2"O Allah kı, hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve dirimi yaratmıştır. Zâten yegâne Azîz ve yegâne gafur O'dur." A- "O Allah ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve dirimi yaratmıştır." Buradan itibaren ilâhî hükümranlığın bazı hükümleri ve kudretinin bazı eserleri açıklanmakta, onların hikmetler ve maslahatlar kanunları üzerine bina edildikleri ve bu kanunların pek güzel sonuçlar meydana getirdikleri beyân edilmektedir. Ölüm, biz Hanefîlere göre, hayatın zıddı olan vücûdî bir sıfattır. İbn Abbâs'tan. (radıyallahü anh) rivâyetle şöyle denilmektedir: Allah, ölümü, çok güzel bir koç şeklinde yarattı. Bu koç, hangi canlının yanından geçerse ve hangi canlı onun kokusunu alırsa, mutlaka ölür. Yine, Allah, hayatı da bir siyah-beyaz renkli pek güzel bir at şeklinde yaratmış. Bu at, hangi şeyin yanından geçerse ve hangi şey onun kokusunu alırsa, mutlaka dirilir. İbn Abbâs'ın (radıyallahü anh) bu kelâmı, temsil ve tasvir yoluyla vârid olan bir kelâmdır. Diğer bir görüşe göre ise ölüm, hayatın olmaması halidir. Buna göre, Allah'ın ölümü yaratmasının mânâsı, onu takdir, yahut hayatı izale duyurmasıdır. Hangi mânâya göre olursa olsun, gerçeğe en yakın olan, ölümden, arız olan ölümün kastedilmesi ve hayattan da ondan önceki ve sonraki hallerin kastedikmesidir. Zîrâ "hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak" hususuna gerekçe olması zahir olan, andan mânâdaki ölüm ve hayattır. Âyetin metninde ölümün önce zikredilmesi, güzel işler yapmak için daha büyük sebep olmasından dolayıdır. Yani Allah (celle celâlühü), hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak isteyen bir kimsenin muamelesine, benzer bir muamele için ölümü ve dirimi yaratmıştır ki, sizin değişik ilim ve amel derecelerinize göre, değişik mertebelerde bunların karşılığını versin. Zîrâ amel, bedenî amelden ibaret değildir. İşte bundan dolayıdır kı Peygamberimiz, bu âyeti şöyle tefsir etmiştir. "Hanginizin aklı daha güzel, hanginiz, Allah'ın haram kıldıklarından daha çok sakınır ve hanginiz, Allah'ın itaatine daha çok koşar?" Zîrâ kalbin de, kalıbın da özel işleri vardır. Kalp, kalıptan daha şerefli olduğu gibi, onların yaptıkları işler de öyledir. Nasıl böyle olmasın ki, ma'rifetu'llah olmadan (Allah'ı tanımadan) hiçbir amelin bir değeri yoktur. Bu ma'rifet, kullar için olmazsa olmaz, bir ön şarttır. Bu ma'rifetin yolu, Allah'ın acayip ve hârika işlerini tefekkür etmek ve en his ile afakta (dahilde ve hariçte) yarattığı âyet ve delilleri incelemektir. Peygamberimizden rivâyet olunduğuna göre şöyle buyurmuştur: "Siz beni Yûnus b. Mettâ'dan üstün tutmayın, zîrâ her gün Allah katına yükselen ameli, bütün yeryüzü sakinlerinin ameline denk idi." Derler ki; bunun sebebi, Allah'ın kudretini tefekkür etmektir ki, bu da kalbî ameldir. Zîrâ zorunlu olarak sabittir ki, bir insan, her gün kendi bedeniyle bütün yeryüzü sakinlerinin ameli kadar amel gerçekleştiremez. B- "Zâten yegâne azîz ve yegâne ğafûr O'dur." Yani kötü amel yapanın kudret elinden hiç kurtulamayacağı galip de O'dur ve kötülüklerden tevbe edeni tamamıyla bağışlayan da O'dur. |
﴾ 2 ﴿