43

"Dilesek, onları suda boğarız. O zaman ne onların imdadına koşan olur, ne de kurtarılırlar."

A- "Dilesek, onları suda boğarız."

Bu da, delilin devamindandır. Zira onlar, bunun mefhumunu itiraf ediyorlar. Nitekim diğer bir âyette şöyle denilmektedir: "Dağlar gibi dalgalar onlari kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak O'na yalvarırılar." (Lokman: 32)

Onların suda boğulmalarının, ilâhî iradeye bağlanması, bize bildiriyor ki,

onların helâk edilmelerini gerektiren günahları tekâmül etmiş ve yalnız ilâhî iradenin taallûk etmesi kalmıştır.

Yani biz, dilesek, onları, kendilerini taşıdığımız gemi ile birlikte suda boğarız. Bu izaha göre, devenin (o gemi benzerlerinden binecekleri şeyler. ..) yaratılmasından bahsedilmesi, bir ara cümlesi olarak, deve ile gemi arasında benzerlik olmasından (bir, deniz gemisi, diğeri kara gemisi...) dolayı, sanki o da bir çeşit gemi imiş gibi, zikredilmiştir.

Yahut dilesek, onlari bindikleri gemiler ve kayıklarla birlikte suda boğarız.

B- "O zaman ne onların imdadına koşan olur, ne de kurtarılırlar."

Yanı biz, bunu irade buyurduğumuz takdirde, artık ne onların imdadına koşup onlar suya düşmeden önce kendilerini kurtaran olur, ne de onlar suya düştükten sonra kurtarılırlar.

43 ﴿