6

Bizi doğru yola eriştir."

Hâkim, Ebû Hureyre'den bildiriyor: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (.....) kelimesini (.....) harfiyle okumuştur.

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, Buhârî, Tarih'inde ve İbnu'l-Enbârî bildiriyor: İbn Abbâs  (.....) ayetini, (.....) şeklinde okumuştur.

İbnu'l-Enbârî bildiriyor: Abdullah b. Kesîr, (.....) kelimesini harfiyle okumuştur.

İbnu'l-Enbârî, Ferrâ'dan bildiriyor: Hamza bu kelimeyi (.....) şeklinde, (.....) harfiyle okumuştur. Ferrâ der ki: Bu şive, Uzra, Kelb ve Beni'l-Kayn'ın şivesidir.

İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbn Abbâs:

“Bizi doğru yola eriştir" ayeti hakkında:

“Bize hak olan dinini ilham et" manasındadır" demiştir.

İbn Cerîr bildiriyor: İbn Abbâs:

“Bizi doğru yola eriştir" ayeti hakkında der ki: Bize hidayet yolunu ilham et, manasındadır. Bu yol eğriliği olmayan Allah'ın yoludur.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir bildiriyor: İbn Abbâs der ki:

“Sırat, yol demektir.

Vekî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr Mehâmilî, Emâli de ve Hâkim, bildiriyor: Câbir b. Abdillah, âyetteki yoldan maskadın İslam olduğunu ve bu yolun gökle yer arasındaki mesafeden daha geniş olduğunu söylemiştir.

İbn Cerîr bildiriyor: İbn Abbâs der ki:

“Doğru yoldan maksat İslam'dır."

Ahmed, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Ebu'ş-Şeyh, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî Şu'abu'l-îmân'da bildiriyor: Nevvâs b. Sem'ân der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Allah dosdoğru yoluna dair bir mesel sundu. Yol boyunca iki duvar, duvarlarda açık kapılar ve kapılar üzerinde de örtüler vardır. Yolun başında ve üzerinde bir çağırıcı daima şöyle çağırır: «Ey insanlar! Topluca yola giriniz ve ayrılmayınız.» Başka bir çağırıcı ise yolun üstünden seslenir. İnsan o kapılardan birini açmak istediği zaman, bu çağırıcı: «Yazıklar olsun sana! Onu açma! Eğer o kapıyı açacak olursan ondan içeri girersin.» Yol, İslam'dır İki duvar, Allah'ın çizdiği sınırlardır. Açık kapılar, Allah'ın haram kıldığı şeylerdir. Başında çağıran kişi, Allah'ın Kitabı, yolun üstünden çağıran da, Allah'ın, her müslümanın kalbine koyduğu nasihatçısıdır."

Vekî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîri İbnu'l-Münzir, Ebû Bekr b. el-Enbârî, el- Mesâhifte, Hâkim ve Beyhakî, Şu'abu'l-îmân'da bildiriyor: Abdullah b. Mes'ûd der ki: Âyette geçen Sırat'tan kasıt, Allah'ın Kitab'ıdır."

İbnu'l-Enbârî bildiriyor: İbn Mes'ûd der ki: «Sıratta şeytanlar bulunur ve: «Ey Allah'ın kulları! Bu yola tâbi olunuz» derler. Doğru yoldan kasıt, Allah'ın Kitab'ıdır, ona tâbi olunuz."

İbn Ebî Şeybe, Dârimî, Tirmizî, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, İbnu'l-Enbârî, el- Mesâhifte, İbn Merdûye ve Beyhakî, Şu'abu'l-îmân'da, Hazret-i Ali'den bildiriyor: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Fitneler çıkacaktır" deyince, ben:

“Bu fitneden kurtulmanın yolu nedir?" diye sordum. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevap verdi:

“Allah'ın Kitab'ına sarılmaktır, çünkü onda sizden öncekilerin haberi, sizden sonrakilerin haberi ve aranızdaki meselelerin hükmü ondadır. O, hak ile batili birbirinde ayıran kesin bir hüküm olup saçmalama değildir. O, Allah'ın sağlam ipidir ve hikmet dolu sözleridir. O, Sırat-ı müstakim'dir."

Taberânî, M. el-Kebîr'de bildiriyor: İbn Mes'ûd der ki:

“Sırat-ı Müstakîm, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi üzerinde bıraktığı yoldur."

İbn Merdûye ve Beyhakî, Şu'abu'l-îmân'da bildiriyor: İbn Mes'ûd der ki:

“Sırat-ı Müstakim, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi üzerinde bıraktığı yoldur. Yolun öbür ucunda Cennet vardır."

Beyhakî, Şu'ab'da, Kays b. Sa'd tarikiyle, bir adamdan bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Kur'ân, apaçık olan nur, hikmetlerle dolu bir kitap ve Sırat-ı Müstakim'dir."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, İbn Adiy ve İbn Asâkir, Âsim el- Ehval tarikiyle bildiriyor: Ebu'l-Âliye, Sırat-ı Müstakim hakkında şöyle dedi:

“Bundan kasıt, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ondan sonra gelen Hazret-i Ebû Bekr ve Hazret-i Ömer'dir." Âsim der ki: Bunu Hasan(-ı Basrî)'ye söylediğimizde:

“Ebu'l-Âliye doğru söyledi" dedi.

Hâkim, Ebu'l-Âliye tarikiyle bildiriyor: İbn Abbâs, Sırat-ı Müstakim hakkında şöyle dedi:

“Bundan kasıt, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ondan sonra gelen Hazret-i Ebû Bekr ve Hazret-i Ömer'dir."

Abd b. Humeyd bildiriyor: Ebu'l-Âliye er-Reyhânî der ki:

“İslam'ı öğreniniz. Onu öğrendiğiniz zaman kendisinden yüz çevirmeyiniz. Sırat-ı Müstakim'de olmaya bakınız. Sırat-ı Müstakim, İslam'dır. Onu sağa sola çekmeyiniz."

Saîd b. Mansûr, Sünen'de, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî, er-Ruye'de, Süfyân'dan bildiriyor:

“Kur'ân'ın tefsirinde ihtilaf yoktur. Ondaki kelimeler birçok şey kastedilebilir."

İbn Sa'd, Tabakât'ta ve Ebû Nuaym, el-Hilye'de, Ebû Kılâbe'den bildiriyor: Ebu'd-Derdâ der ki:

“Kur'ân'daki (pek çok) vecihleri görüp bilmedikçe onu tam olarak anlayamazsın."

İbn Sa'd, İkrime'den bildiriyor: İbn Abbâs'ın, idareyi kabul etmeyip Hazret-i Ali'den ayrılan Hariciler hakkında konuştuğunu duydum. Şöyle dedi:

“Haricilerden on iki bin kişi Hazret-i Ali'den ayrılınca, hz. Ali, beni çağırıp:

“Onlara gidip kendileriyle tartış ve onları Allah'ın Kitabına ve Sünnete davet et. Kendilerine Kur'ân'dan delil getirme çünkü Kur'ân(ın ayetleri) birçok manaya gelir. Sen onlara sünnetten delil getirerek tartış" dedi.

İbn Sa'd, İmrân b. el-Mennâh'tan bildiriyor: İbn Abbâs:

“Ey müminlerin emiri! Ben Allah'ın Kitabını onlardan daha iyi bilirim, o, bizim evlerimizde nazil oldu" deyince, Hazret-i Ali şöyle karşılık verdi:

“Doğru söyledin, ama Kur'ân birden çok manaya gelebilir. Sen (haklılığını ispat için bir ayet) söylersin, onlar da (bir ayet) söyler. Sen sünnetten delil göster. Böyle yaparsan kaçıp kurtulacak bir yer bulamazlar." ibn Abbâs gidip onlarla sünnetten deliller getirerek tartışınca ellerinde haklı olduklarını gösterecek delilleri kalmadı.

6 ﴿