218"Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sîzi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sîzden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da, âhirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar. İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder." İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve Beyhakî, Sünen'de sahih bir senedle Cündüb b. Abdillah'tan bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Ubeyde el-Cerrâh veya Ubeyde b. el-Hâris komutasında ufak bir birlik gönderdi. Birlik yola çıkmadan Ebû Ubeyde (veya Ubeyde) Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) ayrı kalacağı İçin ağlayınca Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) onun kalmasını söyledi ve yerine Abdullah b. Cahş'ı komutan tayin etti. Abdullah'a da bir mektup verip filan yere ulaşana kadar mektubu açıp okumamasını emretti ve: “Mektubu okuduktan sonra emredilen şeyi yapmaya arkadaşlarından kimseyi zorla götürme" buyurdu. Abdullah sözkonusu yere ulaştığında mektubu açıp okudu. Okuduktan sonra: “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) emrini işittik ve itaat edeceğiz" dedi ve mektupta yazılanları arkadaşlarına açıkladı. Mektubun açıklanmasından sonra içlerinden iki kişi geri dönerken diğerleri yola devam etti. Yola devam edenler müşriklerden İbnu'l-Hadrâmî ile karşılaşınca onu öldürdüler. Ancak öldürdükleri günün Recep ayından mı yoksa Cemaziyelâhir ayından olduğunu da bilemediler. İbnu'l-Hadramî'yi öldürmeleri üzerine müşrikler, müslümanlara: “Haram aylarda adam öldürdünüz!" dediler. Bunun üzerine: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da âhirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar" âyeti nazil oldu. Bazı müslümanlar: “Onu öldürmekle günaha bulaşmamış olsalar da bundan sevap da kazanmadılar" deyince de: “İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder" âyeti nazil oldu. Bezzâr'ın bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar..." âyetini açıklarken: “Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdullah b. Fülân'ı bir birliğin başında gönderdi. Nahle vadisinde Amr b. el- Hadramî ile karşılaştıklarında onu öldürdüler..." demiş ve söz konusu hadis zikretmiştir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Müşrikler haram aylardan birinde Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Mescid-i Harâm'a girmesine izin vermeyip geri çevirmişlerdi. Yüce Allah da bir sonraki yıl yine haram aylardan birinde Mekke'nin fethini Peygamberine ihsan etti. Bu konuda müşrikler, haram aylardan birinde fethi gerçekleştirdiği için Resûlullah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) kınadılar. Yüce Allah da cevaben: “...(İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır..." buyurdu. Yine Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) gönderdiği bir müfreze, Cemâziyelâhir ayının son günü ile Recep ayının ilk gününde Tâif'ten dönmekte olan Amr b. el-Hadramî'yi öldürdülar. Müslümanlar o günün Cemâziyelâhir ayından bir gün olduğunu zannediyorlardı. Ancak Recep ayının ilk günüydü ve bunun farkına varmamışlardı. Böylesi bir günde müfrezedeki müslümanlardan biri Amr'ı öldürmüş ve yanındaki malları almıştı. Bu olay üzerine müşrikler haber göndererek bu konuda Resûlullah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) kınadıklarını ifade ettiler. Buna cevaben Yüce Allah: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır..."cevabını vermiştir. Âyette Mescid-i Haram sakinlerini buradan çıkarmanın ve Allah'a şirk koşmanın, Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabının söz konusu kişiyi öldürmesinden daha büyük ve ağır olduğu ifade edilmiştir." İbn İshâk, Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih'ten bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Müşriklerden Amr b. el-Hadramî'nin öldürülmesi olayı üzerine: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da âhirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar" âyeti nazil olmuştur. İbn Mende ile İbn Asâkir'in İkrime vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)Safvân b. Beydâ'yı, Abdullah b. Cahş komutasındaki bir birlikte gönderdi. Birlik Ebvâ taraflarında ganimet elde edince bu konuda: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da âhirette de boşa gider- Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar" âyeti nazil oldu. İbn Cerîr, Süddî'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdullah b. Cahş el-Esedî komutasında yedi kişilik bir müfreze çıkardı. Müfreze Abdullah komutasında Ammâr b. Yâsir, Ebû Huzeyfe b. Utbe b. Rabîa, Sa'd b. Ebî Vakkâs, Nevfel oğullarının müttefiki Utbe b. Ğazvân es-Sülemî, Süheyl b. Beydâ, Âmir b. Füheyre ve Ömer b. el-Hattâb'ın müttefiki Vâkid b. Abdillah el- Yarbûî'den oluşuyordu. Allah Resûlü, müfreze yola çıkmadan Abdullah'a bir mektup da yazdı ve Melel vadisine ulaşana kadar bu mektubu açmaması emrini verdi. Abdullah, Melel vadisine ulaşınca mektubu açtı. İçinde: “Nahle vadisine ulaşana kadar ilerle!" yazıyordu. Bunun üzerine Abdullah, arkadaşlarına: “Ölümü göze alanlar vasiyetlerini yazıp yola devam etsinler! Ben vasiyetimi yapıp Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) emri üzere yola devam ediyorum!" dedi. Sonrasında develerini kaybeden Sa'd b. Ebî Vakkâs ile Utbe b. Ğazvân geride kalırken diğerleri Abdullah'ın komutasında Nahle vadisine doğru yola koyuldular. Vadide Hakem b. Keysân, Abdullah b. el-Muğîre, Muğîre b. Osmân ve Amr b. el-Hadramî ile karşılaştılar. Karşılıklı çarpışma sonucu Hakem b. Keysân ile Abdullah b. el-Muğîre'yi esir aldılar. Muğîre kaçarken Amr b. el-Hadramî, Vâkid b. Abdillah tarafından öldürüldü. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabının ilk elde etiği ganimet de bu oldu. İki esir ve elde ettikleri mallarla Medine'ye döndüklerinde müşrikler: “Muhammed, Allah'a itaat ettiğini söylüyor, ancak haram aylarda öldürmeyi hiçe sayan ilk kişi de o oldu. Zira Haram aylardan biri olan Recep ayında arkadaşımızı öldürdü" dediler. Müslümanlar da: “Biz onu Recep ayında değil, Cemâziyelâhir ayında öldürdük!" karşılığını verdiler. Bunun üzerine: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır..." âyeti nazil oldu. Burada Yüce Allah, haram aylarda savaşmanın helal olmadığını bildirirken müşriklere de şöyle seslenmektedir: “Haram aylarda savaşmak helal değildir ama -siz ey müşrikler- sizin yaptığınız haram aylarda savaşmaktan daha büyük ve ağırdır! Zira Allah'a karşı geldiniz ve Muhammed İle ashabını, Mescid sakinlerini Mescid-i Haram'dan çıkardınız. Bu davranışınız da Allah katında öldürmekten daha büyüktür. Zira fitne yani şirk, Allah katında Haram aylarda savaşmaktan daha büyüktür." "...(İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek..." âyetinden kasıt da budur." Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Mücâhid'den bildiriyor: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Temîm oğullarından bir adam komutasında bir müfreze çıkardı. Müfreze Cemâziyelâhir ayının son gecesi Recep ayının ilk gününde Tâif'ten Mekke'ye içki taşıyan ve Amr b. el- Hadramî'ye ait olan bir kervanla karşılaşınca komutanın attığı bir okla Amr öldü. Kureyşliler: “Bu aylarda savaşmama ahdimiz varken haram olan bir ayda adam öldürmek mi!" diye söylenince Yüce Allah cevaben: “...O ayda savaşmak büyük bir günahtır..." buyurdu. Âyetle de Allah'ı inkar etme ile putlara tapmanın (şirkin) İbnu'l-Hadramî'nin öldürülmesinden daha büyük ve ağır olduğu ifade edildi." Abd b. Humeyd ile İbn Cerîr, Ebû Mâlik el-Ğifârî'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdullah b. Cahş'ı bir birlikle gönderdi. Abdullah, Nahle vadisinde müşriklerden bir grupla karşılaştı. Müslümanlar o günün Cemâziyelâhir ayının son gecesi Recep ayının ilk günü olduğunu düşündükleri için müşriklerden Amr b. el-Hadramî'yi öldürdüler. Müşrikler: “Haram ay ile Haram olan bir beldede öldürmenin haram olduğunu söylemiyor muydunuz? Oysa Haram bir ayda birini öldürdünüz!" deyince: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır..." âyeti nazil oldu. Bu âyette Yüce Allah, müşriklere: “İbnu'l-Hadramî'nin öldürülmesini çok büyük bir şey mi buluyorsunuz? Oysa sizin içinde sayıyorsunuz fitne (şirk) benim katımda öldürmekten de büyüktür!" karşılığını vermiştir. Beyhakî, Delâil'de Zührî vasıtasıyla Urve'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdullah b. Cahş el-Esedî komutasında bir müfreze gönderdi. Müfreze Haram aylara bir gün kala Nahle vadisinde, başında Amr b. el- Hadramî'nin bulunduğu Kureyş'e ait ticari bir kervanla karşılaşınca, müslümanlardan bazıları: “Şu an düşmana karşı bir gazveye çıkmış bulunmaktayız. Yüce Allah da bizi böylesi bir ganimetle rızıklandırmış. Bu günün de haram aydan bir gün olup olmadığını bilmiyoruz" derken, bazıları: “Bu gün haram olan aydan bir gün. Önünüze çıkan bir ganimete tamah ederek böylesi bir günde savaşı helal kılamazsınız!" dediler. Ancak ganimeti elde etmek isteyenlerin görüşü daha ağır basınca İbnu'l-Hadramî'ye saldırıp onu öldürdüler ve kervandaki malları ele geçirdiler. Kureyş kafirleri durumdan haberdar olunca bir heyeti Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gönderdiler. Zira İbnu'l-Hadramî, müşrikler ile müslümanlar arasında öldürülen ilk kişiydi. Heyet Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem): “Haram ayda öldürmeyi helal mı kılıyorsun?" diye sorunca, Yüce Allah: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır..." âyetini indirdi. Yüce Allah cevaben onlara şöyle demek istemiştir: “Haram bir ayda savaşmak ve adam öldürmek eskiden olduğu gibi yine haram olan bir şeydir. Ancak sizlerin müslümanları Allah yolundan çevirmeye çalışmanız, bu yönde onları hapsetmeniz, işkence ve eziyetler etmeniz, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına hicret etmelerine engel olmanız, Allah'ı inkar etmeniz, hac ve umre için gelen müslümanları geri çevirip Mescid-i Haram'a sokmamanız, müslümanların orada namaz kılmalarına engel olmanız, Mescid-i Haram sakinlerinden sayılan müslümanları oradan çıkarmanız, İslam dininden çıkmaları için baskı yapmanız İbnu'l-Hadramî'nin öldürülmesinden daha büyük bir şeydir." Bize ulaşana göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öldürülen İbnu'l- Hadramî'nin diyetini vermiş ve eskiden olduğu gibi haram bir ayda öldürmeyi yine yasaklamıştır. Bu durum Tevbe Sûresi nazil olana kadar da devam etmiştir." Abdurrezzâk, Ebû Dâvud, en-Nâsih'de, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Zührî ile Miksam'den bildiriyor: “Vâkid b. Abdillah, Receb ayının ilk gününde müşrik Amr b. el-Hadramî ile karşılaştı ve bu günü Cemâziyelâhir ayının son günü olarak sandığı için onu öldürdü. Bunun üzerine: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır..."âyeti nazil oldu." Zührî der ki: “Bize ulaşana göre önceleri haram ayda savaşma haram sayılırdı, ancak sonradan helal kılındı." İbn İshâk, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, Yezîd b. Rûmân vasıtasıyla Urve'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), haram olan bir ayda Abdullah b. Cahş'ı bir müfreze ile Nahle vadisine yolladı ve: “Oraya git ve bize Kureyşlilerin yaptıkları hakkında bilgi getir" emrini verdi. Ancak savaşmasını söylemedi. Nereye gideceğini söylemeden önce de ona bir mektup yazdı ve: “Arkadaşlarınla birlikte iki gün yol al. İki gün sonra da mektubu açıp oku. Mektupda sana emrettiğim şeyi de yerine getir. Ancak bunu yerine getirirken arkadaşlarından hiç kimseyi seninle gitmesi için zorlama" buyurdu. Abdullah iki gün yol aldıktan sonra mektubu açıp okudu. İçinde: “Nahle vadisine git ve yapabildiğin kadar Kureyşlilerin yaptıkları hakkında bize bilgi getir" emri vardı. Abdullah arkadaşlarına mektubu okuduktan sonra: “İşittik ve itaat edeceğiz! İçinizden şehadeti isteyen benimle birlikte gelsin. Zira ben Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu emrini yerine getireceğim. İçinizden gelmek istemeyen de geri dönebilir. Zira Allah Resûlü bu konuda sizi zorlamamamı istedi" dedi. Ardından yanındakilerle birlikte yola devam etti. Buhran bölgesine geldiklerinde Sa'd b. Ebî Vakkâs ile Utbe b. Rabîa arkadan getirdikleri bir deveyi kaybettiler. Onu aramak üzere diğerlerinden geri kaldılar. Diğerleri de devam edip Nahle vadisine ulaştı. Nahle vadisinde Tâif'ten kuru üzüm ve başka yiyecek yüklü bir kervanla gelen Amr b. el-Hadramî, Hakem b. Keysân ve Abdullah'ın iki oğlu Osmân ve Muğîre ile karşılaştılar. Kervanı gördüklerinde saçlarını kazıtmış olan Vâkid b. Abdillah yüksek bir yerden onlara baktı. Müşrikler onun saçlarının kesilmiş olduğunu görünce: “Bunlar umreci, size bir zararları olmaz" demeye başladılar. Recep ayının son günüydü ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı ne yapacakları konusunda aralarında konuşmaya başladılar. Konuşmalar sonucunda: “Şayet onları öldürürsek haram olan bir ayda öldürmüş oluruz. Ancak bırakırsak bu gece Mekke'ye girecekler ve bizden kurtulacaklar" dediler ve onları öldürme üzerinde karara vardılar. Ardından Vâkid b. Abdillah et-Teymî attığı bir okla İbnu'l-Hadramî'yi öldürdü. Osmân b. Abdillah ve Hakem b. Keysân esir alınırken Muğîre kaçmayı başarabildi. Sonrasında kervanı önlerine katıp Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları görünce: “Vallahi haram ayda size savaşmayı söylemiş değildiml" buyurdu. Kervan malları ile iki esiri bekletip herhangi bir işlem yapmadı ve onlardan bir şey almadı. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözü üzerine onları getiren müslümanlar üzüldüler ve helak olacaklarını düşündüler. Diğer müslümanlar da bu yaptıklarından dolayı onları kınadı. Kureyş durumdan haberdar olunca: “Muhammed haram olan bir kan akıttı, malımızı alıp adamlarımızı da esir etti. Haram ayda öldürmeyi helal kıldı!" demeye başladılar. Ardından bu konuda: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır..." âyeti nazil oldu. Bu âyet nazil olunca Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kervandaki malları aldı ve esirlerin fidye karşılığı serbest bırakılması kararını verdi. Bunu gören Müslümanlar: “Yâ Resûlallah! Bunun gibi bir savaş daha yapmamızı ister misin?" diye sorunca, Yüce Allah: “İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder" âyeti nazil oldu. Müfreze dokuz kişiden oluşuyordu. Başlarında komutan olarak Abdullah b. Cahş vardı." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Rabî': “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar..."âyetini açıklarken: “Haram bir ayın içinde savaşın olup olamayacağını soruyorlar, anlamındadır" demiştir. Âyeti de: Jbâ lafzıyla okumuştur. İbn Ebî Dâvud, el-Mesâhifte A'meş'ten bildiriyor: “Abdullah'ın kıraatinde bu âyet: (.....) lafzıyladır." İbn Ebî Dâvud'un bildirdiğine göre İkrime âyetteki bu ifadeyi, (.....) lafzıyla okurdu. İbn Ebî Dâvud, Atâ b. Meysere'den bildiriyor: “Haram ayda savaşma Tevbe Sûresi'ndeki: “...Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin, topyekûn sizinle savaşan putperestlerle siz de topyekûn savaşın, Allah'ın sakınanlarla beraber olduğunu bilin" âyetiyle helal kılındı." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süfyân es-Sevrî'ye bu âyet sorulunca: “Bu âyetin hükmü neshedilmiştir. Haram ayda savaşmanın bir sakıncası yoktur" demiştir. en-Nehhâs, en-Nâsih'de Cübeybir vasıtasıyla Dahhâk'tan bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Burada haram olan ayda savaşmanın hükmü sorulmuş ve bu ayda savaşın büyük bir günah olduğu ifade edilmiştir. Bu şekilde haram aylarda savaş sakıncalı görülürdü. Ancak Tevbe Sûresi'nde savaş âyeti olan: “...Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün..." âyeti nazil olunca haram aylar içinde ve dışında savaşma helal görüldü." İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Ömer: “...Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır..." âyetini açıklarken: “Burada fitneden kasıt şirktir" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: “...Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler..." âyetini açıklarken: “Burada onlardan kasıt, Kureyş kafirleridir" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî' b. Enes: “İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder" âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Bunlar bu ümmetin en hayırlı ve seçkin kişileridir. Yüce Allah bunları rahmetini uman kişilerden kılmıştır. Zira rahmeti umanlar onun peşinden giderler. Allah'ın azabından korkanlar da haram olan şeylerden kaçınırlar." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde bu âyeti açıklarken: “Bunlar bu ümmetin en hayırlı ve seçkin kişileridir. Yüce Allah bunları, gördüğünüz gibi rahmetini uman kişilerden kılmıştır" demiştir. |
﴾ 218 ﴿