2"Gark ederek (söke söke can) alanlara, çıkaranlara, yüzdükçe yüzenlere, hemen koştukça koşanlara, derhal iş yönetenlere yemin olsun ki, siz mutlak ve muhakkak tekrar diriltileceksiniz." Burada Allah (celle celâlühü), mutlak olarak, ruhları bedenlerden alan meleklere yemin etmektedir. İbn Abbâs (radıyallahü anh) ile Mücâhid'in görüşü budur. Hazret-i Ali (radıyallahü anh), İbni Mesûd, Said b. Cübeyr ve Mesruk'un görüşüne göre ise, kâfirlerin ruhlarını alan meleklere yemin edilmiştir. Bu melekler, ruhları gark ederek, yani bedenin uçlarından sökerek alırlar. İbn-i Mes’ûd (radıyallahü anh) diyor ki: "Melekler, kâfirin ruhunu, bedeninden, her kılın altından, tırnakların altından ve ayakların kökünden aldıktan sonra bedene gark ederler; sonra bedenden alırlar; hatta çıkacak gibi olsa, onu tekrar oraya iade ederler (sonra tamamını birden akılar), işte kâfirlere yapılan muamele budur." Diğer bir görüşe göre ise, can vermek sırasında kâfir, sanki boğuluyormuş gibi kendini görür. Keza melekler, canları çıkarırlar; dalgıçların denizden çıkardıklarını çıkarırcasına yüzdükçe yüzerler; derhal kâfirlerin ruhlarıyla cehenneme ve mü’minlerin ruhlarıyla da cennete koşarlar ve hemen o ruhların azap ve mükâfatlarını düzenlerler; ruhları, kendilerine hazırlanmış acı ve lezzetlere kavuşmak için tedbir alırlar. Yüzdükçe yüzen ile ondan sonrakilerden başka bir takım melekler de kastedilebihr ki, onlar, emir olundukları dünyevî ve uhrevî vazifeleri yerine getirmek için yüzer gibi sürade koşarlar. Kimilerine göre bu yeminler, doğudan batıya kadar seyreden yıldızlara yapılmış da olabilir. Bu yıldızlar, feleld (kendi yörüngesini) boydan boya kat' ederek batıdaki en uzak noktaya varır ve bir burçtan çıkıp diğerine girer. Bu arada birbirlerini geçerler. Sonuçta, mevsimlerin oluşması, zamanların takdiri ve ibadetlerin vakitlerinin belirlenmesi gibi, o yıldızların hareketleriyle belirlenen işleri tedvir ederler. Yahut bu âyetlerde gazilerin nefislerine veya ellerine yemin edilmektedir kı, okları alabildiğine şiddetle çekerler; okları atmak için çıkarırlar; karada ve denizde yüzerler de, düşmanla savaşmaya geçerler; hemen bunun tedbirini alırlar. Yahut bu âyetlerde gazilerin atlarına yemin edilmektedir ki, bunların gemleri alabildiğince çekilir; çünkü bu atlar, cins atlar olup boyunları uzundur. Ve bu atlar İslam yurdundan savaş yurduna çıkarlar ve hedefe varmak için yüzüp süratle yol alırlar; nihayet zafer ve galibiyet işini tedbir ederler. Bu görüşe göre tedbirin atlara isnâd edilmesi, tedbirin sebepleri, olmaları itibâııyladır. Ancak bu görüşlerden Kur’ân'ın yüce şânına lâyık olan, birinci görüştür. |
﴾ 2 ﴿