4"Ey Resûlüm! Sen onları gördüğün zaman, kalıplarını beğenirsin; konuşurlarsa, sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayatılmış kütükler gibi idiler. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde, sanırlar. Onlar, düşmanların ta kendileridir. Artık onlardan sakın. Allah, canlarını alsın! Nasıl da döndürülüyorlar!" A- "Ey Resûlüm! Sen onları gördüğün zaman, kalıplarını beğenirsin; konuşurlarsa, sözlerini dinlersin." Yani o münafıkların vücutları şişman, yüzleri de parlak idi ve konuşmaları da gayet düzgün, edebî ve dilleri tatlı idi. Nitekim münafıkların reisi İbni Übeyy, yapık idi, gayet düzgün konuşuyordu ve kendisi gibi Medine reisleri ile birlikte Peygamberimizin meclisine geliyordu. Peygamberimiz ile yanındakiler de, onların kalıplarını (fiziklerini) beğeniyor ve sözlerini dinliyorlardı. Diğer bir görüşe göre ise bu hitap, buna muhatap olabilen herkes içindir. B- "Onlar sanki duvara dayatılmış kütükler gibi idiler." O münafıkların, Resülullah'ın meclisinde otump arkalarına yaslanmaları, kütüklere benzetilmiştir; çünkü onlar, ilim ve hayırdan tamamen boş bulunuyorlardı. Yahut o münafıklar, içi tamamen çürümüş kalaslar gibi idiler. C- "Eler gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar." Yani onlar, korkaklıklarından ve korkunun, içlerine tamamen sinmesinden dolayı, her gürültünün kendilerine bir zarar vereceğini sanırlar. D- "Onlar, düşmanların ta kendileridir." Yani onlar tam ve derin düşmandırlar. Zîrâ en büyük düşman, senin yanı başında bulunup da koynunda zehir saklayan kimsedir. E- "Artık onlardan sakın. Allah, canlarım alsın! Nasıl da döndürülüyorlar!" Bu cümle, Allah tarafından onlar için bir bedduadır; yahut mü’minlerin, onlara nasıl beddua edeceklerini öğretmektedir. Yani hayret, o münafıklar, nasıl da haktan döndürülüp içinde bulundukları küfür ve dalâlete saplanıyorlar! |
﴾ 4 ﴿