7"O arş'ı yüklenen ve çevresinde bulunan melekler, rablerini hamd ile tesbih ederler. O'na hakkıyla îmân ederler ve mü'minlerin bağışlanması için şöyle niyaz ederler: "Ey Rabbimiz! Sen rahmetçe ve ilimce her şeyi kuşatmışsındır. Artık tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla; onları Cehennem azabından koru!" A- "o arş'ı yüklenen ve çevresinde bulunan melekler, rablerini hamd de tesbih ederler." Bu melekler, bütün meleklerin en yüksek tabakasıdır ve hepsinden önce yaratılmışlardır. Bu meleklerin, Arş'ı yüklenmeleri ve çevresinde bulunmaları mecazî olup Arş'ın muhafazası ve tedbiriyle görevli olmaları anlamındadır ve onların, Arş'ın sahibi Allah'a yakın olmalarından ve O'nun yanında itibar sahibi olmalarından kinayedir. Bu kelâm, Peygamberimizi teselli edip meleklerin eşrafının, Peygamberimizin yanında bulunan mü’minlerin velÂyetine, yardımına ve onlara her iki cihan saadetini niyaz etmeye devam ettiklerini beyân etmektedir. Yani bu melekler, Allah'ı, kendisine yakışmayan vasıflardan tenzili etmekte ve sonsuz nimetlerine, de hamd etmektedirler. B- "O'na hakkıyla îmân ederler ve mü'minlerin bağışlanması için şöyle niyaz ederler." Yani bu melekler, kendi hallerine yakışan îmân ile îmân ederler. Zahiren bunun doğrudan doğruya zikrine gerek olmadığı halde, sarahaten zikredilmesi, îmân faziletini belirtmek, îmân ehlinin şerefini göstermek ve onların, mü’minlere duâ etmelerinin sebebini zımnen bildirmek içindir. Nitekim "ve mü’minlere mağfiret niyaz ederler " cümlesi de, bunu ifâde etmektedir. Zîrâ imadaki iştirak, en kuvvetli ve en mükemmel münasebettir ve nasihat ile şefkati gerektiren en büyük unsurdur. Anılan meleklerin, mü’minlere mağfiret dilemelerinin de, îmânları, tesbihleri ve hamdları gibi vazifeleriyle beraber zikredilmesi, onların buna son derece itina gösterdiklerini ve bu dualarının Allah katında kabul makamına eriştiğini bildirmektedir. Rivâyet olunuyor ki, arş'ı taşıyan meleklerin ayakları, yerin en aşağı tabakasındadır; başları ise, arş'a dayanmaktadır ve onlar her zaman huşu halinde olup gözlerini hiç kaldırmamaktadırlar. Peygamberimizden rivâyet olunduğuna göre şöyle buyurmuştur: "sız, Rabbinizin büyüklüğünü (kendi zâtını tasavvur ederek) düşünmeyin; fakat Allah'ın yarattığı melekleri düşünün. Şöyle ki: meleklerden İsrafil denilen mahlûk, arş'ın bir köşesi, onun omzundadır, ayakları ise, yerin en aşağı tabakasındadır; başı da, yedi kat göğün üstüne çıkmaktadır. İşte bu melek bile, Allah'ın azameti karşısında o kadar küçülüyor ki, nihayet en küçük serçe haline gelir, " 13 13 İbni Esir/el-Nihâye an Garibi'l Hadis: 5/191 Hadiste şöyle bildirilmektedir: "Allah, bütün meleklere, sabah akşam, hamelet'ül arş (arş'ı taşıyan) meleklerine selâm vermelerini emir buyurmuştur. Bu, Hamelet'ül Arş'ın diğer meleklere üstün kılındıklarını göstermek içindir." Deniliyor ki, Allah, Arş'ı yeşil bir cevherden yaratmış. Onun köşelerinden her ikisinin arasındaki mesafe, çok hızlı uçan kuşun, seksen senede kat'ettiği mesafe kadardır. Deniliyor ki; Arş'ın çevresinde meleklerden yetmiş bin saf vardır. Bu melekler tehlîl (lâ ilahe illallah) ve tekbir (Allahü ekber) çekerek Arş'ı tavaf ederler. Bu meleklerin arkasında da yetmiş bin saf melek, vardır. Bunlar da, ayakta, ellerini omuzlarına koymuş vaziyette, yüksek sesle tehlîl ve tekbîr' getirmektedirler. Onların arkasında da yüz bin saf melek vardır. Bunlar da sağ ellerini sol ellerinin üzerine koymuşlar; her biri ayrı bir tesbihle Allah'ı tesbih etmektedir. C- "Ey Rabbimiz! Sen rahmetçe ve ilimce her şeyi kuşatmişsındır. Artık tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla; onları Cehennem azabından koru!" Rahmet, önce zikredilmiş, çünkü bizzat maksut olan rahmettir. Yani ey Rabbimiz! Tevbe ettiklerini ve hak yola uyduklarını bu ilminle bildiğin kimseleri bağışla! |
﴾ 7 ﴿