59"Hani demiştik ki: “Şu kasabaya girin. İstediğinizi bol bol yeyin. Kapıdan secde ederek girin ve «hıtta» deyin. Biz de günahlarınızı affedelim. Biz iyilik edenlere daha da artıracağız. Ama zulmedenler, kendilerine söylenmiş olan sözü başka sözle değiştirdiler..." Abdürrezzâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Katâde'nin, bahsedilen kasabadan kastedilenin Beytu'l-Makdis (Kudüs) olduğunu söylediğini bildirir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Zeyd, bu kasabanın Beytu'l-Makdis'teki Eriha oduğunu söyledi. Vekî, Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, "Hani demiştik ki: “Şu kasabaya girin, istediğinizi bol bol yeyin. Kapıdan secde ederek girin ve «hıtta» deyin. Biz de günahlarınızı affedelim. Biz iyilik edenlere daha da artıracağız" âyetinin manasıyla ilgili şöyle dedi: “Kapı dar bir kapıdır, secdeden kasıt ise eğilerek girmektir. "Ve hitta deyin" âyetinin manası ise "Bağışlanma dileyerek girin demektir.. İsrailoğulları "hıtta" kelimesi yerine alay ederek, "Hınta" dediler. Yüce Allah'ın, "Ama zulmedenler, kendilerine söylenmiş olan sözü başka sözle değiştirdiler..." âyeti buna işaret etmektedir. İbn Cerîr bildiriyor: İbn Abbâs, "... Kapıdan secde ederek girin ..."âyetinde kastedilen kapının Beytu'l-Makdis'in "Hıtta" adındaki kapılarından biri olduğunu söyledi. Vekî, Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, M. el-Kebîr'de ve Ebu'ş-Şeyh, İbn Mes'ûd'un şöyle dediğini bildirir: Onlara, "... Kapıdan secde ederek girin ..." dendiğinde başlarını eğerek girdiler. Kendilerine "...ve 'hıtta' deyin..." diye emredilince "Hintatun hamrâ fihe şaîra (içinde saç olan kırmızı buğday)" dediler. Bu sebeple Allah onlar için, "Ama zulmedenler, kendilerine söylenmiş olan sözü başka sözle değiştirdiler..." buyurdu. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Ebu'ş-Şeyh ve Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd şöyle dedi: “İsrailoğulları: İbrâni diliyle «Hitta» yerine, «Hittî, semkâse ezbeh mezbâ (içinde saç olan kırmızı buğday)» dediler." İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbn Abbâs, "...ve 'hıtta' deyin..."âyetinin manasının: “Size söylendiği gibi «Bu haktır» deyiniz" olduğunu söyledi. Abdürrezzâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde ve Hasan(-ı Basrî), "...ve 'hıtta' deyin..." âyetinden kastedilenin: “Günahlarımızı bağışla" demek olduğunu söylediler. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İkrime, "... Kapıdan secde ederek girin ve «hıtta» deyin..." âyetinden kastedilenin: “Başınızı eğerek girin ve «Lâ ilâhe illallah» deyin" demek olduğunu söyledi. Beyhakî, el-Esmâ ve's-Sifât'ta, İkrime tarikiyle İbn Abbâs'ın, "...ve 'hıtta' deyin..." âyetinden kastedilenin, «Lâ ilahe illallah» deyin" demek olduğunu söyledi. İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'ın: “Âyette bahsedilen kapı, kıble tarafındaydı" dediğini bildirir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: Mücâhid der ki: “Hitta kapısı, Beytu'l-Makdis'in kapısıdır. Hazret-i Mûsa kavmine bu kapıdan girerken: “Hitta" demelerini emretti. Kapıdan girecekleri zaman, başlarını eğmeleri için kapı alçaldı. Secdeye vardıkları zaman "Hitta" dediler. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde, "Hani demiştik ki: “Şu kasabaya girin. İstediğinizi bol bol yeyin. Kapıdan secde ederek girin ve 'hıtta' deyin. Biz de günahlarınızı affedelim. Biz iyilik edenlere daha da artıracağız. Ama zulmedenler, kendilerine söylenmiş olan sözü başka sözle değiştirdiler..." âyetleriyle ilgili şöyle dedi: “Bu kapının, Beytu'l-Makdis'in kapılarından biri olduğunu söylerdik. Hitta diyenlerden günahkâr olanların günahları bağışlandı, eğer iyilik sahibi ise Allah onun iyiliklerini arttırdı. Ama zalimler kendilerine söylenmiş olan sözü değiştirdiler ve Allah'a karşı küstahlık yapıp kendilerine verilen emre muhalefet ettiler." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, "... Biz iyilik edenlere daha da artıracağız..." âyetini manasının, "İyilik sahibi olanların iyiliklerini arttırırız, günahkârların ise hatalarını bağışlarız" olduğunu söyledi. Abdürrezzâk, Ahmed, Buhârî, Müslim, Abd b. Humeyd, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Ebû Hureyre'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “İsrailoğullarına: «Kapıdan secde ederek girin ve "Hitta" deyin» dendiği zaman, bu emri değiştirerek kıçları üzerine sürünerek girdiler ve: «Saç içinde bir tane» dediler. " İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir bildiriyor: İbn Abbâs ve Ebû Hureyre, Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu naklettiler: “İsrailoğuları, kendilerine secde ederek girmeleri emredilen kapıdan kıçları üzerinde sürünerek girdiler ve girerken: «Saç içinde bir buğday tanesi» dediler." Ebû Dâvûd ve Diyâ el-Makdisî'nin, el-Muhtâra'da, Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah, îsrailoğullarına: “... Kapıdan secde ederek girin ve 'hitta' deyin. Biz de günahlarınızı affedelim..." buyurdu." İbn Merdûye, Ebû Saîd'in şöyle dediğini nakleder: Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber yolculuğa çıktık ve gecenin sonunda, Zâtu'l-Hanzal denilen bir tepeye geldiğimizde Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bu gece bu tepe, Yüce Allah'ın İsrailoğullarına: «... Kapıdan secde ederek girin ve 'hitta' deyin. Biz de günahlarınızı affedelim...» buyurduğu kapıya benziyor" dedi. İbn Ebî Şeybe, Ali b. Ebî Tâlib'in şöyle dediğini bildirir: “Biz bu ümmet içinde, Nûh'un gemisine (binenler) ve İsrailoğullarından «Hitta» deyip günahları bağışlananlara benziyoruz." "...Biz de, zalimlere, yoldan çıkmalarından dolayı gökten azab indirdik." İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbn Abbâs der ki: “Allah'ın Kitab'ında "Ricz" olarak geçen her kelime azab manasındadır." Ahmed, Abd b. Humeyd, Müslim, Nesâî, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Sa'd b. Mâlik, Usâme b. Zeyd ve Huzeyme b. Sâbit'ten, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: “Bu neba, azab ve sizden önceki insanların cezalandırıldığı azab kalıntısıdır. Bulunduğunuz yerde bu hastalık meydana çıktığında oradan çıkmayınız. Veba salgının olduğunu duyduğunuz yere de girmeyiniz. " İbn Cerîr, Ebu'l-Âliye'den, âyette geçen "Ricz" kelimesinin manasının azab olduğunu bildirir. |
﴾ 59 ﴿