40"Muhammed, sizin ricalinizden (adanılarınızdan) hiçbirinin babası değildir; fakat o, Allah'ın Resulü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Zaten Allah, ezelden her şeyi hakkıyla bilendir." A- Muhammed, sizin ricalinizden (adamlarınızdan) hiçbirinin babası değildir; fakat o, Allah'ın resulü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Yani Resûlüllah Muhammed hakikatte sizin adamlarmızdan hiçbirinin babası değildir ki, onunla adamlarınız arasında, baba ile evlat arasında sabit olan evlilik hanımlığı ile diğer hususlardaki hükümler sabit olsun. Fakat o, Allah'ın resulüdür ve her Peygamber de, ümmetinin babası sayılır; ancak gerçek baba değildir; ancak onlar için son derece şefkatli, nasihatçi ve ebedî hayatlarını kazanma sebebidir. Ve Zeyd de, Peygamber de aralarında, gerçek babalık ve evlatlık bulunmayan adamlarınızdan biridir. Bu itibarla Zeyd'in bu konudaki hükmü de, sizin hükmünüz gibidir. Evlatlık ve evlat edinme hükmü ise, yakınlık ve tahsisten ibarettir. Ve eğer Peygamberimizm, buluğa ermiş bir oğlu olsaydı, kimi insanlar, onun da Peygamber olduğunu söylerlerdi ve bunların nazarında Peygamber, son Peygamber sayılmazdı. Nitekim rivâyet olunuyor ki, Peygamberimizin oğlu İbrâhîm, vefat ettiğinde Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Eğer İbrâhîm yaşasaydı, kimi insanlara göre Peygamber sayılırdı." Hazret-i İsa'nın sonra nazil olması, Peygamberimizin sonuncu Peygamber olması gerçeğine bir halel getirmez. Zira Peygamberimizin sonuncu Peygamber olmasının mânâsı, Peygamberimizden sonra artık hiç kimseye Peygamberlik verilmez, demektir. Bir de, Hazret-i İsâ, indiği zaman, Peygamberimizin ümmetinden birileri gibi, onun şeriati ile amel edecek ve onun kıblesine yönelecektir. Bu genel hüküm (hiçbirinin babası değildir), Peygamberimizin, Tahir, Kasım ve İbrâhîm adlarındaki çocuklarının babası olması ile bozulmaz; çünkü bu çocukları, ergenlik çağına (rical kelimesinin tekili olan recül sayılma) çağma erişmeden vefat etmişlerdir. Ve eğer buluğ çağma ermiş olsalar bile, muhatap olan adamlar değil, fakat Resülullah'ın adamları sayılırlardı. B- "Zaten Allah, ezelden her şeyi hakkıyla bilendir." Ve Allah, ezcümle bu hükümleri ve size beyan buyurup da sizin ise apaçık bir şüphe ile karşıladığınız hükmü de hakkıyla bilendir. |
﴾ 40 ﴿