini saptırmaktan münezzeh oldukları beyan edildikten sonra bu kelâm ile de, kendilerinin dalâlette oldukları beyan edilmektedir.

Burada onların kötü işleri teşhir edilmektedir. Nitekim onlar, hidâyet sebeplerini dalâlet sebepleri yapmışlardır.

Yani ey Rabbimiz! Sen, takdîr etsinler ve şükürlerini ifâ etsinler diye, onlara ve babalarına çeşidi nimetler verdin. Onlar ise, zevk ü sefalara daldılar; nihayet Seni anmayı unuttular yahut nimetlerini ve âyetlerini tefekkür etmeyi unuttular. Sonunda hidâyet sebeplerini kendi kötü, seçimleriyle dalâlete vesile yaptılar.

C- "Zaten onlar helâk olmuş bir güruh oldular."

Yani onlar, kendi seçimleriyle kendilerinden sâdır olacağına dâir olan ezelî ilmine binaen verdiğin hükümde helâk olmuş bir güruh oldular.

18 ﴿