42

"Bizim, onların zürriyetini o dolu gemide taşımış ve onlara o gemi benzerlerinden binecekleri şeyler yaratmış olmamız da kendileri için büyük bir delildir."

Burada zürriyetlerinden murat, ticaret için gönderdikleri evlatlarıdır. Yahut sahip bulundukları çocukları ile kadınlarıdır. Bunların zikre tahsis edilmeleri, onların gemilere yerleşmeleri daha zor ve orada tutulmaları daha garip olduğu içindir.

Diğer bir görüşe göre ise, bu gemiden murat, Hazret-i Nuh'un gemisidir ve onlarin zürriyetlerinin gemide taşınmış olmaları da, onların eski atalarının o gemide taşınmış olmasıdır. Zira bu muhatap insanlar, onların sulbünde bulunuyorlardı ve onların zürrıyetleridir.

Kendileri zikredilmeyip zürriyetlerinin zikre tahsis edilmesi, minnet beyanında daha anlamlı ve delil, olmasının sebebi olan taaccüpte de daha etkili olduğu içindir.

Geminin benzerleri olan binekler ise, develerdir. Zira develer, kara gemileri sayılır.

Yahut benzerleri, küçük gemiler ve kayıklardır.

Bu gemiler, kulların eliyle yapıldığı halde, Allah'ın mahlukları olarak gösterilmesi, onların yapımlarının da, Allah'ın erdiği kudret ve ilham ile olduğundan dolayı değildir; fakat onların, aslının, Allah'ın kudretine ve hikmetine tamamıyla mahsus olmasından dolayıdır. Nitekim diğer bir âyette de şöyle denilmektedir: "Gözlerimizle (nezaretimizle) ve vahyimizle gemiyi yap." (Hûd: 37)

Âyette, onların diğer bineklerle olan münasebetlerinin rukûb (binmek) olarak, ifâde edilmesi, bu fiilin, onlarin kendi ihtiyarlariyla olduğu içindir. Nasıl ki, onların zürriyetinın gemi ile olan münasebetlerinin hami (taşımak) olarak ifâde edilmesi, onlarin şuur ve ihtiyarıyla olmadığı içindir; rüzgârın kuvvetiyle olduğu içindir.

42 ﴿