204"İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır." İbn İshâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Âsim ile Mersed'in de içlerinde bulunduğu heyet öldürülünce, münafıklardan bazıları: “Bu şekilde öldürülenlere pek yazık oldu! Ne aileleriyle birlikte kalabildiler, ne de arkadaşlarının davasını tebliğ edebildiler" dedi. Bu konuda Yüce Allah, Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (.....) Bazılarının (münafıkların) dilleriyle Müslüman olduklarını söylemeleri senin hoşuna gidebilir. (.....) Doğru söylediğine dair Allah'ı da şahit tutar, ancak Allah kalbinde olanın dilinde olana muhalif olduğunu bilir. "Bir konuda sana geldiği veya seninle konuştuğu zaman ustaca tartıştığını görürsün. Ancak senin yanından ayrıldığında, (.....) yeryüzünde fesat çıkarmaya, ürün ve nesilleri mahvetmeye çalışır. Yüce Allah onun bu yaptığına razı değildir ve böyle bir şeyi sevmez." Seriyye de öldürülen müminler hakkında da: “İnsanlardan öylesi de vardır ki, nefsini Allah'ın hoşnutluğunu elde etmeye satar..." âyetini indirdi. Âyetle, seriyyede vefat eden müminlerin Allah'ın rızasını kazanmak için yolunda cihad edip hakkı ikame ederek nefislerini sattıkları bildirilmiştir." İbnu'l-Münzir, İbn İshâk'tan bildiriyor: “(Heyetin içinde bulunan) Hubeyb'i öldürmek üzere saldıranlar Kureyşli bir gruptu. Bunlar İkrime b. Ebî Cehl, Saîd b. Abdillah b. Ebî Kays b. Abdivüd, Zühre oğullarının müttefiki Ahnes b. Şerîk es-Sekafı, Umeyye b. Abdişems oğullarının müttefiki Ubeyd b. Hakîm b. Ümeyye b. Hârise b. Avkas es-Sülemî ve Ümeyye b. Ebî Utbe'dir." İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: “İnsanlardan Öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bu âyet, Zühre oğullarının müttefiki Ahnes b. Şerîk es-Sekafî hakkında nazil olmuştur. Ahnes, Medine'ye Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip: “Müslüman olmak üzere geldim. Allah da biliyor ki doğru söylüyorum" dedi. "...Bir de kalbindekine Allah'ı şahit tutar..." âyeti da bunu ifade etmektedir. Ahnes'in bu sözleri Allah Resûlünün hoşuna gitti. Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanından çıktıktan sonra dönerken Müslümanlardan bir kabileye ait olan ekin ve eşekler gördü. Ekinleri yaktı, eşekleri de iğdiş etti. Bunun üzerine Yüce Allah bu konuda: “Senin yanından ayrılınca, ülkede fesat çıkarmaya çalışır, ürünleri ve nesilleri mahvetmek için uğraşır. Allah, elbette fesadı (bozgunculuğu) sevmez" âyetini indirdi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir, Kelbî'den bildiriyor: Mekke'de otururken bana: “İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider.." âyetini sordular. "Burada bahse konu olan kişi Ahnes b. Şerîk'tir" karşılığını verdim. Orada da Ahnes'in oğullarından genç biri vardı. Bulunduğum yerden kalkıp gittiğimde peşimden geldi ve: “Kur'ân Mekkeliler hakkında nazil oldu. Elinden geldiği kadarıyla Mekke'den ayrılana kadar bu şekilde bizzat isim verme" dedi. Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr ve Beyhakî, Şuab'da Ebû Saîd el-Makburî'den bildiriyor: Muhammed b. Ka'b ile müzakere ederken şöyle dedim: “Yüce Allah'ın bazı kitaplarında bildirildiği üzere Allah'ın bazen dilleri baldan tatlı, kalpleri ödağacından daha acı olan kulları vardır. Bunlar, insanlara karşı yumuşaklık bakımından koyun postuna bürünmüş gibidirler. Dini kullanarak dünyalık kazanmaya çalışırlar. Yüce Allah onlar için: “Bana karşı mı bu kadar cüretkâr davranıyorlar? Benim adıma mı insanları aldatıyorlar? İzzetime andolsun ki onları öyle bir fitneye maruz bırakırım ki en ağırbaşlı olanları bile hayretler içinde kalır!" Muhammed de: “Bu dediğin Yüce Allah'ın Kitab'ında: “İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider..." âyetiyle ifade edilmiştir" dedi. Ben: “Bu âyetin kim hakkında nazil olduğunu biliyorum" dediğimde, Muhammed: “Bazen âyet bir kişi hakkında nazil olabilir, ancak daha sonra hükmü geneli kapsayan bir âyet olur" karşılığını verdi. Ahmed, Zühd'de Rabî' b. Enes'ten bildiriyor: Yüce Allah, peygamberlerden bir peygambere şöyle vahyetmiştir: “Kavmine ne oluyor da insanlara karşı koyun postuna bürünüyorlar, kendilerine zahid görüntüsü veriyorlar? Neden dilleri baldan tatlı iken kalpleri ödağacından daha acı? İnsanları benim adıma mı aldatıyorlar? Yoksa beni mi kandıracaklar? İzzetime andolsun ki en alimlerini bile hayretler içinde bırakırım! Bilsinler ki kahinlik yapan veya kahine gidenler, büyücülük yapanlar ile büyü yaptıranlar benim dinimden değildirler! Bana iman eden bana tevekkül etsin! Bana inanmayan ise gitsin başkasına tâbi olsun!" Ahmed, Zühd'de Vehb'den bildiriyor: Yüce Rabbimiz, İsrâil oğullarının alimlerine şöyle buyurmuştur: “Din dışı konulara mı kafa yoruyorsunuz? Amel etmeyeceğiniz konuları mı öğreniyorsunuz? Ahireti araç olarak kullanıp dünyalık elde etmeye mi çalışıyorsunuz? Koyun postuna bürünüp kurt olan yüzünüzü mü gizliyorsunuz? İçeceğinize ufacık pisliğin karışmasından sakınıp dağlar kadar olan haram malı mı yutuyorsunuz? Dini insanlara dağlar kadar mı ağırlaştırıyorsunuz? Temiz giysiler giyip, namazlarınızı uzun tutup bununla yetim ile dulların malını mı yiyorsunuz? İzzetime yemin ederim sizleri öyle bir fitneye maruz bırakırım ki en aliminiz ve en bilgeniz bile şaşkınlıktan apışıp kalır!" İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: “Azılı düşman" olarak açıklamıştır. Tastî'nin bildirdiğine göre Nâfi' el-Ezrak, İbn Abbâs'a, (.....) âyetinin anlamını sorunca, İbn Abbâs: “Batıl olan bir konuda çekişip tartışan anlamındadır" karşılığını vermiştir. Nâfi': “Araplar öylesi bir ifadeyi bilirler mi ki?" diye sorunca, İbn Abbâs şu karşılığı vermiştir: “Tabi ki bilirler. Şair Mühelhil'in: "Taşların altındaki pek cesur pek cömerttir Hasmım elinden pek kaçırmayan Liridir" dediğini işitmedin mi ki?" Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini: “Yola gelmeyen zalim kişi" olarak açıklamıştır. Vekî', Ahmed, Buhârî, Abd b. Humeyd, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Merdûye ve Beyhakî, Şuab'da Hazret-i Âişe'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yüce Allah'ın en sevmediği kişi hasımlıkta aşırıya gidendir" buyurmuştur. Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî'nin Abdullah b. Amr'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kişinin emanete ihanet etmesi, konuştuğunda yalan söylemesi, verdiği sözü bozması ve hasımlıkta aşırı gitmesi olmak üzere dört haslet vardır ki bunları üzerinde taşıyan kişi münafık olur. Bunlardan birini de üzerinde taşıyan kişi bunu bırakana kadar üzerinde münafıklıktan bir parça taşır. Tirmizî ve Beyhakî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hasımlıkta ısrar edip bunu devam ettirmen günah. olarak sana yeter" buyurmuştur. Ahmed, Zühd'de, Ebu'd-Derdâ'dan bildiriyor: “Tartışmayı devam ettirip uzatman günah olarak sana yeter. Hasımlıkta ısrar edip bunu devam ettirmen zalimlik olarak sana yeter. Yüce Allah'ın zatı hakkındaki konular dışında çok konuşup durman yalancılık olarak sana yeter." Ahmed, Ebu'd-Derdâ'dan bildiriyor: “Çok konuşanın yalanı da çok olur. Yemini çok olanın günahı da çok olur. Husumeti çok olanın dini sağlam kalmaz." Beyhakî, Şuab'da bildirdiğine göre Abdulkerim el-Cezerî: “Allah'tan korkan kişi asla husûmet taşımaz" demiştir. Beyhakî, İbn Şübrüme'den bildiriyor: “Hasımlıkta aşırıya giden günaha girer. Hakkına aldırmayan kişinin de hasımları çok olur. Otoritenin ne diyeceğini hesaplayan kişi hakkı söyleyemez. Sabrı sağlamlaştırmanın yolu onu başkalarına da tavsiye etmektir. İffetli davranıp başkalarına el açmayan kişi için idareci de halk da değersiz gelir." Beyhakî, Ahnef b. Kays'tan bildiriyor: “Üç kişi üç kişiden tamamıyla hakkını alamaz. Hilm sahibi kişi ahmak kişiden, iyi kişi kötü kişiden ve şerefli olan kişi rezil olan kişiden." Beyhakî, Süleymân b. Mûsa'dan bildiriyor: “Üç kişi üç kişiden tamamıyla hakkını alamaz. Hilm sahibi kişi ahmak kişiden, şerefli olan kişi rezil olan kişiden ve iyi kişi kötü kişiden." Beyhakî, Ebû Amr b. el-Alâ'dan bildiriyor: “Karşılıklı sövüşen iki kişide her zaman daha rezil olanı üstün gelir." |
﴾ 204 ﴿