NÂS SÛRESİMekke'de mi, Medine'de mi nazil olduğu konusunda görüş ayrılığı vardır; 6 âyettir. 1"De ki: "Sığınırını insanların Rabbine!" Yani sığınırım insanların bütün işlerinin mâlikine, onların maslahatlarına olan şeyleri kendilerine bahşetmek ve zararlarına olan şeyleri de kendilerinden uzak tutmak suretiyle onlara mürebbilik yapan rablerine! 2"İnsanların Melikine" Bu, insanların Rabbini tefsir ve tarif ederek Allah'ın, insanları terbiye etmesinin, diğer sultanların, elleri altında bulunan kullarını (kölelerini) terbiye etmesi yoluyla olmadığını, fakat kâmil mülkiyet, külü tasarruf ve kahir bir saltanat yoluyla olduğunu bıldırmektedir. 3"İnsanların İlâhına!" Bu da, insanların Rabbini îzâh ederek O'nun mülkiyetinin, imkânları sınırlı olan diğer hükümdar ve sultanlarda olduğu gibi, sırf insanları istila ile, onların işlerinin tedbirim, siyasetini yapmakla ve onları koruma ve himaye unsurlarını düzenlemekle olmadığını, fakat onları yaşatmak, öldürmek, var etmek, yok etmek gibi küllî tasarrufa muktedir olmayı gerektiren ülûhiyyet (ilâhlık) üzerine tesis edilmiş olan ma'bûdîyyet yoluyla olduğunu bildirmektedir. Bütün âlemler, Allah'ın rubûbıyyetinin (rablığının), melekûtiyyetinin ve ülûhiyyetinin (ilâhlığının) hükmüne dâhil iken izafenin insanlara tahsis edilmesi (insanların Rabbine, insanların melikine, insanların ilâhına), Allah katında rızaya mazhar olan ve karşılık bulmaya lâyık bulunan ıstıâzenın yolunu göstermek içindir. Zîrâ istiâzede bulunan. Asinin, kendisinin de fertlerinden biri olduğu bir cins içinde Rabbine tevessül etmesi ve O'na merbûbiyyet (rablik konusu olmak), memlûkiyyet (mâliklik konusu olmak) ve ubûdiyyet (kulluk) ile intisapta bulunması (aidiyetini ifâde etmesi), ziyadesiyle rahmet ve şefkati celp etmektedir, Allah'ın bunu emir buyurması da, istiâzeye mutlaka karşılık verileceğine dâir İlâhî vaadin delillerindendir. Bu istiâze edilen, insanlara düşman olmakla maruf olan (bilinen) şeytanın şerridir, Bu itibârla insanların, Allah'ın ubûdiyyetine ve melekûtine dâhil olduklarını sarahatle bekitmek, onların şeytanin mülkünden ve tasallutundan kurtarılacaklarının işaretidir. Nitekim bir âyette şöyle denilmektedir: "Sen şeytanîn, benim, gerçek kullarını üzerinde bir tasallutun yoktur." Bu itibârla anılan izafenin sebebinin, sırf, istiâzenin beşerî nefislere mahsus olan zararlardan olmasından dolayı olduğunu söyleyenler, bu makamın hakkını vermemişlerdir. Bundan önceki sûrede, kendisinden istiâze edilenin, bedenî zararlar olduğu görüşünün isabetsiz olduğu, belirtilmişti. Bu âyetlerde insan kelimesinin tekrar edilmesi, ziyadesiyle beyân, takrir ve bu izafe ile şerefiendirilmesi içindir. 4"O harınâs (sinsi), vesvese (çok vesvese) veren şeytanın şerrinden, " Şeytan, vesvese fiilini aşın derecede çok yapmasından dolayı bu fiilin mastarı olan vesvesenin kendisi olmuş gibi vesvese olarak vasıflandırılmıştır. Hannâs, her defasında insan, Rabbini andığında geri çekilip pusuya yatan demektir. 5"İnsanların kalplerine vesvese verip duran o şeytanın, " Yani Allah'ın zikrinden gafil kaldıklarında insanların kalplerine vesvese verip duran o şeytanin şerrinden... 6"Cinlerden ve insanlardan olan şeytanın şerrinden!" Bu kelâmda da, vesvese veren, beyân îzâh edilerek onun, cin ve insan olmak üzere iki sınıf olduğu bildirilmektedir. Nitekim diğer bir âyette, de: "insan ve cin şeytanları..."denilmektedir. Yahut şeytan, cinler ve insanlar cihetinden insanların kalplerine vesvese vermektedir. Kimilerine göre, bu kelâm, insanin tefsiri de olabilir. Buna göre, nefer ve rical (erler), cinler için de kullanıldığı gibi, insan kelimesi de cinler için de kullanılmaktadır. Ancak hakikatte bu delâlet yoktur. Bu son görüşten, daha uygun olarak, nâs'ın aslında nâsî (unutan) olduğu, görüşüdür. Sonra bu nâsî (unutan), emler ve insanlar olarak tefsir edilmiştir. Zîrâ her iki sınıfın da fertleri, unutmaya müpteladır; ancak ilâhî ismetin yan dimlarının eriştiği ve geniş rahmetinin kapsadığı mutlu ve kutlu insanlar müstesna!.. Allah, kendi zikrinden gafil kalmaktan bizleri korusun ve şükrünün hukukunu edâ etmeye bizleri muvaffak eylesin! SON |
﴾ 0 ﴿