110"Yoksa, daha önce Mûsa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya mı çekmek istiyorsunuz? İmanı inkarla değiştiren, şüphesiz doğru yoldan sapmış olur. Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir. Namazı kılın, zekatı verin, kendiniz için önden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulacaksınız. Allah yaptıklarınızı şüphesiz görür." İbn İshâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildirir: Râfi b. Hureymile ve Vehb b. Zeyd, Resulullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) : “Ey Muhammed! Bize semadan inen bir kitap getir, biz onu okuyalım veya bize nehirler aç, sana tabî olup, tasdik edelim" deyince, Allah: “Yoksa, daha önce Mûsa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya mı çekmek istiyorsunuz? İmanı inkarla değiştiren, şüphesiz doğru yoldan sapmış olur" âyetini indirdi. Huyey b. Ahtab ve Ebu Yâsir b. Ahtab, Yahudilerin Araplara haset edeni bakımından en şiddetlisi idiler. Allah, Peygamberini Arapların içinden çıkarınca, bu iki kişi insanların İslam'a girmesini engellemek için en fazla çalışanlardan oldular. Bunun üzerine Allah: “Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir" âyetini indirdi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Ebu'l-Âliye'den bildirir: Bir adam Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Allah'ın Resûlü! Bizim günahlarımızın kefareti İsrailoğullarının günahlarının kefareti gibi olsaydı" deyince Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah size ne verdiyse hayırdır. İsrailoğullarından birine bir hata isabet etse, o hatayı ve onun kefaretini kapısına yazılmış bulurdu. Eğer onun kefaretini yerine getirirse bu onun için dünyada bir ceza olurdu. Eğer kefaretini yerine getirmez ise âhirette bir ceza olurdu. Allah, size bundan daha hayırlısını verdi. Allah: “Kim bir kötülük işler veya nefsine zulmederse...'" buyurdu. Beş vakit namaz, namaz arasındakilere, Cuma, gelecek cumaya kadar olacaklara kefarettir." Bunun üzerine: “Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir" âyeti nazil oldu. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Süddî'den bildiriyor: “Araplar, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'ı kendilerine göstermesini isteyince bu âyet nazil oldu." Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr bildirir: Katâde, "Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir" âyeti hakkında şöyle dedi: “Hazret-i Mûsa'dan istenen şey, İsrailoğullarının: «Bize Allah'ı göster» demeleridir." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Mücâhid'den bildirir: Kureyş, Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) Safa tepesini altın yapmasını isteyince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Tamam, bu size îsrailoğullarına inen sofra gibi olur. Eğer altın yapıldığı halde inkârınıza devam ederseniz, Allah'ın, Yahudilere dediği gibi «Âlemlerden hiçbir kimseye yapmayacağı azapla» sizi cezalandırır" buyurdu. Bunun üzerine teklifi yapanlar ondan vazgeçtiler ve Allah: “Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir" âyetini indirdi. İsrailoğulları, Hazret-i Mûsa'dan, kendilerine Allah'ı apaçık göstermesini istemişlerdi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ebu'l-Âliye, "...İmanı inkarla değiştiren..."âyetini açıklarken, "İmandan kasıt, rahatlık, inkardan kasıt ise zorluktur" demiştir. İbn Ebî Hâtim bildiriyor: Süddî, (.....) âyetini açıklarken "Doğru yoldan sapmıştır" dedi. Ebû Dâvûd, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, Delâil'de, Ka'b b. Mâlik'ten bildiriyor: Müşrikler ve Medineli Yahudiler, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hicret ettiğinde ona ve ashabına çok eziyet ediyordu. Allah'ın ona ve ashabına bu eziyete sabretmelerini ve onları afetmelerini emretti. Allah şu âyetleri onlar hakkında indirmiştir: “And olsun ki mallarınız ve canlarınızla sınanacaksınız; hiç şüphesiz, sizden önce Kitap verilenlerden ve Allah'a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinde sebat edilecek işlerdendir.""Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir."" Buhârî, Müslim, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve Beyhakî, Delâil'de, Usâme b. Zeyd'den bildiriyor: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve sahabe, Allah'ın emrettiği üzere müşrikleri affediyor ve eziyetlere sabrediyorlardı. Yüce Allah: “And olsun ki mallarınız ve canlarınızla sınanacaksınız; hiç şüphesiz, sizden önce Kitap verilenlerden ve Allah'a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinde sebat edilecek işlerdendir." "Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir" âyetlerini indirdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), kendisine savaş için izin verilinceye kadar, müşriklerin bu ezasına aldırış etmedi. Savaş izni verildikten Allah, sonra Kureyş ileri gelenlerinden birçoğunu öldürdü. Abdürrezzâk ve İbn Cerîr, Zührî ve Katâde'den bildirir: “Kitap ehlinin çoğu..." âyetinde kastedilen kişi, Ka'b b. el-Eşref'tir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Rabî b. Enes, "Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler..." âyetinin manasını açıklarken şöyle dedi: “İçlerinde olan kıskançlıktan dolayı, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hak Peygamber olduğu açıkça belli olmasına rağmen inkar ettiler." Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr bildiriyor: Katâde, "...hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir" âyetinin manasını açıklarken şöyle dedi: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hak Peygamber olduğu, Tevrat ve İncil'de açıkça yazılmasına, Allah'ın onun vasıflarını bildirip Peygamber olacağını haber vermesine, Muhammed'in bildirmiş olduğu Allah'ın dininin İslam olduğunu bilmelerine rağmen kıskançlıklarından dolayı inkar ettiler. Allah, Peygamberine Allah'ın emri gelinceye kadar, onları affetmesini ve görmezlikten gelmesini emretmiştir. Daha sonra Allah, Tevbe Sûresinde, "Kitap verilenlerden, Allah'a, âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın" âyetini indirerek, Bakara Sûresinin 109. Âyetini neshetti. Kitab ehli Müslüman oluncaya veya cizye vermeyi kabul edinceye kadar onlarla savaşılmasını emretti. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî, Delâil'de bildirir: İbn Abbâs "... Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir" ve "...puta tapanlara aldırış etme" âyetiyle ilgili olarak şöyle dedi: Bunlara benzeyen ve müşrikleri affetmekten bahseden âyetler: “Kitap verilenlerden, Allah'a, âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın" ve "...puta tapanları bulduğunuz yerde öldürün ..." âyetiyle neshedilmiştir. İbn Cerîr ve en-Nehhâs, en-Nâsih' te, Süddî'den bildiriyor: “...Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, görmezden gelin..." âyeti, "Kitap verilenlerden, Allah'a, âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın" âyetiyle neshedilmiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr, "... kendiniz için önden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulacaksınız..." âyetinde kastedilen hayrın, dünyadaki hayırlı ameller olduğunu söyledi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim bildiriyor: Ebu'l-Âliye, "...Allah katında bulacaksınız..." âyetinde kastedilen, Allah katında sevabını bulmaktır, dedi. |
﴾ 110 ﴿