10

"Kim izzet, şeref istiyor idiyse, bilsin ki, bütün izzet, ancak Allah'ındır. Güzel sözler ve sâlih amel mutlaka O'na yükselir. O, onu yükseltir. Kötülüklerin tuzaklarını kuranlar yok mu, çok çetin bir azap onlar içindir ve onların tuzağı mutlaka boşa çıkacaktır."

A- "Kim izzet, şeref istiyor idiyse, bilsin kı, bütün izzet, ancak. Allah'ındır."

Bunu isteyenler, putlara tapmakla izzet arayan müşriklerdi. Nitekim bir âyette şöyle denilmektedir: "onlar, kendilerine izzet vesilesi olsun diye Allah'tan başka ilâhlar edindiler." ( (Meryem: 81) bir de, kâfirleri dilleriyle, dost edinen mü’minler idi. Nitekim bir âyette şöyle denilmektedir: "mü’minlerden başka kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar." (Nisa: 139)

Yani anılan müşrikler ve mü’minler gibi kim izzet sahibi olmak için uğraşıyorsa, bilsin ki, dünya ve ahiret izzeti, başkasının değil, yalnız Allah'ındır. Şu halde onlar, izzeti başkasından değil, Allah'tan istesinler.

Âyette "izzeti Allah'tan istesinler" ifâdesinin zikredilmeyip delilinin zikriyle iktifa edilmesi, izzetin Allah'a (celle celâlühü) mahsus olmasının, izzet talebinin de O'na tahsis edilmesini gerektirdiğini bildirmek içindir.

B- "Güzel sözler ve sâlih amel mutlaka O'na yükselir. O, onu yükseltir."

Bu kelâm-ı kerimde, kendisiyle izzet istenen şeyler beyan edilmektedir ki, bunlar tevhit ve sâlih ameldir. Bunların Allah'a yüksemıesi, mecazî olup Allah'ın, onları kabul buyurması demektir. Yahut amel kâtipleri meleklerin, onların yazıldığı sayfalarıyla Allah katına yükselmeleri demektir. Âyetin, hasır bildirmesi gereken ifâde, tarzı, Allah'ın buna kâmil bir önem verdiğim bildirmek içindir. Nitekim "Allah'ın, kullarının tevbelerini mutlaka kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini... hâla bilmezler mi?" (Tevbe: 104) âyeti bu kabildendir.

Yani kendileriyle izzet, talep edilen güzel sözler, yalnız, kulların amellerini yazmakla vazifeli meleklere ulaşmakla kalmayıp onlar, mutlaka Allah'a (celle celâlühü) ulaşırlar. Amellerin sahiplerine izzet veren, onların dileklerini kabul eden, yegâne Allah'tır.

"O, onu yükseltir" ifâdesindeki zamir, tevhit demek olan güzel sözleri ifâde etmektedir. Zira amellerin kabul edilmelerinin ana sebebi tevhittir.

Yahut anılan zamir, sâlih amel ifâde etmektedir. Zira îmanı tahkik ve takviye eden odur ve yüksek derecelere, ancak ameller ile erişilir.

Âyetin metnindeki yükselme anlamına gelen fiil, diğer bir kırâete göre "yus'ıd/ yükseltir" olarak okunmuştur. Buna göre yükselten, Allah'tır, yahut o sözleri söyleyendir veyahut melektir.

Diğer bir görüşe göre ise, "tayyib kelim — güzel sözler", zikir, duâ, istiğfar ve Kur’ân okumayı da kapsamaktadır.

Peygamberimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet olunduğuna göre, şöyle buyurmuştur: "Tayyib kelim, "Sübhanallah ve'l hamdü li'llah ve lâilâhe illa'llah ve'llahü ekber / Allah'ı tesbih ederim; Allah'a hamdederim ve Allah'tan başka İlâh yoktur ve en büyüktür." Bir kul bunları söylediği zaman, melek, bunu alıp göklere yükselir ve onu Rahman Allah'ın huzuruna arz eder. Eğer bu adamın sâlih ameli yoksa, Allah (celle celâlühü) tarafından kabul olunmaz."

İbn-i Mes’ûd'tan (radıyallahü anh) rivâyet olunduğuna göre şöyle demiştir: "Herhangi müslüman bir kul, şu beş kelimeyi söylerse: "SübhanAllah ve'l hamdü li'llah ve lâilâhe illa'Alah va'llahü ekber ve tebareke'llah Allah, mübarektir", mutlaka bir melek bunu alıp kanatlarının altına koyar; sonra onunla yükselir. Bu yükseliş sırasında yanlarından geçtiği bütün melekler, bunları söyleyene istiğfarda bulunurlar. Nihayet melek, onları âlemlerin Rabbinin huzuruna arz eder. Bunun tasdiki de, bu âyet-i kerimedir."

C- "Kötülüklerin tuzaklarını kuranlar yok mu, çok çetin bir azap onlar içindir ve onların tuzağı mutlaka boşa çıkacaktır."

Bundan önce güzel kelimeler ile sâlih amel beyan edildikten sonra burada da kötü kelimeler ile kötü amel ve onların sahiplerinin hali beyan edilmektedir.

Bu tuzaklar, Kureyş'lilerin, Daru'nnedve'de (istişare evinde) Peygamberimiz hakkında düşündükleri tuzaklar ve Peygamberimizi hapsetmek, yahut öldürmek veyahut Mekke'den çıkarmaktan ibaret olan üç tuzaktan birinin uygulanması konusunda fikir yürütmeleridir.

İşte Peygamberimiz için bu kötü tuzakları kuran Kureyş'liler yok mu, bu tuzakları sebebiyle tarifi imkânsız çetin bir azap onlar içindir ve hakkında tuzak kurdukları Peygamberimiz değil, onların tuzakları ve kendileri yok olacaklardır. Nitekim Allah, onların tuzaklarını boşa çıkardıktan sonra onları Mekke'den çıkarmış; onları gebertmiş ve leşlerini de Bedir kuyusunda hapsettirmistir. Böylece, onların bir tanesini Peygamberimiz için gerçekleştirmek istedikleri üç tuzaklarını da Allah, onlar hakkında gerçekleştirmiştir.

10 ﴿