71

"Rabbine bizim adımıza yalvar da onun mahiyetini bize bildirsin" dediler, «O, onun ne pek kart, ne pek körpe, ikisi ortası bir sığır olduğunu söylüyor, size emrolunanı yapın» dedi. «Rabbine bizim adımıza yalvar da ne renk olduğunu bize bildirsin» dediler. «O, onun, bakanların içini açan parlak sarı renkli bir sığır olduğunu söylüyor» dedi. «Rabbine bizim adımıza yalvar da, mahiyetini bize bildirsin, çünkü sığırlar, bizce, birbirine benzemektedir. Allah dilerse biz şüphesiz doğruyu bulmuş oluruz» dediler. «Yeri sürüp, ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bîr sığır olduğunu söylüyor» dedi. «Şimdi gerçeği bildirdin» deyip sığırı boğazladılar; az kalsın bunu yapmayacaklardı."

Bezzâr, Ebû Hureyre'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

“Eğer İsrailoğulları en değersiz ineği alıp kesselerdi yeterli olurdu. "

İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye bildiriyor: Ebû Hureyre'nin bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Eğer İsrailoğulları, "...Allah dilerse biz şüphesiz doğruyu bulmuş oluruz" demeselerdi (istisna yapmış olmasalardı) hiçbir zaman bu ineği bulamazlardı. Eğer herhangi bir ineği bulup kesselerdi yeterli olurdu. Ama onlar (ineğin özelliklerini sorarak) kendilerini zora soktular, Allah ta onları sıkıntıya soktu."

Firyâbî, Saîd b. Mansûr ve İbnu'l-Münzir, İkrime'den Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

“Eğer İsrailoğulları en değersiz ineği alıp kesselerdi yeterli olurdu. Ama onlar işi zora soktular. Eğer, "...Allah dilerse biz şüphesiz doğruyu bulmuş oluruz" demeselerdi (istisna yapmış olmasalardı) hiçbir zaman bu ineği bulamazlardı,"

İbn Cerîr'in İbn Cüreyc'den bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Onlara en değersiz ineği kesmeleri emredildi; ama kendilerini zora sokunca Allah da onları zorluğa soktu. Eğer onlar, (Allah dilerse, gerçekten biz hidâyete ereriz deyip) istisna yapmış olmasalardı, kesilmesi emredilen sığırı hiçbir zaman bulamazlardı. "

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, bir kanalla, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini bildirir:

“Eğer herhangi bir ineği bulup kesselerdi yeterli olurdu. Ama onlar, Hazret-i Mûsa'ya ineğin özelliklerini sorarak kendilerini zora soktular, Allah ta onları sıkıntıya soktu."

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, bir kanalla, İbn Abbâs'ın, (.....) âyeti hakkında şöyle dediğini bildirir:

“(.....) ihtiyar demektir, (.....) ise küçük manasındadır. (.....) ise büyük ile küçük arasında olandır."

et-Tastî, Mesâil'de İbn Abbâs'tan bildiriyor: Nâfi b. el-Ezrak, kendisine:

“Âyette geçen (.....) kelimesinin manası nedir?" diye sorunca, İbn Abbâs:

“Büyük ve yaşlı olan, demektir" cevabını verdi. Nâfi:

“Araplar bu kelimeyi bilir miydi?" diye sorunca, İbn Abbâs şöyle dedi:

“Tabi ki. Yoksa sen şairin:

Ömrüme yemin olsun ki misafirine yaşlı olanını verdin

Öyleki ona götürülmek için sürülünce ayağa bile kalkamaz, dediğini duymadın mı?

Nâfi:

“Âyette geçen (.....) sözünün manası nedir?" diye sorunca ise İbn Abbâs:

“Sapsarı renkte demektir" cevabını verdi. Nâfi:

“Araplar bu kelimeyi bilir miydi?" diye sorunca, İbn Abbâs şöyle dedi:

“Tabi ki. Yoksa sen şairin:

Coşmuş boğa az önce beraberdi

Sahibinden kaçmış sapsarı renkli dişisiyle dediğini duymadın mı?

İbn Cerîr, Mücâhid'in şöyle dediğini bildirir:

“(.....), yaşlı, (.....), küçük, (.....) ise bu ikisi arasında olandır."

Abd b. Humeyd bidiriyor: Saîd b. Cübeyr, bu âyeti okuduğu zaman, (.....) kelimesini okuduktan sonra susup, sonra (.....) demeyi severdi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, (.....) âyetini açıklarken söyle dedi:

“Büyükle küçük arasında demektir. Bu, en güçlü ve en güzel çağında olan sığırdır."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: İbn Abbâs der ki: (.....) âyetinden kastedilen, ineğin sapsarı olması ve sarılığının çokluğundan dolayı beyaza çalması demektir."

Abdurezzak, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Katâde'nin, (.....) ayeti hakkında şöyle dediğini bildirir:

“Görenlerin hoşuna gidecek kadar sapsarı olan demektir."

İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Hatîb ve Deylemî bildiriyor: İbn Abbâs der ki:

“Sarı renkli ayakkabı giyen, bu ayakkabıyı giydiği müddetçe mutlu olur. Çünkü yüce Allah:

“Bakanlara ferahlık veren rengi sapsarı bir inektir" diye buyurmuştur."

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Hasan(-ı Basrî)'nin, (.....) âyetiyle ilgili olarak:

“Koyu siyah renk demektir" dediğini bildirir.

Abd b. Humeyd, Yahya b. Ya'mer'in, bu âyeti (.....) şeklinde okuyup:

“(.....) sözü (.....) kelimesinin çoğuludur" dediğini bildirir.

İbn Ebî Dâvûd, el-Mesâhifte, A'meş'in:

“Bizim kıraatimiz (.....) şeklindedir" dediğini bildirir.

İbn Cerîr bildiriyor: Ebu'l-Âliye, (.....) âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Çalışmaktan dolayı zayıf düşmemiş, tarlada çalıştırılmamış, çifte koşulmamış ve kusuru olmayan, demektir."

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid, (.....) âyetinin manasını açıklarken şöyle dedi:

“İşe koşulup ezilmemiş, benzeri olmayan ve üzerinde ne beyaz, ne de siyah renk bulunmayan, demektir."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, âyette geçen (.....) kelimesinin, ineğin kör olmaması manasında olduğunu söyledi.

İbn Cerîr, Atiyye'nin, (.....) âyetinin manasını açıklarken:

"Üzerinde, kendi renginden başka renklerin olmadığı tek renk" demek olduğunu söyledi.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr bildiriyor: Katâde der ki:

“Âyette geçen (.....) kelimesi, işe sürülmenin kendisini zayıflatamayacağı kadar zorlu, kelimesi kusursuz, (.....) kelimesi ise, renginde beyazlık olmayan demektir. Bunun üzerine İsrailoğulları:

“...Şimdi ineğin vasıflarını tam olarak açıkladın..." deyip ineği kestiler, ama "... az kalsın kesmeyeceklerdi."

İbn Cerîr, Muhammed b. Ka'b'ın, "...ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi"  Âyetini açıklarken:

“Fiyatının yüksek olması sebebiyle az kalsın kesmeyeceklerdi" dediğini bildirir.

İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildirir: İneği kesmeleri emredilen İsrailoğulları onu kırk yıl aradılar. Sonunda onu sığırları olan bir adamın yanında buldular. Adam bu ineği çok beğeniyordu. Adama hangi fiyatı verdilerse satmayı kabul etmedi. Sonunda derisinin doluşunca para karşılığı ineği satın alıp kestiler ve bir parçasıyla öldürülen adama vurdular. Adam damarlarından kan akarak kalkınca:

“Seni kim öldürdü?" diye sorduklarında, adam:

“Beni falan kişi öldürdü" cevabını verdi.

İbn Ebî Hâtim, Atâ'nın şöyle dediğini bildirir:

“İnekte, boğazlamak (zebh) ve nahr aynı şeydir. Çünkü Allah: (.....) buyurmaktadır."

Vekî, Abdürrezzâk, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“İsrailoğullarına boğazlamaları (Zebh) emredilmiştir, siz ise kesmekle (nahr) emrolundunuz" dedikten sonra: (.....) ve (.....) âyetlerini okudu.

71 ﴿