2"Malı ve kazandığı ona hiç bir fayda sağlamadı." Yani ne asıl mali, ne de onun kazandığı kârlar, neticeler, menfaatler, itibâr ve çevresi ona hiçbir fayda sağlamadı. Yahut babasından miras kalan malı ve kendisinin bizzat kazandığı mallar, yahut onun habisçe ameli, yani Peygamberimizin düşmanlığında baş vurduğu şer planları ona hiçbir fayda sağlamadı. Yahut bir şeye yarayacağını sandığı ameli kendisine hiçbir fayda sağlamadı. Nitekim bir âyette şöyle denilmektedir, "oların yaptıkları her bir iyi işi ele alırız; onu saçılmış zerreler haline getiririz." İbn Abbâs'tan rivâyet olunduğuna göre, kazandığı, evladı demektir. Rivâyet olunuyor ki, Ebû Leheb şöyle diyordu: "Eğer kardeşim oğlu Muhammed’in söylediği doğru çıkarsa, ben makmı ve çocuklarımı fidye olarak veririm de, o azaptan kurtulurum." Halbuki o, umduğunu bulamadı; arzusu hâsıl olmadı; oğlu Utbe de, Şam yolunda etrafı kervanla çevrik iken bir aslan tarafından parçalandı. Zâten daha önce Peygamberimiz, Utbe'ye şöyle beddua etmişti: "Allah'ım! Köpeklerinden birini buna musallat eyle!" Ebû Leheb kendisi de, Bedir Savaşından yedi gün sonra kara kızıl hastalığından öldü. Âilesi, kendilerine hastalık bulaşmak korkusuyla onun cenazesine yaklaşmadılar. Zirâ Kureyş'liler, taun hastalığından korktukları kadar bu hastalıktan da korkuyorlardı. Bu yüzden Ebû Leheb'in cenazesi üç gün yerde kaldı ve bozuldu. Sonra defin için bazı zencileri ücretle tuttular da, onlar cenazesini taşıyıp gömdüler. Böylece akıbeti Kur’ânin haber verdiği gibi oldu. |
﴾ 2 ﴿