ZİLZÂL SÛRESİ

Mekke'de mi, Medine'de mi nazil olduğunda görüş ayrılığı vardir; 8 âyettir.

1

Bak. Âyet 2.

2

"Bu yer, kendine özgü sarsıntısıyla bütün şiddetiyle sarsıldıkla sarsıldığı, yine yer ağırlıklarını dışarı çıkardığı ve şu insan: "Ne oluyor buna?" dediği zaman, işte o gün yer Rabbinin, kendisine valıyetmesiyle (bildirip emretmesiyle) bütün haberlerini söyliyecektir."

Yani şu yer, üstün hikmetler üzerine bina edilmiş olan ilâhî iradenin gereği olarak, daha fazlası mümkün olmayan olanca şiddetiyle, o tarifi imkânsız acayip şiddetiyle sürekli olarak sarsıldıkça sarsıldığı zaman, yine yer, içindeki ölüleri, defineleri çıkarıp attığı zaman ve şu insanların her ferdi, onları dehşete düşüren ve şaşkına çeviren bu büyük felaket ve korkunç manzara karşısında, dağların da havada yürütülüp toz duman olduğu bir hengamede: "Ne oluyor buna? Niçin yer, bu kadar şiddetle sarsılıyor? Niçin içindeki ağırlıkları dışarı fırlatıp atıyor?" dediği zaman, işte o gün Rabbinin ona vahyi ve emriyle, bütün haberlerini halka söyleyecektir. Bunu da, ya hal lisanıyla söyleyecek. Niteltim yerin o hali, niçin öyle sarsıldığını ve içindeki ağırlıkları çıkardığını açıkça ifâde edecektir. Yahut yer, bunu sözlü olarak bildirecektir. Zîrâ o gün Allah, onu konuşturacak ve o da, kendisinin üzerinde işlenen bütün hayır ve serleri haber verecektir.

Peygamberimizden rivâyet olunduğuna göre şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü yer, herkes hakkında, üzerinde işlediklerine şahitlik edecektir." 47

47 Tirmızî/Kıtabul Kıyamet, bab: 7; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 2/374

3

Ve insan “Bu arza ne oluyor?” dediği zaman, 

4

O gün (arz, iyi ve kötü üzerinde ne işlendiğinin) haberlerini anlatacaktır.  

5

Çünkü Rabbin O’na (anlatacağı şeyleri) vahy etmiştir.

6

"O gün bütün insanlar, yaptıklarının (karşılıklarını) görmek için akın edip dağınık sınıflar halinde gelecekler. "

Yani anlatılanlar gerçekleştiği gün, bütün insanlar, hayır olsun, şer olsun, yaptıklarının kar siliğini görmek için, mezarlarından kalkıp sınıflarına göre dağınık halde hesap yerine doğru yola koyulacaklar. Daha önce Nebe': 18. âyetinin tefsirine belirtildiği gibi, kimi insanlar, yüzleri nurlu, emniyet içinde, kimileri ise, yüzleri kara, panik içinde yol alacaklar.

Diğer bir görüşe göre ise, yani insanlar, hesap yerinden dağılacaklar; sağ yaranı cennete, sol yaranı da cehenneme gidecekler.

7

"Artık kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görecek."

8

"Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görecektir."

Bu kelâm, yaptıklarının karşılığını görmelerinin açıklamasıdır.

Zerre, en küçük karıncadır.

Diğer bir görüşe göre ise, zerre, güneş ışınlarında görülen toz zerrecikleridir.

Birincisi, (zerre miktarı hayır...), saadetti insanlar içindir; ikincisi (zerre miktarı şer...) de, bedbahtlar içindir. Zîrâ kâfirin, yaptığı iyi ameller de, küfrü yüzünden heba olmaktadır ve büyük günahlardan sakınan mü’minin küçük günahları bağışlanmaktadır.

Bazı âlimlere göre, kâfirin iyi ameli, onun cezasının azaltılmasında etkili olur. Ancak "Kâfirlerin yaptıkları her iyi ameli ele alırız da, onu saçılmış zerreler haline getirip itibarsız kılarız." âyeti, bu görüşü reddetmektedir.

Karşılığinin verilip verilmemesi itibâr edilmeksizin, sadece amel sahibinin, amelin kendisini göreceğini söylemek ve mükâfatının verilip verilmemesi noktasını, büyük günahlardan sakınan mü’minin küçük günahlarının affedileceğini, mü’minin, bütün sevaplarıyla mükâfatlandırılacağım, kâfirin ise, iyi amellerinin boşa gideceğini ve bütün günahlarıyla cezalandırılacağını bildiren diğer delillere havale etmek görüşünün özet mânâsı ise, İbn Abbâs'tan rivâyet edüen şu kelâm ile ifâde edilmektedir: "Her mü’min ve kâfir, hayir olsun, şer olsun, yaptığı ne amel varsa, mutlaka Allah, onu kendisine gösterecektir. Sonunda Allah, mü’minin günahlarını bağışlayacak ve sevaplarının da mükâfatını verecektir. Kâfire gelince, gönlünde, hasret yarası olması için Allah, onun sevaplarını reddedecek ve günahlarından dolayi da onu cezalandıracaktır."

Peygamberimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet olunduğuna göre şöyle buyurmuştur:

"Bir kimse, Zilzâl sûresini dört kez okursa, Kur’ân'ın tamamını, okumuş gibi olur."

Va'llahu A'lem / Allah, cümle mahluklardan daha iyi bilir.

0 ﴿