2

"Duha'ya (kuşluk vaktine) yemin olsun. Sükûnete erdiğinde geceye de yemin olsun ki, ey Resûlüm! Rabbin, seni terketmedi ve sana darılmadı."

A- "Duhaya (kuşluk vaktine) yemin olsun."

Duka, güneşin iyice yükseldiği günün ilk zamanlarıdır.

Tefsir âlimleri derler ki; burada yemin için kuşluk vakti tahsis edilmiş, çünkü Mûsâ peygamber, bu vakitte ilâhî hitaba muhatap olmuş ve yine bu vakitte sihirbazlar, onun davasının hak olduğunu anlayarak secdeye kapanmışlardı. Nitekim bir âyette şöyle denilmektedir: "Mûsâ onlara dedi ki: Buluşma zamanımız, bayram günü, kuşluk vaktinde insanların toplanma zamanı olsun."

Diğer bir görüşe göre ise, burada Duha'dan murat, gündüzdür. Nitekim: "Ya da o ülkelerin halkı duha vakti eğlenirlerken kendilerine azabımız gelmeyeceğinden emin mı oldular?" âyetinde de Duha, gece mukabilinde zikredildiğine göre ondan da gündüz kastedilmektedir.

B- "Sükûnete erdiğinde geceye de yemin olsun ki, ey Resûlüm! Rabbin, seni terketmedi ve sana darılmadı."

Yani geceleri insanlar sükûnete erdiklerinde, yahut gecenin karanlığı iyice çöktüğünde geceye de yemin olsun.

Katâde, Mukatil ve Cafer el-Sadik'tan rivâyet olunduğuna göre, burada Duha'dan murat, Allah'ın Hazret-i Mûsâ ile konuştuğu kuşluk vaktidir ve bu geceden murat da, miraç gecesidir.

Rivâyet olunuyor ki, Peygamberimiz, Kehf sûresinin tefsirinde de belirtildiği gibi, "inşaallah" demediği için, yahut ısrarcı bir dilenciyi reddettiği için, vahiy günlerce gecikti, Bunun üzerine müşrikler: "Muhammed'in Rabbi, kendisini terk etti ve ona darıldı" dediler. İşte o zaman, müşriklerin iddiasını reddetmek ve Peygamberimize, beklenen ikramın hâsıl olduğunu müjdelemek üzere bu âyet nazil oldu. Nitekim burada "Rabbin" ifâdesinin kullanılması da, bunu zımnen bildirmektedir; zîrâ Rab, terbiye eden ve kemale erdiren, demektir." (O halde. Peygamberimizin Rabbi, mutlaka kendisini terbiye edecek ve kemâle erdirecektir.)

2 ﴿