7"Hani bir zamanlar Mûsâ, ailesine demişti ki: "Ben gerçekten bir ateş gördüm. Varıp oradan bir haber getireceğim, yahut size ondan yanar bir ateş parçası getireceğim ki, ısınasınız." Bu âyette, bundan önce geçen konuların izah ve tahkiki için, Peygamberimize hitap edilerek ona, Allah (celle celâlühü) tarafından kendisine vahiy edilen Kur’ân'ın bir kısmını okuması emredilmektedir. Yani ey Resûlüm! Onlara o vakti anlat ki, Hazret-i Mûsâ, Tuva vadisinde gece karanlığında, yolunu da kayıp etmiş iken çakmağını çakmış, fakat çakmağı yanmamıştı; Derken Tûr dağının bir tarafında bir ateş gözükmüştü, işte o zaman Mûsâ âilesine şöyle demişti: "Ben gerçekten bir ateş gördüm. Varıp oradan bir ateş getireceğim; yahut size o ateşten, tutuşmuş bir odun parçası getireceğim." Eğer Hazret-i Mûsa'nın karısından başka kimse yoktu ise, onun çoğul zamirini (size) kullanması, kinaye yoluyla karısını âde olarak ifâde ettiği içindir; yahut ziyadesiyle teselli olmak üzere tazim içindir. Hazret-i Mûsa'nın, "Yanar bir ateş parçası / tutuşmuş bir odun parçası" şeklindeki ifâdesi, maksadı tayin içindir ki, hem aydınlanma, hem de ısınma faydalarıdır. Zira bazı ateşler, bu iki faydayı temin etmemektedir. Hazret-i Mûsa'nın, ateşin bulunduğu yerden yollarını bulmak için bir haber getireceğini veya bir ateş parçası getireceğini söylemesi, umut yoluyladır. Nitekim Tâ-Hâ sûresinde bu olay anlatılırken umut bildiren kelimenin kullanılmasından da anlaşılmaktadır. Hazret-i Mûsa'nın tereddüt kelimesini (yahut) kullanması, ikisinden birine muvaffak olacağını bildirmek içindir. Zira zahirî durum böyle idi.; bir de Allah'ın (celle celâlühü) sünnetine (O'nun değişmez kuralına) güveniyordu. Çünkü Allah kulunu iki mahrumiyette bırakmaz. |
﴾ 7 ﴿