213

"İnsanlar bir tek ümmetti. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyana olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi. Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah dilediğini doğru yola eriştirir."

İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebû Ya'lâ, Taberânî ve İbn Merdûye sahih bir senedle bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“İnsanlar bir tek ümmetti..."âyetini açıklarken:

“Hepsi de İslam dini üzerindeydi" demiştir.

Bezzâr, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: Hazret-i Âdem ile Hazret-i Nûh arasında on asırlık bir zaman vardı. Bu zaman içerinde herkes Yüce Allah'ın gönderdiği hak şeriat üzerinde idi. Ancak daha sonradan ihtilafa düşünce Yüce Allah, "...Peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi..." demiştir.

Ravi der ki:

“İbn Abbâs'ın kıraatinde de bu âyet: (.....) şeklindedir."

İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim, Ubey b. Ka'b'dan bildiriyor:

“İnsanlar Hazret-i Âdem'e sunulduklarında tek bir ümmetti. Yüce Allah onları İslam fıtratı üzerine yaratmış, hepsi de Allah'a olan kulluklarını ikrar etmişlerdi. Hepsi de birer Müslüman olarak tek bir ümmetti, ancak Hazret-i Âdem'den sonra ihtilafa düştüler."

Vekî', Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“İnsanlar bir tek ümmetti..." âyetini açıklarken:

“Burada insanlardan kasıt Hazret-i Âdem'dir" demiştir.

İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ubey b. Ka'b bu âyeti, (.....) lafzıyla okur ve açıklarken şöyle derdi:

“Yüce Allah bu ihtilaftan sonra peygamberler göndermiş kitaplar indirmiştir. (.....) Burada ihtilaf edenlerden kasıt kendilerine kitap ve ilim verilen İsrâiloğullarıdır. Bunlar:

“ (.....) buyruğuyla da ifade edildiği gibi dünya ve nimetlerinin peşine düşmüş, daha çok mal edinmek ve insanlar üzerinde otorite kurmak uğrunda birbirlerine saldırıp, birbirlerini öldürmüşlerdir. Ancak: (.....) buyruğunda belirtildiği gibi İsrâiloğulları böylesi ayrılığın içine düşünce Yüce Allah, bu ihtilaftan önce peygamberlerin getirdikleri üzerinde bir hayat yaşadıkları, samimi bir şekilde sadece Allah'a bağlandıkları, sadece ona kulluk edip ortak koşmadıkları, namazı kılıp zekatı verdiklerini onlara bildirip hatırlattı. Sonunda da içine düştükleri ihtilaf durumundan uzak durdular. İşte bunlar kıyamet gününde Hazret-i Nuh'un, Hazret-i Hûd'un, Hazret-i Salih'in, Hazret-i Şuayb'ın kavimleri ile Firavun ailesi hakkında, bunlara elçiler geldiği, ancak onları yalanladıkları yönünde şahitlikte bulunacaklardır."

İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim'in Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“İnsanlar bir tek ümmetti..." âyetini açıklarken:

“Hepsi de kafir idi" demiştir.

Abdurrezzâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“...Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi..." âyetini açıklarken şöyle buyurmuştur:

“Biz, en son gelen ümmet, kıyamet gününde en önde gelen ve herkesten önce Cennete girecek olan ümmet olacaktır. Onlara bizden önce, bize ise onlardan sonra kitap verilmiş ' olmasına rağmen onların ihtilafa düştüğü konularda Yüce Allah bizi doğrusuna yöneltmiştir. Bugün (Cuma günü) konusunda bizden öncekiler ihtilafa düştüler. Tüni insanlar bu gün konusunda bize tabidirler. Yarın (Cumartesi) Yahudilerin, öbür (Pazar) gün de Hıristiyanların günüdür."

İbn Ebî Hâtim, İbn Cüreyc'den bildiriyor:

“Hazret-i Âdem ile Hazret-i Nûh arasında on peygamber gelmiştir. İnsanlar Hazret-i Âdem'den çoğalıp dağılmışlar, Yüce Allah da onlara müjdeci ve uyarıcı olarak peygamberler göndermiştir."

Abd b. Humeyd ile İbn Ebî Hâtim, Katâde'den bildiriyor:

“Hazret-i Âdem ile Hazret-i Nûh arasında on asırlık bir zaman vardı. Bu zaman içerinde herkes Yüce Allah'ın gönderdiği hak şeriat üzerinde idi. Ancak daha sonradan ihtilafa düşünce Yüce Allah onlara Hazret-i Nûh'u göndermiştir. Hazret-i Nûh da Allah'ın yeryüzüne gönderdiği ilk peygamberdir. İnsanların ihtilafa düşüp haktan ayrıldıkları bir zamanda gönderilmiştir. Yüce Allah kıyamet gününde lehlerine veya aleyhlerine hüccet olsun diye peygamberlerini göndermiş ve kitaplarını indirmiştir."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Zeyd b. Eşlem:

“...Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Öncekiler Cuma gününün tatil olması konusunda ihtilafa düştüler. Yahudiler Cumartesi gününü, Hıristiyanlar ise Pazar gününü tatil edindiler. Yüce Allah, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine tatil olarak Cuma gününü gösterdi. Öncekiler kıble konusunda ihtilafa düştüler. Hıristiyanlar doğuya, Yahudiler ise Beytu'l-Makdis'e yöneldiler. Yüce Allah, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine yönelmeleri için kıbleyi gösterdi. Öncekiler namaz konusunda ihtilafa düştüler. Kimi rükû edip secde etmez, kimisi secde eder rükû etmez, kimisi konuşurken namazını kılar, kimisi de yürürken namazını kılardı. Yüce Allah, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine namazın doğru bir şekilde nasıl kılınması gerektiğini gösterdi. Öncekiler oruç konusunda ihtilafa düştüler. Kimisi gündüz vakti oruç tuttu. Kimisi sadece bazı yemeklerden uzak durarak orucunu tuttu. Yüce Allah, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine orucun doğru bir şekilde nasıl tutulması gerektiğini gösterdi. İbrâhim (aleyhisselam) konusunda ihtilafa düştüler. Yahudiler onun Yahudi olduğunu söylerken, Hıristiyanlar onun Hıristiyan biri olduğunu söylediler. Yüce Allah Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine bu konuda hak olanı gösterdi ve onun hanîf bir Müslüman olduğunu bildirdi. İsa (aleyhisselam) konusunda da ihtilafa düştüler. Yahudiler onu yalanlayıp annesinin büyük bir günah işlediğini söylediler. Hıristiyanlar da onun bir ilah ve oğul olduğunu söylediler. Yüce Allah Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine bu konuda hak olanı gösterdi ve onun Allah'ın kelimesi ve ruhu olduğunu bildirdi."

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Süddî'den bildiriyor: İbn Mes'ûd'un kıraatinde bu âyet:

“Yüce Allah inananları terk ettikleri İslam'a geri eriştirdi" anlamına gelecek şekilde (.....) lafzıyla geçer.

İbn Cerîr, Rabî'den bildiriyor: Ubey b. Ka'b'ın kıraatinde bu âyet: (=Yüce Allah inananları, ayrılığa düştükleri konuda gerçeğe eriştirdi ki kıyamet gününde insanlar hakkında şahitlikte bulunsunlar. Allah dilediğini doğru yola iletir)" lafzıyladır."

Ebu'l-Âliye der ki:

“Yüce Allah, şüphelere, yanlış yollara ve fitnelere düşmemeleri için onlara gerçeğe çıkış yolunu göstermiştir."

213 ﴿