12"O iki deniz, birbirine eşit olmaz. Şunun suyu tatlıdır; susuzluğu giderir; içilmesi kolaydır. Şunun da tuzludur, acıdır. Böyle iken hepsinden de taze et yiyorsunuz. Takacağınız süs eşyası da çıkarıyorsunuz. Ve ey Resûlüm! Allah'ın lûtfunden nasibinizi aramanız için ve şükredesiniz diye gemilerin suyu yararak gittiğini görmektesin." A- "O iki deniz, birbirine eşit olmaz. Şunun suyu tatlıdır; sısızluğu giderir; içilmesi kolaydır. Şunun da tuzludur, acıdır. Böyle İken hepsinden de taze et yiyorsunuz. Takacağınız süs eşyası da çıkarıyorsunuz." Bu misal ile, mü’min ve kâfir anlatılmaktadır. Yani her İki denizden de taze et yiyorsunuz ve özellikle tuzlu denizden, takacağınız süs eşyası çıkarıyorsunuz. "Takacağınız süs eşyası da çıkarıyorsunuz" cümlesi, ya bir ara (istitrat) cümlesi olup iki deniz ile onlardaki nimetleri ve menfaatleri anlatan cümleler arasında zikredilmiştir, yahut mezkûr temsilin devamıdır. Yani iki denizin bazı müşterek faydaları varsa da, sudan bizzat maksut olan hususta birbirinden farklıdırlar. Zira birine, onu ifsat eden ve fıtrî vasfının kemalini değiştiren bir şey karışmıştır. İşte tıpkı bunun gibi, mü’min ile kâfirin de, cesaret, cömertlik ve diğer bazı benzer vasıflar gibi müşterek vasıfları varsa da, kâfir, mü’mine eşit olamaz; çünkü en büyük hususiyette birbirinden farklıdırlar. Zira birinin aslî fıtratı ve kemali bakidir; diğerinin ise baki değildir. Yahut da, anılan cümle, acı suyun bile kâfirden üstün olduğunu bildirmektedir. Zira acı su da, birçok faydalarda tatlı su ile ortaktır. Kâfir ise, bütün faydalardan tamamen uzaktır. Buna gör bu cümle, de, "bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi, yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar ve öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır; taşlardan bir kısmı da, Allah korkusuyla yukarıdan aşağıya yuvarlanır." (Bakara: 74) âyeti kabilinden-dir. Âyetteki süs eşyasından murat inciler ve mercanlardır. B- "Ve ey Resûlüm! Allah'ın lûtfunden nasibinizi aramanız için ve şükredersiniz diye gemilerin suyu yararak gittiğini görmektesin. Yani ey Resûlüm! Nakliyecilik yaparak Allah'ın lûtfunden nasibinizi aramanız için ve umulur ki, buna şükredersiniz diye, tek bir rüzgârla gemilerin, ileriye ve geriye doğru suyu yararak gittiğini görmektesin. Şükür için "umulur ki" mânâsını ifâde eden harfin kullanılması, Allah'ın şükürden hoşnut olacağını bildirmek içindir. |
﴾ 12 ﴿