KÂFİRÛN SÛRESİ

Mekke'de nâzii olmuştur; 6 âyettir.

1

Bak. Âyet 2.

2

"Ey Resûlüm! De ki: Ey Kâfirler! ben, gelecekte, sizin tapmakta olduklarınıza tapmayacağım; benim ibadet ettiğime de siz ibadet edecek değilsiniz. Geçmişte de ben, sizin taptıklarınıza hiç tapmadım; siz de benim ibadet ettiğime hiç ibadet etmediniz. Sizin diniz size, benim dinim de bana!"

A- "Ey Resûlüm! De ki: ey o kâfirler! Ben, gelecekte, sizin tapmakta olduklarınıza tapmayacağım; benim ibadet ettiğime de siz ibadet edecek değilsiniz. Geçmişte de ben, sizin taptıklarınıza hiç tapmadım; siz de benim ibadet ettiğime hiç ibadet etmediniz."

Bu kâfirler, bir takım belli kâfirler olup Allah (celle celâlühü), onların îmânının ebediyen gerçekleşmeyeceğini biliyordu.

Rivâyet olunuyor ki, kureyş'in azgın kâfirlerinden bir grup, Peygamberimize dediler ki: "Gel, sen de bizim dinimize uy; biz de senin dinine uyalım; bir sene sen, bizim ilâhlarımıza taparsın; bir sene de biz senin İlah'ına taparız!" Peygamberimiz: "Maazallah!.. Allah'a başka bir şeyi ortak koşmaktan ben Allah'a sığınırım!" dedi. Bunun üzerine o kâfirler: Hiç değilse, sen, bizim bazı putlarımıza el sürerek saygı göster; biz de seni tasdik ederiz ve senin ilâhına taparız!" dediler. İşte o sırada bu sûre nazil oldu. Peygamberimiz de, ertesi gün Mescid-i Haranda (Kâ'be'ye) gitti. O sırada orada Kureyş'ten bir cemaat bulunuyordu. Peygamberimiz, onların huzurunda ayağa kalkıp bu sûreyi onlara okudu. Onlar da artık umutlarını kestiler.

Yani gelecekte de, sizin benden talep ettiğiniz gibi, sizin ilâhlarınızı asla tapmayacağım ve siz de, benim sizden talep ettiğim gibi, benim, ilâhıma ibadet edecek değilsiniz. Geçmişte Cahiliyye döneminde de ben putlara hiç tapmadım; o halde islam döneminde böyle, bir şey benden nasıl beklenir! Siz de, hiçbir zaman benim ibadet ettiğime ibadet etmediniz.

Diğer bir görüşe göre ise, ilk iki cümle, gelecek ibadetin nefyı (olumsuzluğu) için olduğu gibi, bu son iki cümle de, şu andaki ibadetin olmayacağım ifâde etmektedir." (Yani şu anda da ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmıyorum; siz de benim tapmakta olduğuma tapmıyorsunuz.)

Diğer bir görüşe göre ise, bu sûrede 4. Âyet, 2. Âyetin tekididir ve 5. Âyet de aynen zikredilmiş olan 3. Âyetin tekididir.

B- "Sizin diniz size, benim dinim de bana!"

"Sızın dininiz size", ifâdesi, 2. ile. 4. Âyetlerin takriridir, "Benim dinim de bana!" ifâdesi de, 3. Âyet ile 5. Âyetin takriridir.

Yani sizin, şirkten ibaret, olan dininiz, ancak sizin için hâsıl olmaktadır; sizin umduğunuz gibi, bana da hâsıl olmaz. O halde siz buna boşu boşuna umut bağlamayın; zîrâ bu, imkânsız olan şeylerdendir. Ve benim tevhitten ibaret olan dinim, de, ancak bana (ve bana îmân edenlere) hâsıl olmaktadır; sizin için de hâsıl olmaz; çünkü siz, dinimin sizin için de hâsıl olmasını, benim sizin ilâhlarınıza tapmanı veya saygı olarak onlara el sürmem şartına bağladınız ki, bu imkânsızdır; çünkü bu da, şirkin ta kendisidir.

Bu kelâmın (sizin dininiz size...), 4. Âyetin takriri olması de caizdir. Yani benim olan, benim dinimdir; sizin dininiz değildir. Nitekim bakara: 134. Ve 1.41." (sizin kazandıklarınız sizindir...) âyetlerindeki ifâde de bu kabildendir."

Diğer bir görüşe göre ise mânâ şöyledir: ben, sizi hakka ve kurtuluşa çağırmak üzere size gönderilmiş bir Peygamberim. O halde eğer davetimi kabul, edip bana uymayacaksanız, o zaman beni hahme bırakın ve beni şirke, davet etmeyin. Sen de bunu iyice düşün!

3

Siz de, benim ibâdet etmekte olduğuma (Allah’a) ibâdet ediciler değilsiniz.  

4

Zaten ben, sizin tapmış olduklarınıza tapan değilim.  

5

Siz de (hiç bir zaman), benim ibâdet etmekte olduğuma ibâdet ediciler değilsiniz.  

6

Sizin dininiz (bâtıl inancınız) size, benim dinim de bana...”

Peygamberimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet olunduğuna göre şöyle buyurmuştur:

"Bir kimse, Kâfirûn sûresini okursa, Kur’ân'ın dörtte birini okumuş gibi sayılır ve azgın şeytanlar, kendisinden uzaklaşırlar ve şirkten uzak kalır ve en büyük korku olan kıyamet korkusundan muaf olun"

0 ﴿