44"Kitab'ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz? Düşünmez misiniz?" Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde, "Kitab'ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz..." âyetinin manasını açıklarken şöyle dedi: “Bunlar Kitab ehlidir. İnsanlara iyiliği emrediyor ve kendilerini unutuyorlardı. Kitabı okuyorlar, ama onun içindekinden faydalanmıyorlardı." Sa'lebî ve Vâhidî, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini bildirir: Bu âyet, Medine Yahudileri hakkında nazil olmuştur. Onlardan biri, karısı, annesi tarafından ve kendisiyle aralarında süt emme cihetinden yakınlık bulunan Müslümanlara diyordu ki: “Üzerinde bulunduğun dinde ve Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) sana emretmekte olduğu şeyde sebat et, ayrılma. Zira O'nun durumu haktır." Böylece onlar bunu insanlara emrederler, halbuki kendileri yapmazlardı. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, "Kitab'ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz. Düşünmez misiniz?" âyetinin manasını açıklarken şöyle dedi: “İnsanlara, Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) dinine girmelerini emrediyorlardı. Ama onlar Kitab'ı (Tevrat'ı) okudukları (ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) geleceğini orada gördükleri) halde iman etmiyorlardı. Düşünmekten maksat ta, "anlamıyor musunuz" demektir. Allah bunu kendilerine söyleyip bu kötü huyu terk etmelerini emretmiştir." İbn İshâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbn Abbâs, bu âyet hakkında şöyle demiştir: “İnsanlardan Tevrat taki peygamberlerle ilgili haberleri inkar etmemelerini isterken, sizler, Benim size gönderdiğim kitapta bildirdiğim, peygamberimi inkâr etmek suretiyle de Tevrat'ı inkar ediyorsunuz." Abdürrezzâk, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve Beyhakî, el-Esmâ ve's-Sifât'ta, Ebû Kılâbe'nin âyet hakkında şöyle dediğini bildirir: Ebu'd-Derdâ bu konuda: “Kişi, Allah'ın katında, insanlara buğzetmedikçe, sonra da kendi nefsine dönüp ona insanlara buğzundan daha fazla buğzetmedikçe gerçek fakîh olamaz" dedi. Vekî, İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Abd b. Humeyd, Bezzâr, İbn Ebî Dâvûd, el- Ba's'ta, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, Ebû Nuaym, el-Hilye'de, İbn Merdûye ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da, Enes'ten, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “îsra'ya (Miraca) götürüldüğüm gece dudakları ateşten makaslarla kesilen ve kesildikçe eski halini alan birtakım kimseler gördüm. «Bunlar kimlerdir, ey Cibril?» diye sorduğumda, bana şu cevabı verdi: “Bunlar senin ümmetinden olan hatiplerdir. İnsanlara iyiliği emreder, Kitabı okudukları halde bizzat kendileri unutanlardır. Bunlar hiç akıl etmezler mi?" Ahmed, Buhârî ve Müslim, Usâme b. Zeyd'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “Kıyamet gününde kişi getirilip Cehenneme atılır. Bağırsakları karnından dışarıya fırlar. Değirmen merkebinin döndüğü gibi bağırsakları etrafında döner. Cehennemlikler onun etrafına toplanır ve: «Ey filan! Sana ne oldu? Sen iyiliği emreden münkerden alıkoyan bir kimse değil miydin?» diye sorarlar. Adam şöyle der. "Ben size iyiliği emreder fakat işlemezdim. Münkerden alıkoy ar, fakat kendim işlerdim." Hatîb, İktidâu'l-İlmu'l-Amel'de ve İbnu'n-Neccâr, Tarih Bağdad'da, Câbir'den Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Cennetliklerden bir topluluk, Cehennemliklerden bir topluluğa bakıp: «Neden Cehenneme girdiniz? Hâlbuki biz sizden öğrendiklerimizle Cennete girdik» deyince, Cehennemlikler: «Biz size iyiliği emrederdik, ama kendimiz yapmazdık» karşılığını verirler. " Taberânî, Hatîb, Îktidâu'l-İlmu'l-Amel'de ve İbn Asâkir zayıf isnâdla bildiriyor: Velîd b. Ukbe, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “"Cennetliklerden bir bazıları, Cehennemliklerden bir topluluğa bakıp: «Neden Cehenneme girdiniz? Vallahi! Biz ancak sizden öğrendiklerimizle Cennete girdik» deyince, Cehennemlikler: «Biz size iyiliği emrederdik ama kendimiz yapmazdık» karşılığını verirler. " Abdullah b. Ahmed, ez-Zühd'e zevaid olarak bildiriyor: Velîd b. Ukbe halka hitab ederek şöyle dedi: “Valiler cehenneme girerken onlara itaat edenler Cennete girecekler. Cennete girenler, Cehennemdeki valilerine: «Biz size itaat ettiğimiz için Cennete girmişken siz nasıl ceheneme girdiniz?» diye sorunca, valiler: «Biz size bir şeyi emrederken, kendimiz tersini yapardık» cevabını verecekler." İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Şa'bî der ki: “Cennetliklerden bir grup, Cehennemliklerden bir gruba bakıp: «Neden ceheneme girdiniz. Hâlbuki biz sizden öğrendiklerimizle amel ediyorduk?» derler. Cehenemdekiler: «Size öğretiyorduk, ama biz onunla amel etmiyorduk» diye cevap verirler." İbnu'l-Mübârek, Zühd'de, Şa'bî'den bildiriyor: «Cennetliklerden bir grup, Cehennemliklerden bir gruba bakıp: “Neden ceheneme girdiniz. Hâlbuki biz sizden aldığımız eğitim ve ilimle Cennete girdik?" derler. Cehenemdekiler: “Size hayrı emrediyorduk, ama biz onunla amel etmiyorduk" diye cevap verirler. Taberânî, Hatîb, el-İktidâ'da ve İsbehânî, et-Terğîb'de ceyyid isnâdla Cündüb b. Abdillah'dan, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “İnsanlara hayrı öğretip onunla amel etmeyen âlim, insanlara ışık saçıp kendini yakan kandil gibidir. " İbn Ebî Şeybe ve Abdullah b. Ahmed, Zühd'ün zevâidinde, Cündüb el- Becelî'den bildirir: “İnsanlara nasihat edip kendini unutan, insanlara ışık saçıp kendini yakan kandil gibidir." Taberânî ve Hatîb, el-îktidâ'da, Ebû Berze'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İnsanlara nasihat edip kendini unutan, insanlara ışık saçıp kendini yakan fitil gibidir." İbn Kâni', el-Mu'cem'de ve Hatîb, el-İktidâ'da, Suleyk'ten, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “Âlim, ilim öğretip amel yapmazsa, insanlara ışık saçıp kendini yakan kandile benzer. " İsbehânî, et-Terğîb'de zayıf senetle, Ebû Umâme'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini bildirir: “Kıyamet günü kötü âlim getirilip Cehenneme atılır ve değirmen merkebinin döndüğü gibi bağırsakları etrafında döner." Kendisine: “Yazık sana! Nasıl bu duruma düştün? Biz senin sayendehidayete erdik" diye sorulunca, "Ben, sizden yapmamanızı istediğim şeyleri kendim yapardım" cevabını verir." Taberânî zayıf isnâdla İbn Ömer'den Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “İnsanları bir söz veya amele çağırıp o ameli kendisi yapmayan kişi, bu durumunu bırakıp insanları davet ettiği şeyi kendisi de yapana kadar Allah'ın gazabının gölgesinde kalır. " İbn Merdûye, Beyhakî, Şuabu'l-îman'da ve İbn Asâkir bildiriyor: İbn Abbâs'a bir adam gelerek: “Ey İbn Abbâs! Ben iyiliği emredip kötülükten sakındırmak istiyorum" deyince, İbn Abbâs: “Sen bu dereceye geldin mi?" diye sordu. Adam: “Erdiğimi umarım?" karşılığını verince, İbn Abbâs: “Eğer Allah'ın Kitabın'daki üç âyete muhatab olmaktan korkmuyorsan yapabilirsin" dedi. Adam: “O âyetler hangileridir?" diye sorunca, İbn Abbâs: “Kitab'ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz. Düşünmez misiniz?" âyeti. Bu âyetin gereğini yerine getirdin mi?" diye sordu. Adam: “Hayır, peki ikinci âyet hangisidir?" karşılığını verince, İbn Abbâs: “Ey Mü’minler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur" âyetleridir. Peki, bu âyetlerin gereğini yerine getirdin mi?" dedi. Adam: “Hayır, peki üçüncü âyet hangisidir?" karşılığını verince, İbn Abbâs: “Sâlıh kul Şu'ayb'ın söyldiği şu sözdür: “...Size yasak ettiğim şeylerde, aykırı hareket etmek istemem..." Peki, bu âyetin gereğini yerine getirdin mi?" diye sordu. Adam: “Hayır" cevabını verince, İbn Abbâs: “O zaman nasihat etmeye kendinden başla" dedi. İbnu'l-Mübârek, Zühd'de ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da, Şa'bî'nin şöyle dediğini bildirir: “Dünyada hutbe veren hiçbir hatib yoktur ki, Allah (kıyamet günü) hutbesini karşısına çıkarıp bununla ne istediğini sormasın." İbn Sa'd, İbn Ebî Şeybe ve Ahmed, Zühd'de, Ebu'd-Derdâ'nın şöyle dediğini bildirir: “Bilmeyen kişiye yazıklar olsun. Eğer bu kişi isteseydi, Allah ona öğretirdi. Bildiği halde bildiğiyle amel etmeyen kişiye yazıklar olsun." (Ebu'd-Derdâ, ikinci yazıklar olsun sözünü yedi defa söyledi.) Ahmed, Zühd'de Abdullah b. Mes'ûd'dan bildiriyor: “Bilmeyen kişiye yazıklar olsun. Eğer bu kişi isteseydi, Allah ona öğretirdi. Bildiği halde bildiğiyle amel etmeyen kişiye yazıklar olsun." (İbn Mes'ûd, ikinci yazıklar olsun sözünü yedi defa söyledi.) |
﴾ 44 ﴿