2

"Kâria —çarpan felaket! Nedir çarparı felaket? Çarpan felaketin, ne okluğunu sana kini bildirdi?"

A- "Kâria / çarpan felaket! Nedir çarpan felaket?"

Kâria'nın kökü olan kar', büyük ses çıkaracak kadar şiddetle vurmaktır. Kâria, kıyamet demektir ki, bunun başlangıcı birinci Sûr üflemesidir ve sonu da mahlûklar arasında hûkmedildiği zamandır. Nitekim Tekvîr sûresinde geçti.

Kıyamete Kâria denilmiş, çünkü o, çeşitli korku ve dehşetleri kalplere ve kulaklara çarpar; yukarıdaki ve aşağıdaki bütün cisimleri halden hale çevirir: Gökler yarılır, ayrılır; güneş ve yıldızlar dürülûr, dökülür ve dağılır; yer deprem ve değişim geçirir; dağlar parçalanıp savrulur.

B- "Çarpan felaketin ne olduğunu sana kim bildirdi?"

Bu kelâm, da, kıyametin korkunçluğunu ve dehşetini tekîd etmek üzere onun, insanların bilgi dairesinin dışında bir hâdise olduğunu beyân eder. Yani, kıyamet hâdisesi o kadar muazzam ve şiddeti, o kadar ağırdır ki, kimsenin idrâki buna erişmez ki onu hakkıyla sana anlatsın.

2 ﴿