6

"Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir..."

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, M. el-Kebîr'de, el-Lâlekâî, es-Sünne'de, İbn Merdûye ve Beyhakî, el-Esmâu ve's-Sifât'ta, İbn Abbâs'tan bildiriyor:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün insanların iman etmelerini ve doğru yolda kendisine tâbi olmalarını çok arzuluyordu. "Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da, uyarmasan da birdir, inanmazlar" ve benzeri ayetlerle, onun bu şiddetli arzusunu bilen Allah, daha önce iman edecekleri yazılı olanlardan başkasının iman etmeyeceğini ve daha önce iman etmeyecekleri yazılı olanlardan başkasının da sapıklığa düşmeyeceğini bildirdi."

İbn Ebî Hâtim bildiriyor: Abdullah b. Amr der ki: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ey Allah'ın Resûlü! Bazen Kur'ân'dan okuyoruz ve (okuduğumuzun manasına bakıp) ümitleniyoruz. Bazen de okuyoruz ve ümitsizliğe düşüyoruz" denilince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Size Cennetlikleri ve Cehennemlikleri haber vereyim mi?" diye sordu. Sahabe:

“Evet, ey Allah'ın Resûlü!" karşılığını verince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Bu, doğruluğu şüphe götürmeyen ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren Kitap'dır" ile başlayıp "İşte Rab'lerinin yolunda olanlar ve saadete erişenler bunlardır" ile biten âyetlerde vasfedilenler Cennetliklerdir." Bunun üzerine sahabe:

“Onlardan olmayı umarız" dediler. Sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da, uyarmasan da birdir, inanmazlar. Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir" ayetlerini okuyup:

“Bunlar Cehennemliklerdir" buyurdu. Bunun üzerine biz:

“Biz onlardan değiliz, öyle değil mi ey Allah'ın Resûlü!" dedik. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Evet" Cevabini Verdi.

İbn İshâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbn Abbâs, "Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da, uyarmasan da birdir, inanmazlar" ayetiyle ilgili şöyle dedi: Sana indirileni inkar edenler, "Senden önce gelen kitaplara inandık" deseler bile, kendilerinde bulunan ilmi ve Allah'ın, kendilerinden aldığı ahdi inkâr ederek hem kendi bilgilerini hem de sana getirdiklerimi inkâr etmişlerdir. Artık onlar senin uyarmanı ve korkutmanı nasıl dinleyeceklerdir? "Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve âhirette) büyük bir azap vardır" âyetinin manası ise şöyledir: Rabbinden sana gönderileni inkar ettikleri için, senden önce gönderilen kitapların ve peygamberlerin hepsine iman etseler bile, sana gönderilene iman etmedikçe doğru yolu bulamazlar. Sana muhalefet ettikleri için de onlar için büyük bir azab vardır. Bu âyette kastedilenler Yahudi hahamlarıdır.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: Ebu'l-Âliye der ki:

“Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da, uyarmasan da birdir, inanmazlar. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve âhirette) büyük bir azap vardır" ayetleri Ahzâb savaşına katılanların ileri gelenleri hakında nazil olmuştur. Bunlar Yüce Allah'ın, "Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve sonunda kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi?" ayetinde zikrettiği kişilerdir. Bunlar Bedir savaşında öldürülmüşlerdir ve içlerinden sadece Ebû Süfyân ve Hakem b. Ebi'l-Âs İslam'ı kabul etmiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Süddî, "...inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar"' ayeti hakkında:

“Sen onlara nasihat etsen de, etmesen de birdir" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde, "Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar"' ayetiyle ilgili şöyle dedi:

“Onlar şeytana uydular, şeytan da onlara hâkim oldu. Böylece Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürleyip, gözlerine perde gerdi. Bu sebeple onlar doğruyu göremez, duyamaz, bilemez ve anlayamazlar."

6 ﴿