2

"Sâd. Zikir (öğüt) dolu Kur’ân'a yemin ederim ki, o kâfirler, iddia ettiklerinin aksine, boş bir gurur ve zararlı bir tefrika, içindedirler."

A- "Sâd."

Bu harf, sûrenin veya Kur’ân'ın adıdır.

Yahut karşılık vermek anlamında bir emirdir. Yani Kur’ân'a amelinle karşıhk ver; onun emirlerini yerine getir; yasakladıklarından kaçın ve onun ahlakıyla ahlâklanm.

Yahut "Allah doğru söylemiştir" veya "Muhammed doğru söylemiştir" gibi bir kelâmın remzidir.

B- "Zikir (öğüt) dolu Kur’ân'a yemin ederim ki, o kâfirler, iddia ettiklerinin aksine, boş bir gurur ve zararlı bir tefrika içindedirler."

Anılan Sâd da, Kur’ân anlamında olduğu takdirde bu tekrar, yemin konusunu tekit etmek içindir.

Zikir kelimesi, şân, şeref anlamındadır. Nitekim: "Hiç şüphesiz Kur’ân, senin için de, kavmin için de büyük, bir zikirdir." (Zuhruf: 44) âyetinde de bu anlamdadır.

Diğer bir görüşe göre ise, öğüt ve nasihattir. Yahut şeriatler ve hükümler gibi din işlerinde ihtiyaç duyulan bilgiler ile peygamberlerin kıssaları, eski ümmetlerin tarihleri ve mükâfat ile ceza vaatleri gibi hususların anılmasıdır.

Yani bu vasıfları taşıyan Kur’ân'a yemin olsun ki, o bir mucizedir; emirleri vaciptir; kendisi tazime lâyıktır; bunda asla şüphe yoktur. Kâfirlerin izansızlığı ise, onda bir şüphe olduğundan dolayı değil, fakat onlar boş yere şiddetli bir gurur ile asabiyet ve Allah ile Resulüne karşı zar ark bir tefrika içinde olmalarındandır. İşte bundan dolayı izan göstermiyorlar.

2 ﴿