73

"Sığırın bir parçasıyla ona vurun, dedik..."

Vekî, Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs "Sığırın bir parçasıyla ona vurun, dedik..." âyetinin manasını açıklarken şöyle dedi: Ölen kişiye, kürek kemiğinin arkasında bulunan kemikle vurdular."

Abd b. Humeyd, Katâde'den bildiriyor:

“Bize bildirildiğine göre adama, ineğin bacağıyla vurdular. Vurduklarında, Allah adama can verdi ve adam kendisini öldüreni söyledikten sonra tekrar öldü."

Vekî ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İkrime bu âyet hakkında der ki:

“Adama ineğin bacağıyla vurdular ve adam dirilip sadece: «Beni falan kişi öldürdü» diyerek tekrar öldü."

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Mücâhid'in, bu âyet hakkında şöyle dediğini bildirir:

“Adama ineğin bacağıyla vuruldu ve adam dirilip: «Benî falan kişi öldürdü» diyerek tekrar öldü."

İbn Cerîr, Süddî'nin, "Adama, sığırın iki omuzu arasındaki bir parçayla vuruldu" dediğini bildirir.

İbn Cerîr, Ebu'l-Âliye'den bildiriyor:

“Hazret-i Mûsa, onlara sığırdan bir kemik alıp öldürülen kişiye vurmalarını emredince, öyle yaptılar ve adam dirilip katilin ismini söyledikten sonra tekrar öldü."

"...İşte böylece Allah ölüleri diriltir ve aklınızı kullanasınız diye size ayetlerini gösterir."

Abd b. Humeyd ve Ebu'ş-Şeyh, el-Azame'de, Vehb b. Münebbih'den bildirir: İsrailoğullarından, annesine iyi davranan bir genç vardı. Bu genç, gecenin üçte birinde kalkıp namaz kılar, diğer üçte birinde annesinin başucunda oturup ona tesbih, tehlil, tekbir ve tahmid getirmesini hatırlatıp:

“Anneciğim, gece ibadetinden dolayı zayıf düştüysen, Allah'ı tekbir, tesbih ve tehlil et" derdi. İkisi de yıl boyunca bu ameli yaparlardı. Genç, sabah olduğu zaman dağa gidip sırtında odun taşır ve çarşıya gidip satarak, üçte birini sadaka olarak verir, ibadet edebilmesi için üçte birini kendine ayırır, kalan üçte birini ise annesine verirdi. Annesi, oğlunun verdiğinin yarısını harcar, yarısını tasadduk derdi. İkisi de yıl boyunca böyle yaparlardı. Kadının ömrü uzun olunca oğluna şöyle dedi:

“Ey oğul! Bil ki, babandan bir inek miras aldım ve boynuna mühür vurup, İbrâhim'in, İsmâil'in, İshâk'ın ve Yâkub'un ilahının adını anarak sığırların arasına bıraktım. İneğin ne renkte ve hangi şekilde olduğunu söyleyeyim: Sığırların yanına gitiğinde, İbrâhim'in, İsmâil'in, İshâk'ın ve Yâkub'un ilahının adını anarak ineği çağır. İnek bana verdiği söz üzere çağrına cevap verir. O, ne yaşlı, ne de genç bir buzağıdır. İkisinin arasında bir şeydir. Rengi ise bakanların içini açan sapsarı renktedir. Derisine baktığında güneş ışığının derisinden çıktığını zannedersin. Boyunduruk altına girerek ezilmemiş, serkeşlik etmeyen, ne tarla süren, ne de ekin sulayan, kusursuz, alacasız, tek renk olan bir inektir. Onu gördüğünde boynundan tut. İsrâîl'in ilahının izniyle senin peşinden gelecektir." Genç annesinin vasiyetini aklında tutup iki veya üç gün sahrada yürüyerek gitti ve o günün sabahı ineği (görüp) çağırarak:

“İbrâhim'in, İsmâil'in, İshâk'ın ve Yâkub'un ilahının hakkı için gel" dedi. İnek çobanı bırakıp gencin yanına giderek gencin önünde durdu. Genç boynundan tutunca inek konuşarak:

“Ey annesine iyi davranan genç! Bana bin. Sırtıma binmen senin için (yürümekten) daha kolaydır" deyince, genç:

“Annem sana binmemi emretmedi, seni sürerek götürmemi emretti. Ben annemin dediğini yapmak isterim" karşılığını verdi. Bunun üzerine inek:

“İbrahim'in, İsmâil'in, İshâk'ın ve Yâkub'un ilahının adına yemin ederim ki, eğer bana binseydin, bana hâkim olamazdın. Yürü ey annesine iyi davranan genç. Eğer bu dağa kökünden sökülmesini emretseydin, annene iyi davranman ve Rabbine itaat etmen sebebiyle dağ sökülürdü" dedi. Yola çıkıp bir günlük yolu geçince Allah'ın düşmanı İblis karşısına sığır çobanı kılığında çıktı ve şöyle dedi:

“Ey genç! Bu ineği nereden getirdin? Neden ona binmiyorsun? Oysa senin yürümekten yorulduğunu görüyorum. Zannedersem dünyada bu inekten başka malın da yoktur. Ben, sığır çobanlarından biriyim ve ailemi özledim. Öküzlerimden birini alıp ona yemeğimi ve eşyalarımı yükledim. Yolun yarısına yetiştiğimde karnım ağrımaya başlayınca tuvalet ihtiyacımı gidermek için gidince, öküz beni bırakıp dağa kaçtı. Onu arıyorum, ama bulamıyorum. Şimdi ise yanımda ne yemek ne de su olmadığından helak olmaktan korkuyorum. İstersen sana ücretini vereyim, bu ücret senin işine yarar, ineğe de zarar vermez. Beni ineğinle meraya götür de ölümden kurtar. Sana bunun karşılığında iki inek veririm." Genç:

“Âdemoğullarını yakin ve isyanları öldürmez. Eğer Allah sende yakin olduğunu bilseydi varacağın yere seni azıksız ve susuz vardırdı. Bana emredilmediği için binmem. Ben emredilmiş bir kulum, efendim ona isyan edip ineğe bindiğimi bilirse beni helak eder ve büyük bir ceza verirdi. Ben senin isteklerini efendimin isteklerine tercih etmem. Ey adam selametle git!" karşılığını verince İblis:

“Beni menzilime yetiştirmek için atacağın her adıma bir dirhem veririm. Bu büyük bir mal yapar. Sen de bu inekle hayatımı kurtarmış olursun" dedi. Genç:

“Yeryüzünün altını ve gümüşü efendimindir. Eğer bunlardan bana bir şey verecek olursan efendim bunu malından verdiğini bilir. Sen bana gökyüzünün altın ve gümüşünden ver ki efendime: «Bu senin malından değildir» diyeyim" dedi. İblis:

“Gökyüzünde altın ve gümüş var mı? Veya gökyüzünün altın ve gümüşünden alabilecek olan var mı?" diye sorunca, genç:

“Senin, gökyüzünün altın ve gümüşünden alamayacağın gibi, köle de efendisinin emretmediği şeyi yapamaz" karşılığını verdi. İblis:

“Senin, işinde en aciz köle olduğunu görüyorum" deyince, genç:

“(Asıl) aciz, Rabbine isyan edendir" cevabını verdi. İblis:

“Yanında ne azık, ne de su göremiyorum" deyince, genç:

“Azığım takva, yemeğim otlar, içeceğim de dağlardaki su kaynaklarıdır" karşılığını verdi. İblis:

“Sana yol gösterecek bir şeyi söyleyeyim mi?" deyince, genç:

“Sen onu kendine söyle. İnşaallah ben doğru yoldayım" karşılığını verdi. İblis:

“Gördüğüm kadarıyla nasihat kabul etmiyorsun" deyince, genç:

“Efendisine itaat eden, üzerindeki hakkı ödeyen kendi kendinin nasihatçısıdır. Eğer sen şeytansan, senden Allah'a sığınırım. Eğer insansan, çık git, senin nasihatına ihtiyacım yoktur" karşılığını verdi. Bunun üzerine İblis, olduğu yerde üç saat donup kaldı. Eğer İblis ineğe binecek olsaydı, genç, ineğe hâkim olamayacaktı. Ama Allah İblis'in ineğe binmesine mani oldu. Genç yürürken önünden bir kuş uçtu ve ineği kaptı. Genç:

“İbrahim'in, İsmâil'in, İshâk'ın ve Yâkub'un ilahının adına gelmeni istiyorum" deyince inek gencin yanına geldi ve önünde durup:

“Ey genç! Önünden uçan kuşu görüyor musun? O, Allah'ın düşmanı İblis'tir. Beni aldı, sen beni İsrail'in İlahı adına çağırınca meleklerden birisi gelip beni ondan aldı ve sana iade etti. Bu, senin annene iyi davranman ve Rabbine itaat etmen sebebiyle oldu. Yoluna devam et, ailene gidene kadar senden ayrılmayacağım" dedi. Genç (döndüğünde) annesinin yanına girip olanları anlatınca, annesi:

“Ey oğul! Gece gündüz sırtında odun taşıdığını ve uzaklara gittiğini görüyorum. Bu ineği al ve satıp parasıyla durumunu düzelt, rahata kavuş" dedi. Genç:

“Onu kaça satayım?" diye sorunca, annesi:

“Benim rızamla onu üç dinara sat" cevabını verdi. Genç ineği alıp çarşıya gidince Allah ona, yaradışını ve kudretini göstermek için meleklerden birini gönderdi. Melek gence:

“Ey genç! Bu ineği kaça satarsın?" diye sorunca, genç:

“Üç dinara ve annemin razı olması şartıyla satarım" cevabını verdi. Melek:

“Sana altı dinar vereyim, ama annene danışma" deyince, genç:

“Derisinin doluşunca para versen bile annem razı olmadıkça satmam" dedi ve gidip annesine durumu anlattı. Annesi:

“Benim de rızamı alarak altı dinara sat" deyince genç yine gitti ve melek karşısına çıkarak:

“Ne yaptın?" diye sordu. Genç:

“Annemin razı olması şartıyla altı dinara satarım" karşılığını verince, melek:

“Sana on iki dinar vereyim, sen de annene danışma" dedi. Genç, annesine gidince, annesi şöyle dedi:

“Ey oğul! Karşına çıkan, insan suretinde bir melekti. Bir daha yanına geldiğinde:

“Annem sana selam söylüyor ve: «Bu ineği kaça satmamı emredersin?» diye soruyor" de." (Genç, melekle karşılaşıp soruyu sorunca) Melek şöyle dedi:

“Ey genç! Senin ineğini, İsrailoğullarından öldürülen bir kişi sebebiyle Mûsa b. İmrân'ın kavminden olan birisi satın alacak" dedi. Öldürülen adamın çok malı ve sadece bir çocuğu vardı. Öldürülen adamın kardeşinin birçok oğlu vardı ve bunlar:

“(Amcamız oğlu olan) Bu genci nasıl öldürür de malını alırız?" derler ve genci evlerine davet edip öldürerek evlerinin yanına atarlar. Sabah olunca ev halkı genci evin kapısına çıkarınca, amca çocukları gelip öldürenin ailesini de alıp Mûsa'nın yanına gittiler. Hazret-i Mûsa, öldürülen gencin ailesinin masum olduğunu bildiğinden aralarında nasıl hüküm vereceğini bilemeyip sıkıntıya düşünce Rabbine dua etti. Allah ona şöyle vahyetti:

“Sapsarı bir inek alarak boğazla ve bir parçasıyla öldürülen gence vur." Bunun üzerine satın almak için gencin yanına gidip, ineğin derisinin doluşunca para karşılığı ineği satın aldılar. Sonra onu boğazlayıp bir parçasıyla öldürülen gence vurdular. Genç dirilerek kalkıp:

“Beni amcam oğulları öldürdü. Ailem suçlu değildir" deyince Hazret-i Mûsa onları yakaladı. Onlar suçlarının açığa çıkacağını anlayıp:

“Sen bizimle alay mı ediyorsun? Amcamızın oğlu mazlum olarak öldürüldü" dediler. İsrailoğulları gidip ineğin derisini parayla doldurup gence verdiler. Genç, bu paranın üçte ikisini İsrailoğullarının fakirlerine tasadduk etti. Üçte biriyle de kendi ihtiyacını giderdi:

“...İşte böylece Allah ölüleri diriltir ve aklınızı kullanasınız diye size ayetlerini gösterir" âyeti buna işaret etmektedir.

73 ﴿