3"O insanların, hakkında ayrılığa düştükleri o pek büyük haberi mi?" Bundan önceki âyette, sorulan hâdisenin, büyüklüğü belirtildikten, dinleyicilerin dikkatleri ona çekildikten ve dinleyiciler, soru soranlar gibi değerlendirildikten sonra bu âyetlerde de sual konusu hâdise beyân edilmektedir. Zîrâ bunun, Allah'a soruluyormuş gibi ifâde edilmesi, bu hâdisenin eşi ve emsali olmadığından dolayı, kavranması, insanların ilim dairesinin haricinde olup öğrenilmeye ve sorulmaya değer muazzam bir hâdise olduğuna dikkat çekilmektedir. Bu itibarla sanki denilmiştir: "onlar, birbirlerine hangi büyük hâdiseyi soruyorlar? Onu ben size haber vereyim mi? "sonra da cevap olarak:" o pek büyük haberi mi soruyorlar?" denilmiştir. Bu ifâde, "Bugün hükümranlık kimindir?" âyeti kabilindendir. O müşriklerin, âhiret hayatı hakkındaki ihtilafları, çok köklü bir ihtilaf idi. Kimileri şöyle diyorlardı: "Hayat ancak bu dünyada yaşadığımız hayattan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder." bazıları da şöyle diyorlardı: "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz; onun ancak bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz; kesin bir bilgi sahibi değiliz." Bir görüşe göre, o kâfirlerden kimileri, cismanî (beden ile olan) haşri de, ruhanî (ruh ile olan) haşri de inkâr ediyorlardı; bazıları da, hiristiyanların cumhûru gibi, yalnız cismanî haşri inkâr ediyorlardı. Bu konudaki, ihtilafı, inkârın keyfıyetiyle ilgili olan ihtilafa hamledenler de olmuştur. Buna göre, bazdan, yaradani inkâr ettikleri için haşri inkâr ediyorlardı. Bazdan da, olmayan bir şeyin imkânsız olduğuna binaen bunu inkâr ediyorlardı. |
﴾ 3 ﴿