223

'"Kadınlarınız sîzin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin."

Vekî', İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Cerîr, Ebû Nuaym, Hilye'de ve Beyhakî, Sünen'de Câbir'den bildiriyor: Yahudiler:

“Erkek karısına arkadan yaklaşıp (normal) ilişkiye girdiği zaman bu ilişkiden doğacak çocuk şaşı olur" derlerdi. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin.." âyeti nazil oldu. Âyette fercinden (ön tarafından) olduktan sonra kişinin karısına önden de arkadan da yaklaşabileceği bildirildi.

Saîd b. Mansûr, Dârimî, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Câbir'den bildiriyor: Yahudiler, Müslümanlara:

“Kişi karısına arkadan yanaşıp ilişkiye girdiği zaman bu ilişkiden doğacak çocuk şaşı olur" dediler. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu. Sonrasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“İlişki, kadının fercinden (ön tarafından) olduktan sonra kişi karısına önden de arkadan da yaklaşabilir" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe, Musannef’te, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Murra el- Hemdânî'den bildiriyor: Yahudilerden biri karşılaştığı bir müslümana:

“Kadınlarınıza arkadan yaklaşıyor musunuz?" diye sordu ki sanki kendisi böyle bir şeyi kerih görüyordu. Durumu Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) zikrettiklerinde:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu. Bu âyetle Yüce Allah Müslümanlara, fercden olduktan sonra kadınlarına önden veya arkadan, istedikleri yerden yaklaşabilmelerine izin verdi.

İbn Ebî Şeybe, Murra'dan bildiriyor:

“Yahudiler, kadınlara arkadan yanaşma konusunda müslümanlarla alay ederlerdi. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu."

İbn Asâkir, Câbir b. Abdillah'tan bildiriyor: Ensârlı erkekler kadınlarıyla yüz üstü yatırarak beraber olurlardı. Kureyşliler ise daha çok sırtüstü yatırır öyle beraber olurlardı. Kureyşli bir adam Ensar'dan bir kadınla evlendi. Adet olduğu üzere sırtüstü yatırıp beraber olmak isteyince kadın:

“Olmaz! Bizim yaptığımız gibi beraber olabiliriz" diye itiraz etti. Durum Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirilince:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu. Bu âyetle, tercinden (ön tarafından) olduktan sonra kişinin karısıyla oturarak ve ayakta istediği şekilde ilişkiye geçebileceği bildirildi.

İbn Cerîr, Sa'îd b. Hilâl vasıtasıyla Abdullah b. Ali'den bildiriyor: Bana bildirilene göre Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bir grup otururken yakınlarında bir yerde de bir Yahudi oturuyordu. İçlerinden biri:

“Ben karımı yüzüstü yatırıp beraber oluyorum" derken, diğeri:

“Ben ayakta beraber oluyorum", bir diğeri de:

“Ben otururken beraber oluyorum" diyordu. Bu konuşmaları duyan Yahudi:

“Sizin hayvanlardan farkınız yok! Oysa biz eşlerimizle tek bir şekilde beraber oluyoruz!" dedi. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu.

Vekî', İbn Ebî Şeybe ve Dârimî, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor: Yahudiler çok hasetçi bir topluluktu ve Müslümanlara:

“Ey Muhammed'in ashabı! Vallahi kadınlarınıza sadece tek bir yönden yaklaşabilirsiniz. Başkası size helal değildir!" derlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini indirdi ve müminleri bu işlerinde kendi hallerine bıraktı.

Abd b. Humeyd, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor: Yahudiler hasetçi bir topluluktu. Müslümanlara:

“Ey Muhammed'in ashabı! Vallahi kadınlarınıza sadece tek bir yönden yaklaşabilirsiniz!" dediklerinde Yüce Allah onları yalanlama babında:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini indirdi ve erkekleri hanımlanyla bu ilişkilerinde serbest bıraktı. İlişki fercden olduktan sonra önden veya arkadan, erkeğin karısına dilediği şekilde yaklaşabileceğini bildirdi.

Abd b. Humeyd, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor: Yahudiler, Müslümanlara:

“Hayvanlarına birbirlerine yaklaşmaları gibi siz de hanımlarınıza öyle yaklaşıyor, oturtarak onlarla ilişkiye giriyorsunuz!" deyince, Yüce Allah:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini indirdi. Âyette fercinden (ön tarafından) olduktan sonra kişinin karısıyla istediği şekilde beraber olabileceği bildirildi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Yahudiler, Müslümanlara eşleriyle birlikte olma konusunda sataşıp kınayınca Yüce Allah bu âyeti indirdi. Hem bu yönde Yahudilerin söylediklerini yalanladı, hem de müminleri bu işte eşleriyle kendi hallerine bıraktı.

İbn Asâkir, Muhammed b. Abdillah b. Amr b. Osmân'dan bildiriyor:

“Abdullah b. Ömer'in bize anlattığına göre Müslümanlar eşleriyle birlikte olurken arkadan yaklaşır, ancak ferclerinden ilişkiye girerlerdi. Yahudiler:

“Karısıyla arkadan yaklaşıp birlikte olan kişinin bu ilişkiden doğan çocuğu şaşı olur" deyince, Yüce Allah:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini indirdi.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve Beyhakî, Şuab'da Safiyye binti Şeybe vasıtasıyla Ümmü Seleme'den bildiriyor: Muhâcirler Medine'ye geldiklerinde bizden kız alanlar eşleriyle fercden, ama arkadan yanaşmak suretiyle ilişkiye girmek istediler. Ensarlı kadınlar da buna karşı çıktı. Kadınlar bana gelip bu durumu anlattıklarında ben de Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) aktardım. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..."âyeti nazil oldu. Âyette fercinden (ön tarafından) olduktan sonra kişinin karısıyla istediği şekilde beraber olabileceği bildirildi.

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Dârimî, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, Sünen'de Abdurrahman b. Sâbit'ten bildiriyor: Hafsa binti Abdirrahman'a:

“Sana bir şey sormak istiyorum, ama utanıyorum" dediğimde:

“Bana istediğini sorabilirsin yeğenim!" karşılığını verdi. "Sana kadınlara arkadan yaklaşmayı soracaktım" dediğimde, şu karşılığı verdi: Ümmü Seleme bana şöyle anlattı: Ensarlı erkekler eşlerini yüzükoyun yatırarak onlarla beraber olmazken Muhacirler bunu yaparlardı. Yahudiler de:

“Karısına arkadan yaklaşanların çocukları şaşı olur" derlerdi. Muhacirler Medine'ye geldikleri zaman Ensar'dan kadınlarla evlendiler. Ancak Ensarlı kadınlar yüzükoyun yatırılarak girelecek bir ilişkiyi kabul etmediler. Ensarlı bîr kadın bu şekilde kocasına karşı çıkıp:

Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sormadan böylesi bir ilişki şekline izin veremem" dedi. Bu kadın bana geldi ve durumu anlattı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince Ensarlı kadın ona bunu sormaya utandı ve dışanya çıktı. Bunun üzerine konuyu ben Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) açtım. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kadım yanıma çağırın" buyurdu. Kadın içeri girince Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini okudu ve:

“Tek yerden (fercden) olduktan sonra, istenilen şekilde yaklaşılabilir" buyurdu.

Müsned Ebû Hanife'de bildirildiğine göre müminlerin annesi Hafsa'ya kadının biri gelip kocasının ilişki esnasında kendisini hem yüzükoyun, hem de sırtüstü yatırdığından şikayette bulundu. Durumu Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) iletilince:

“Her halükârda fercden olduğu sürece bir sakıncası olmaz" buyurdu.

Ahmed, Abd b. Humeyd, Tirmizî, Nesâî, Ebû Ya'lâ, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, Taberânî, Harâitî, Mesâviu'l-Ahlak'da, Beyhakî, Sünen'de ve Diyâ, el-Muhtâre'de İbn Abbâs'tan bildiriyor: Bir defasında Hazret-iÖmer, Allah Resûlü'ne (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve:

Resûlallah! Ben helak oldum!" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Neden helak olsun?" diye sorunca, Ömer:

“Karıma (fercinden ama) arkadan yanaştım" dedi. Allah Resûlü ona herhangi bir karşılık vermedi. Sonrasında Yüce Allah ona:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." diye vah yetti. Bunun üzerine Ömer'e:

“Dübürden ve hayızlı iken yaklaşmaktan kaçındıktan sonra arkadan ve önden istediğin gibi yaklaşabilirsin" buyurdu.

Ahmed, İbn Abbâs'tan bildiriyor:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti, Ensar'dan bazıları hakkında nazil olmuştur ki bunlar Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip bu konuyu ona sormuşlardı. Allah Resûlü de:

“İlişki fercden olduğu sürece kişi karısına dilediği yönden yaklaşabilir" buyurdu.

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve Harâitî, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Himyer ahalisinden bazıları Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiler ve bazı sorular sordular. İçlerinden biri de:

“Ben kadınları seven biriyim ve yüzükoyun yatırarak karımla birlikte olmayı seviyorum. Bu konuda ne dersin?" diye sordu. Yüce Allah, Bakara Sûresi'nde sordukları sorulara cevap mahiyetinde âyetler indirdi. "Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti de adamın sorduğu bu soruya bir cevap olarak nazil oldu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) adama:

“İlişki fercden olduğu sürece karına dilediğin yönden yaklaşabilirsin" buyurdu.

İbn Râhuye, Dârimî, Ebû Dâvud, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Taberânî, Hâkim ve Beyhakî, Sünen'de Mücâhid vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildiriyor: İbn Ömer -Allah onu affetsin- bu konuda yanılgıya düşmüştür. Putperest olan Ensâr'dan şu kesim ile Ehl-i kitâb olan Yahudilerden şu kesim beraber yaşarlardı. Ensâr, Yahudileri kendilerinden daha bilgili gördükleri için birçok davranışta onları taklit ederlerdi. Ehl-i kitâb olan Yahudilerin davranışlarından biri de kadınla sadece bir şekilde ilişkiye girmekti. Üstelik bu şekil, kadının en kapalı olacağı bir şekildi. Ensâr'dan bu kesim de Yahudilerin bu davranışını benimseyip yaptılar. Kureyş'ten şu kesim ise kadınlarını hoş olmayan durumlara sokar, önden arkadan ve yatırarak yaklaşır zevklenirlerdi.

Muhâcirler Medine'ye geldiğinde Kureyşli bir adam Ensâr'dan bir kadınla evlendi. Kendi kadınlarına yaptıklarını o kadına da yapmak istedi, ancak kadın bunu kabul etmedi ve:

“Bize sadece bir şekilde yanaşılırdı. Ya sen de aynısını yap ya da benden uzak dur!" dedi. Durumları da dışarıya çıktı ve konuşulmaya başlandı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) durumdan haberdar olunca Yüce Allah:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..."âyetini indirdi. Yani çocuğun olduğu yerden olduktan sonra kadınlarınıza önden ve arkadan yaklaşabilirsiniz anlamındadır. Önceden yapılan da dübürden yaklaşma değil, arkadan ferce yaklaşmadır."

Taberânî rivayeti İbn Abbâs'tan şu ziyadeyle zikreder:

“İbn Ömer bu âyete göre kadına dübürden (anal olarak) de yaklaşılabileceğini söylemiştir; ancak Allah onu affetsin, yâriılmıştır. Zira hadise bu anlattığımız şekildedir."

Abd b. Humeyd ve Dârimî, Mücâhid'den bildiriyor:

“Önceleri hayızlı iken kadının fercinden uzak durur, ancak dübürden onlarla ilişkiye girerlerdi. Konuyu Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sorduklarında:

“Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın..." âyetleri nazil oldu. Âyette kadınlara fere dışından yaklaşılmaması gerektiği bildirildi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Saîd b. Cübeyr'den bildiriyor: Mücâhid'le birlikte İbn Abbâs'ın yanında otururken adamın biri geldi ve İbn Abbâs'a:

“Bu hayız âyetini bana tam olarak açıklasana" dedi. İbn Abbâs da:

“Açıklarım!" karşılığını verdi. Adam:

“Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın..." âyetini okuyunca, İbn Abbâs:

“Emrettiği yerden kasıt, kanın geldiği yerdir. Sonrasında da gelinmesi emredilen yerdir" dedi. Adam:

“Peki:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini nasıl açıklıyorsun?" diye sorunca,

İbn Abbâs şu karşılığı verdi:

“Vay sana! Kadının dübürü de ekin yeri mi oluyor? Şayet dediğin gibi olsaydı hayızlı iken kadınlara yaklaşılmamasını emreden âyet neshedilmiş olurdu. Zira kadının bir ferci meşgul olsa diğer taraftan yaklaşılırdı. Ancak "İstediğiniz gibi" ifadesinden kasıt gece veya gündüz istenilen zamanda gelinmesidir."

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Mücâhid:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken:

“Dübürden ve hayızlı iken olmadıktan sonra önden veya arkadan dilediğin şekilde yaklaşabilirsin" demiştir.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Ebû Sâlih:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken:

“Dilersen sırtüstü, dilersen yan yatırarak, dilersen de oturtarak, dilediğin şekilde yaklaşabilirsin" demiştir.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken:

“Dübürden olmadığı sürece kişi karısına önden veya arkadan dilediği şekilde yaklaşabilir" demiştir.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Mücâhid:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken:

“Fercden olduktan sonra dilediğiniz şekilde kadınlarınıza yaklaşabilirsiniz" demiştir.

Abd b. Humeyd, İkrime'den bildiriyor: Adamın biri İbn Abbâs'a geldi ve:

“Karımla dübüründen ilişkiye giriyordum. Yüce Allah'ın:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini da işitince bu yaptığımın helal olduğunu düşündüm" dedi. İbn Abbâs da:

“Hey akılsız adam! Burada "İstediğiniz gibi" derken fercinden olmak şartı ile kadının önünden veya arkasından yaklaşmak veya oturarak ilişkiye girmektir. Başka da bir yere tevessül etme!" karşılığını verdi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini:

“Çocuğun olduğu yerden" şeklinde açıklamıştır.

Saîd b. Mansûr ve Beyhakî, Sünen'de İbn Abbâs'tan bildiriyor:

“Tarlana ürün veren yerden yaklaş."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken:

“Hayızlı iken veya dübürden olmadığı sürece kişi karısına dilediği şekilde yaklaşabilir" demiştir.

İbn Cerîr ve Beyhakî, Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Tarladan kasıt, kadının tercidir. Âyette tercin dışına çıkılmadığı sürece kişinin karısına önden veya arkadan dilediği şekilde yaklaşabileceği bildirilmiştir. "...Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın..." âyeti da bu anlama gelmektedir."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, kadına dübürden yaklaşmayı kerih görür ve şöyle derdi:

“Ekilecek veya ekilen yer, çocuğun oluştuğu ve geldiği yer olan ferctir. "Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti de, ilişkinin fercden olması şartı ile kadınlara istenilen taraftan yaklaşılabileceğini bildirmek için nazil olmuştur."

Dârimî ve Harâitî, Mesâviu'l-Ahlak'da bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Erkek ilişkiyi fercden kurmak şartı ile kadına istediği şekilde önden veya arkadan yaklaşabilir, ayakta veya oturarak ilişkiye girebilir.."

Beyhakî, Sünen'Ğe Mücâhid'den bildiriyor: İbn Abbâs'a:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini sorduğumda:

“Hayızlı iken sana haram olan yerinden, hayızı gördüğü ve çocuğun olduğu yerden yaklaşmalısın" dedi.

Beyhakî, İbn Abbâs'tan bildiriyor:

“İlişkinin fercden olması şartı ile kadınlara önden veya arkadan yaklaşılabilir."

İbn Ebî Şeybe ve Harâitî, Mesâviu'l-Ahlak'da İkrime'den bildiriyor:

“Erkek dübürden ilişkiye girmediği sürece karısıyla ayakta veya oturarak, istediği şekilde beraber olabilir."

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, Dârimî ve Beyhakî, Ebu'l-Ka'kâ' el- Cermî'den bildiriyor: Adamın biri Abdullah, b. Mes'ûd'a geldi ve:

“Karıma istediğim şekilde yaklaşabilir miyim?" diye sordu. İbn Mes'ûd:

“Evet, yaklaşabilirsin" dedi. Adam:

“Peki, istediğim yerden yaklaşabilir miyim?" diye sorunca, İbn Mes'ûd yine:

“Evet, yaklaşabilirsin" dedi. Ancak orada bulunanlardan biri adamın maksadını anladı ve:

“Bu adam karısına dübüründen yaklaşmayı kastediyor" diye söze karıştı. Bunun üzerine İbn Mes'ûd:

“Olmaz! Kadınların dübürü size haramdır" dedi.

Ahmed, Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud ve Nesâî, Behz b. Hakim'den, o babasından, o da dedesinden bildiriyor:

Resûlallah! Kadınlarımızın nerelerine yaklaşalım ve nerelerinden uzak duralım?" diye sorduğumda, Allah Resûlü şöyle buyurdu:

“Onlar sizin tarlanızdır. Tarlanıza dilediğiniz yerden girin. Ancak yüzlerine vurmayın, onlara çirkin şeyler söylemeyin. Müstehcen lafları onlara ev dışında sarfetmeyin. Yediğiniz zaman onları da yedirin, giysi alacağınız zaman onlara da giysi alın. Haram bölgeleri hariç onları size tamamen teslim etmişken bunları nasıl yapmazsınız."

Şâfiî, el-Ümm'de, İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Nesâî, İbn Mâce, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî, Sünen'de değişik kanallardan bildirdiğine göre Huzeyme b. Sâbit şöyle demiştir: Adamın biri Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlara dübürlerinden yaklaşmayı sordu. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Helaldir" veya:

“Bir sakıncası yoktur" karşılığını verdi. Adam dönüp gidince Allah Resûlü onu geri çağırdı ve şöyle buyurdu:

“Ne demiştin? Eğer arkasından yaklaşıp fercinden ilişkiye gireceksen evet helaldir. Ancak arkasından yaklaşıp dübüründen (anal) ilişkiye gireceksen helal değildir. Yüce Allah da hakkı söylemekten haya etmez. Kadınlarınıza dübürden yaklaşmayın"

Hasan b. Arefe, Cüz'de, İbn Adiy ve Dârakutnî'nin Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): şöyle buyurmuştur:

“Onlar bazı şeyleri söylemekten utandılar; ancak Yüce Allah hakkı söylemekten haya etmez. Kadınlara dübürlerinden yaklaşmak helal değildir. "

ibn Adiy'in Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kadınların dübüründen ilişkiye girmekten sakının" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe, Tirmizî, Nesâî ve İbn Hibbân'ın İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yüce Allah bir erkekle veya bir kadınla dübüründen (anal) ilişkiye giren kişinin yüzüne bakmaz!" buyurmuştur.

Ebû Dâvud et-Tayâlisî, Ahmed ve Beyhakî, Sünen'de Amr b. Şuayb'dan, o babasından, o da dedesinden naklen bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) karısına dübüründen yaklaşan kişi hakkında:

“Bu yaphğı küçük livatadır" buyurmuştur.

Nesâî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yüce Allah'tan gerektiği gibi haya edin ve kadınlara dübürlerinden yaklaşmayın!" buyurmuştur.

Ahmed, Ebû Dâvud ve Nesâî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kadına dübüründen yaklaşan kişi lanetlenmiştir!" buyurmuştur.

İbn Adiy'in Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Bir erkeğe veya kadına dübüründen yaklaşan' kişi kafir olur" buyurmuştur.

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, Nesâî ve Beyhakî, Ebû Hureyre'den bildiriyor:

“Bir erkeğe veya kadına dübüründen yaklaşan kişi kafir olur."

İbn Kesîr der ki:

“Mevkûf olan bu rivayet daha sahihtir."

Vekî', Musannef’te ve Bezzâr, Ömer b: el-Hattâb'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yüce Allah hakkı söylemekten haya etmez. Kadınlara dübürlerinden yaklaşmayınl" buyurmuştur.

Nesâî, Ömer b. el-Hattâb'tan bildiriyor:

“Onlar bazı şeyleri söylemekten utandılar, ancak Yüce Allah hakkı söylemekten hayâ etmez. Kadınlara dübürlerinden yaklaşmayın."

İbn Kesîr der ki:

“Mevkûf olan bu rivayet daha sahihtir."

İbn Adiy'in el-Kâmil'de İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Kadınlara dübürlerinden yaklaşmayın" buyurmuştur.

İbn Vehb ve İbn Adiy'in Ukbe b. Âmir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kadınlara dübüründen yaklaşan kişi lanetlenmiştir!" buyurmuştur.

Ahmed, Talk b. Yezîd'den (veya Yezîd b. Talk'dan) bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yüce Allah hakkı söylemekten hayâ etmez. Kadınlara dübürlerinden yaklaşmayın!" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe, Atâ'dan bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlara dübürlerinden yaklaşmayı yasakladı ve:

“Yüce Allah hakkı söylemekten hayâ etmez" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Tirmizî ve Beyhakî, Ali b. Talk'dan bildiriyor: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kadınlara dübürlerinden yaklaşmayın! Yüce Allah hakkı söylemekten haya etmez" buyurduğunu işittim.

Abdurrezzâk, Musannef’te, İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce ve Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yüce Allah karısıyla dübüründen ilişkiye giren kişinin kıyamet gününde yüzüne bakmaz!" buyurmuştur.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, Nesâî ve Beyhakî, Şuab'da Tâvus'tan bildiriyor: İbn Abbâs'a, karısıyla dübüründen ilişkiye giren kişinin durumu sorulunca:

“Bu adam bana küfür konusu soruyor" karşılığını verdi.

Abdurrezzâk ve Beyhakî, Şuab'da İkrime'den bildirdiğine göre Ömer b. el- Hattâb böylesi bir şeyi yapan bir adamı dövmüş, cezalandırmıştır.

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ebu'd-Derdâ'a kadınlara dübürlerinden yaklaşma konusu sorulunca:

“Bunu kafirden başka biri yapar mı ki?" karşılığını verdi.

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Abdullah b. Ömer karısına dübüründen yaklaşan kişi hakkında:

“Bu yapılan küçük livatadır" demiştir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve Beyhakî, Zührî'den bildiriyor:

“İbnu'l- Müseyyeb ve Ebû Seleme b. Abdirahman'a bu konuyu sorduğumda böyle bir şeyi kerih gördüler ve uzak durmamı söylediler."

Abdullah b. Ahmed ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Katâde, kişinin karısına dübüründen yaklaşması konusunda şöyle demiştin Ukbe b. Vessâc'ın bana bildirdiğine göre Ebu'd-Derdâ:

“Böyle bir şeyi ancak kafir biri yapar" demiştir. Amr b. Şuayb'ın da babasından, onun dedesinden naklen bana bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Bunu yapmak küçük livatadır" buyurmuştur."

Beyhakî, Şuab'da Ubey b. Ka'b'dan bildiriyor:

“Bu ümmetin son nesillerine doğru kıyametin yaklaştığı zamanlarda bazı şeyler başgösterir. Bunlardan biri erkeğin karısı veya cariyesi ile dübürden ilişkiye girmesidir. Yüce Allah ve Resûlü böyle bir şeyi haram kılmışlardır. Bunu yapandan da Allah ve Resûlü nefret ederler. Bir diğeri erkeğin erkekle ilişkiye girmesidir. Yüce Allah ve Resûlü böyle bir şeyi haram kılmışlardır. Bunu yapandan da Allah ve Resûlü nefret ederler. Bir diğeri kadının kadınla ilişkiye girmesidir. Yüce Allah ve Resûlü böyle bir şeyi haram kılmışlardır. Bunu yapandan da Allah ve Resûlü nefret ederler. Böyleleri bu tür şeyleri yaptıkları ve Yüce Allah'a nasûh bir tövbe ile tövbe etmedikleri sürece kılacakları namaz kabul olmaz."

Ravi Zir der ki: Ubey'ye:

“Nasûh bir tövbe de ne oluyor?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi:

“Ben de bunu Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sormuştum ve şöyle buyurmuştu:

“Günah işlediğin zaman bundan dolayı pişmanlık duyman, bu günahın hemen ardından pişmanlığını dile getirip Yüce Allah'tan bağışlanma dilemen ve böylesi bir günaha bir daha asla bulaşmamandır."

Abd b. Humeyd, Mücâhid'den bildiriyor: Karısına dübüründen yaklaşan kişi bir erkeğe yaklaşmış gibidir. Yüce Allah:

“Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın..." buyurur. Âyette kadınların hayızlı oldukları süre içerisinde hayız gördükleri yere yani ferclerine yaklaşılmaması emredilmiştir. Sonrasında:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." buyurur. Burada da ilişki fercten olduktan sonra kişinin karısına dilerse ayakta, dilerse oturarak dilerse önden dilerse de arkadan ilişkiye girebileceği bildirilmiştir.

Abd b. Humeyd, Katâde'den bildiriyor: Tâvus'a kadınlara dübürden yaklaşma konusu sorulunca:

“Böyle bir şey küfürdür! Lût kavmi de ilk olarak böyle başlamışlardır. Önce kadınlara dübürlerinden yaklaşmış, sonra da erkek erkeğe ilişkiye girmişlerdir" demiştir.

Ebû Bekr el-Esrem, Sünen'de ve Ebû Bişr ed-Dûlâbî, el-Kunâ'da İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kadınların, dübürü size haramdır" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe, Dârimî ve Beyhakî, Sünen'de İbn Mes'ûd'dan bildiriyor:

“Kadınların dübürü size haramdır."

İbn Kesîr der ki:

“Mevkûf olan bu hadisi daha sahihtir."

Bu yönde sayıları yirmiye yakın olan merfû hadislerin tümü hakkında hadis imamları:

“Hepsi zayıftır ve hiçbiri sahih sayılamaz. Sahih olanları da mevkûf (sahabi sözü) olarak zikredilenleridir" demişlerdir. İbn Hacer de buna karşılık:

Buhârî, Bezzâr, Nesâî gibi birden fazla kişinin ifadelerine bakarsak böylesi bir görüş bir açıdan doğru kabul edilemez" demiştir.

Nesâî, Taberânî ve İbn Merdûye, Ebu'n-Nadr'dan bildiriyor: İbn Ömer'in azatlısı Nâfi'ye:

“Senin, İbn Ömer'in kadınlara dübürden yaklaşılabileceğine dair fetva verdiğini söylediğine dair sözler dolaşıyor" dediğimde şu karşılığı verdi:

“Yalan söylüyorlar! Sana işin aslını anlatayım. Bir defasında İbn Ömer Kur'ân'ı okuyordu ve ben de yanındaydım. "Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..."âyetine geldiğinde bana:

“Ey Nâfi'! Bu âyetin ne diye nazil olduğunu biliyor musun?" diye sordu. "Hayır, bilmiyorum" karşılığını verdiğimde şöyle dedi:

“Biz Kureyşliler kadınlarımızı yüzükoyun yatırır arkadan yaklaşırdık. Hicret sonrası Ensarlı kadınlarla evlendiğimizde önceden yaptığımız şeyi onlarla da yapmak istedik, ancak Ensarlı kadınları bunu istemediler ve karşı çıktılar. Ensarlı kadınlar da bu konuda Yahudilerin uygulamasını almışlar ve yandan yaklaşılmasına alışmışlardı. İşte bu konuda Yüce Allah:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin.. ." âyetini indirdi."

Dârimî, Saîd b. Yesâr Ebu'l-Hubâb'dan bildiriyor: İbn Ömer'e:

“Cariyelerimizi ekşitmemiz konusunda ne dersin?" diye sorduğumda:

“Ekşitme de ne?" dedi. Kadına dübüründen yaklaşma olduğunu anlattığımda:

“Böyle bir şeyi Müslüman biri yapar mı ki?" karşılığını verdi.

Beyhakî, Sünen'de İkrime'den bildirdiğine göre İbn Abbâs kadına dübürden yaklaşmayı ağır bir şekilde kınardı.

Vâhidî, Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih'ten bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Bu âyet Muhacirler hakkında nazil olmuştur. Zira Medine'ye hicret ettikleri zaman kadınlara yaklaşma konusunda kendi uygulamaları ile Ensâr ve Yahudilerin uygulamasını konuştular ve ilişki fercden olduktan sonra kadına önden veya arkadan yaklaşmanın bir sakıncası olmadığını söylediler. Ancak Yahudiler böyle bir şeyi ayıpladılar, yaklaşmanın sadece önden olabileceğini söylediler. Ayrıca:

“Yüce Allah'ın kitabında okuduğumuza göre kadını sırtüstü yatırmadan girilen her türlü ilişki pis bir ilişkidir ve şaşılık ile aptallık böyle bir ilişkiden dolayı olur" dediler. Müslümanlar da bunu Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) zikrettiler ve:

“Hem cahiliyede, hem de Müslüman olduktan sonra kadınlarımıza istediğimiz şekilde yaklaşıyorduk. Ancak Yahudiler bundan dolayı bizi kınadılar" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah, Yahudileri yalanlarcasına:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini indirdi. Âyet, kadının fercini çocuğun ekileceği yer olarak belirtmiş ve kişinin, ilişkiyi fercden yaptıktan sonra önden veya arkadan dilediği şekilde yaklaşabileceğini ifade etmiştir."

ÂYETİ YORUMLAMADA İKİNCİ GÖRÜŞ:

İshâk b. Râhuye, Müsned ile Tefsîr'de, Buhârî ve İbn Cerîr, Nâfi'den bildiriyor: Bir gün:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini okuduğumda İbn Ömer:

“Bu âyetin ne hakkında nazil olduğunu biliyor musun?" diye sordu. "Hayır, bilmiyorum" karşılığını verdiğimde:

“Bu âyet kadınlara dübürden yaklaşma hakkında nazil olmuştur" dedi.

Buhârî ile İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Ömer:

“...Tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken:

“Dilerseniz dübürden de gelebilirsiniz" demiştir.

Hatîb, Ruvâtu Mâlik'de Nadr b. Abdillah el-Ezdî vasıtasıyla Mâlik'ten, o da Nâfi'den bildirdiğine göre İbn Ömer:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken:

“Kişi dilerse kadının tercinden, dilerse de dübüründen ilişkiye girer" demiştir.

Hasan b. Süfyân, Müsned'de, Taberânî, M. el-Evsat'ta, Hâkim ve Ebû Nuaym hasen bir senedle el-Mustahrec'de İbn Ömer'den bildiriyor:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti kadına dübürden yaklaşma ruhsatını vermek üzere Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) nazil olmuştur."

İbn Cerîr, Taberânî, M. el-Evsat'ta, İbn Merdûye ve İbnu'n-Neccâr hasen bir senedle İbn Ömer'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında adamın biri karısıyla dübüründen ilişkiye girdi. İnsanlar adamı bundan dolayı kınadılar ve:

“Hayvan gibi davranmış!" dediler. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu.

Hatîb, Ruvâtu Mâlik'de Ahmed b. Hakem el-Abdî vasıtasıyla Mâlik'ten, o da Nâfi'den bildirdiğine göre İbn Ömer şöyle demiştir: Ensâr'dan bir kadın Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip bu konuda kocasından şikayette bulundu. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu."

Nesâî ve İbn Cerîr, Zeyd b. Eşlem vasıtasıyla İbn Ömer'den bildiriyor: Adamın biri karısında dübüründen (anal) yaklaştı. Ancak bunu yaptığından dolayı da sıkıntıya girdi ve çok üzüldü. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu.

Dârakutnî, Ğârâibu Mâlik'de değişik kanallardan bildirdiğine göre Nâfi' şöyle demiştir: İbn Ömer bana:

“Kur'ân'da beni takip et!" dedi ve okumaya başladı. "Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..."âyetine geldiğinde:

“Ey Nâfi'! Bu âyetin ne hakkında nazil olduğunu biliyor musun?" diye sordu. "Hayır, bilmiyorum" karşılığını verdiğimde şöyle dedi:

“Ensâr'dan bir adam karısıyla dübüründen ilişkiye girince bu yaptığından dolayı insanlar onu kınadılar. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu." Ona:

“Kadına tercinden yaklaşılması konusunda mı, yoksa dübürden de yaklaşılabileceği konusunda mı nazil oldu?" diye sorduğumda, İbn Ömer:

“Dübüründen de yaklaşılabileceği konusunda nazil oldu" dedi.

Hâmid er-Rifâî, Fevâid'de ve Dârakutnî, İbn Ömer'den bildiriyor:

“Adamın biri karısıyla dübürden ilişkiye girince Yüce Allah:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini indirdi."

Ravi Ali b. el-Ca'd der ki: Bunu bana aktaran İbn Ebî Zi'b'e:

“Sen bu konuda ne dersin?" diye sorduğumda:

“İbn Ömer'in bu dediğinden sonra ben ne diyebilirim ki?" karşılığını verdi.

Taberânî, İbn Merdûye, Ahmed b. Usâme et-Tuceybî, Fevâid'de Nâfi'den bildiriyor: İbn Ömer Bakara Sûresi'nin okurken:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetine geldiğinde:

“Bu âyetin ne hakkında nazil olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Ben:

“Hayır, bilmiyorum" karşılığını verdiğimde:

“Kanlarıyla dübürlerinden ilişkiye giren bazı erkekler hakkında nazil oldu" dedi.

Dârakutnî, Ğarâibu Mâlik'te ve Da'lec, Ğarâibu Mâlik'de Nâfi'den bildirirler: İbn Ömer bana:

“Kur'ân'da beni takip et!" dedi ve okumaya başladı. "Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..."âyetine geldiğinde:

“Ey Nâfi'! Bu âyetin ne hakkında nazil olduğunu biliyor musun?" diye sordu. "Hayır, bilmiyorum" karşılığını verdiğimde şöyle dedi:

“Ensâr'dan bir adam karısıyla dübüründen ilişkiye girdikten sonra bu yaptığından dolayı içine bir sıkıntı düştü. Konuyu Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) sorduğunda Yüce Allah bu âyeti indirdi."

Dârakutnî der ki:

“Bu, Mâlik'ten sabit omuş bir rivayettir." İbn Abdilber de der ki:

“Bu manada İbn Ömer'den gelen rivayet doğrudur ve bilinen meşhur olmuş bir rivayettir."

İbn Râhuye, Ebû Ya'lâ, İbn Cerîr, Tahâvî, Şerh Müşkilu'l-Âsâr'da ve İbn Merdûye hasen bir senedle Ebû Saîd el-Hudrî'den bildiriyor: Adamın biri karısıyla dübürden (anal) ilişkiye girince insanlar bundan dolayı onu kınadılar. Bunun üzerine:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyeti nazil oldu.

Nesâî, Tahâvî, İbn Cerîr ve Dârakutnî, Abdurrahman b. el-Kâsım'dan bildiriyor: Enes b. Mâlik'e:

“Ey Ebû Abdillah! İnsanlar Sâlim b. Abdillah'ın:

“Adam (Nâfi'), babam (İbn Ömer) adına yalan söylüyor!" dediğini konuşuyorlar" denilince, Mâlik şu karşılığı verdi:

“Şehadet ederim ki Yezîd b. Rûmân da bana Sâlim b. Abdillah vasıtasıyla İbn Ömer'den Nâfi'nin dediğinin aynısını bildirdi."

Yine Mâlik'e:

“Hâris b. Yâkub'un bildirdiğine göre Ebu'l-Hubâb Saîd b. Yesâr, İbn Ömer'e:

“Cariyelerimizi ekşitmemiz konusunda ne dersin?" diye sormuş. İbn Ömer:

“Ekşitme de ne?" deyince, kadına dübüründen yaklaşma olduğunu anlatmışlar. Bunun üzerine İbn Ömer:

“Öff öf! Böyle bir şeyi Müslüman biri yapar mı ki?" karşılığını vermiş" denildiğinde Mâlik şu karşılığı vermiştir:

“Şehadet ederim ki Rabîa, Ebü'l-Hubâb'dan naklen İbn Ömer'in Nâfi'nin aktardığı gibi dediğini bana bildirdi."

Dârakutnî der ki:

“Bu rivayet Mâlik'in rivayeti olarak bilinmiş ve öyle gelmiştir."

Nesâî, Yezîd b. Rûmân vasıtasıyla Ubeydullah b. Abdillah b. Ömer'den bildirdiğine göre Abdullah b. Ömer erkeğin karısıyla dübüründen ilişkiye girmesinde bir sakınca görmezdi.

Beyhakî, Sünen'de Muhammed b. Ali'den bildiriyor: Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'nin yanındayken adamın biri geldi ve ona:

“Erkeğin karısının dübüründen ilişkiye girmesi konusunda ne dersin?" diye sordu. Muhammed de Abdullah b. Ali b. es-Sâib'i işaret ederek:

“Kureyşli olan bu ihtiyara sor" dedi. Adam ona sorunca, Abdullah:

“Helal olsa da çirkin bir şeydir" karşılığını verdi.

İbn Cerîr, Derâverdî'den bildiriyor: Zeyd b. Eslem'e:

“Muhammed b. el- Münkedir kadınlara dübürden yaklaşılmaması gerektiğini söylüyor" denildiğinde:

“Şehadet ederim ki bizzat Muhammed bu işi kendisinin yaptığını bana söyledi" karşılığını verdi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Ebî Müleyke'ye kadınlara dübürden yaklaşılması konusu sorulunca:

“Dün gece cariyelerimden biriyle böylesi bir ilişkiyi denedim. Zorlanınca da yağ kullandım" karşılığını verdi.

Hatîb, Ruvâtu Mâlik'de Ebû Süleyman el-Cûzecânî'den bildiriyor: Mâlik b. Enes'e kişinin helali olan bir kadınla dübüründen ilişkiye girmesi konusu sorulunca:

“Ben de az önce böylesi bir ilişki sonrası yıkandım" karşılığını verdi.

İbn Cerîr, Nikâh'ta İbn Vehb'den bildirdiğine göre Mâlik öylesi bir ilişkinin mubah olduğunu söylemiştir.

Tahâvî, Asbağ b. el-Ferec'den bildiriyor: Abdurrahman b. el-Kâsım:

“Kadınlarla dübürden ilişkiye girmenin helal olduğu konusunda şüphe taşıyan, dinim konusunda kendisine tabi olabileceğim hiç kimseye rastlamış değilim" dedi ve:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini okudu. Ardından:

“Böylesi bir ilişkinin mubahlığı konusunda bundan daha açık bir ifade olabilir mi?" dedi.

Hâkim, İbn Abdilhakem'den bildiriyor: Şâfiî kadınlarla dübürden ilişkiye girme konusunda Muhammed b. el-Hasan'la münazara yaptı. Muhammed böylesi bir ilişkinin haram olduğuna delil olarak tarlanın ve ekin yerinin ancak, fere olabileceğini söyledi ve:

“Buna göre fere dışında bir yer erkeğe haram olur" dedi. Şafiî'nin de buna uyması gerektiğini söyledi. Şâfiî ona:

“Peki, erkek kadının bacakları veya göbeğiyle işini bitirse sence bu yerler tarla veya ekin yeri olur mu?" diye sorunca, Muhammed:

“Hayır, olmaz" karşılığını verdi. Bunun üzerine Şâfiî:

“O zaman neden kendin kabul etmediğin bir şeyi delil olarak sunuyorsun?" dedi.

Hâkim der ki:

“Sanırım Şâfiî önceleri öylesi bir görüşü savunuyordu. Zira sonradan böylesi bir ilişkinin haram olduğunu açıkça ifade etmiştir."

ÂYETİ YORUMLAMADA ÜÇÜNCÜ GÖRÜŞ:

Vekî', İbn Ebî Şeybe, İbn Menî', Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Hâkim, İbn Merdûye ve Diyâ, el-Muhtâre'de Zâide b. Umeyr'den bildiriyor: İbn Abbâs'a azil konusunu sorduğumda şöyle dedi:

“Bu konuda çok şeyler söylendi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu konuda ne demişse odur. Bu konuda bir şey dememişse de ben şunu diyorum:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." Dilerseniz azil yapın, dilerseniz yapmayın."

Vekî' ve İbn Ebî Şeybe, Ebû Zirâ'dan bildiriyor: İbn Ömer'e:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini sorduğumda şöyle dedi:

“Dilersen azil yaparsın, dilersen de yapmazsın, anlamındadır."

İbn Ebî Şeybe ile İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin..." âyetini açıklarken:

“Dilersen azil yaparsın, dilersen de yapmazsın, anlamındadır" demiştir.

Avz, İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve Beyhakî, Câbir'den bildiriyor:

“Kur'ân'ın inmesi sürecinde biz azil yapardık. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu durumdan haberdar olmasına rağmen bizi bundan nehyetmedi."

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Müslim, Ebû Dâvud ve Beyhakî, Câbir'den bildiriyor: Adamın biri Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve:

“Birlikte olduğum bir cariyem var ama onun hamile kalmasını istemiyorum" dedi. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“O zaman azil yap, ama bir şey takdir edilmişse de olacaktır" karşılığını verdi. Adam gitti bir zaman sonra tekrar geldi ve:

Resûlallah! Cariyem hamile kaldı!" dedi. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ben sana bir şey takdir edilmişse olacaktır, demiştim" buyurdu.

Mâlik, Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce ve Beyhakî, Ebû Saîd'den bildiriyor: Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) azil konusu sorulunca:

“Azil mi yapıyorsunuz? Bunu yapıp yapmamanız hiçbir şey ifade etmez. Bu takdir işidir. Yüce Allah da kıyamet gününe kadar bir canın dünyaya gelmesini takdir etmişse o can mutlaka gelecektir" buyurdu.

Müslim ve Beyhakî, Ebû Saîd'den bildiriyor: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) azl konusu sorulunca:

“Akan her meniden çocuk olacak diye bir şey yoktur. Ancak Yüce Allah birşeyi yaratmak istedi mi de buna hiçbir şey engel olamaz" buyurdu.

Abdurrezzâk, Tirmizî ve Nesâî, Câbir'den bildiriyor:

Resûlallah! Biz azil yapıyorduk, ancak Yahudiler böyle bir şeyin çocukları diri diri toprağa gömmenin küçük bir şekli olduğunu söylüyorlar" dediğimizde, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yahudiler yalan söylemiş! Zira Yüce Allah bir canı yaratmayı takdir ettiği zaman azil buna engel olacak değildir" karşılığını verdi.

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Ebû Dâvud ve Beyhakî, Ebû Saîd el-Hudrî'den bildiriyor: Adamın biri:

Resûlallah! Bir cariyem var, onunla ilişkimde azil yapıyorum, zira hamile kalmasını istemiyorum. Her erkek gibi de onunla birlikte olmak istiyorum, ancak Yahudiler böyle bir şeyin çocukları diri diri toprağa gömmenin küçük bir şekli olduğunu söylüyorlar" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yahudiler yalan söylemiş! Zira Yüce Allah o canı canı yaratmayı takdir etse sen azil yaparak buna engel olamazsın" karşılığını verdi.

Bezzâr ve Beyhakî, Ebû Hureyre'den bildiriyor: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) azil konusu soruldu ve:

“Yahudiler böyle bir şeyin çocukları diri diri toprağa gömmenin küçük bir şekli olduğunu söylüyorlar" denildi. Allah Resûlü de:

"Yahudiler yalan söylemiş!" karşılığını verdi.

Mâlik, Abdurrezzâk ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Zeyd b. Sâbit'e azil konusu sorulunca:

“O (ferc) senin tarlan gibidir. Dilersen onu sularsın, dilersen de susuz bırakırsın" karşılığını vermiştir.

Abdurrezzâk ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs'a azil konusu sorulunca şöyle demiştir:

“İnsan, Yüce Allah'ın takdir ettiği bir canı öldürecek değildir. O (ferc) senin tarlan gibidir. Dilersen onu susuz bırakır, dilersen de sularsın."

İbn Mâce ve Beyhakî, İbn Ömer'den bildiriyor:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hür kadının izni olmadan kendisiyle ilişkide azil yapılmasını yasaklamıştır."

Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Ömer:

“Cariyede azil yapabilir, ancak hür kadında kendisinden izin almalısın" demiştir.

Abdurrezzâk ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Azil konusunda hür kadının izni alınır, ancak cariyede böylesi bir izni alma zorunluluğu yoktur" demiştir.

Ahmed, Ebû Dâvud, Nesâî ve Beyhakî, İbn Mes'ûd'dan bildiriyor:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) on şeyi kerih görürdü. Bunlar altın yüzük takma, giysiyi yerde sürüme, koku olarak sufra kullanma, beyaz kılları boyama, Muavvizât (Felak ve Nâs sûreleri) dışında bir şeyle rukye yapma, nazar boncuğu takma, zar atma, yersiz bir şekilde ziynetleri gösterme, azil yapma ve emzikli kadınla ilişkiye girmedir. Emzikli kadınla ilişkiye girmeyi de haram kılmamış sadece kerih görmüştür."

AYETİ YORUMLAMADA DÖRDÜNCÜ GÖRÜŞ:

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbnu'l-Hanefiyye: (.....) âyetini:

“Tarlanıza dilediğiniz zaman gelin" şeklinde açıklamıştır.

"...Kendiniz için de önceden hazırlıkta bulunun. Allah'tan sakının. O na, hiç şüphesiz kavuşacağınızı bilin, bunu inananlara müjdele"

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime:

“...Kendiniz için de önceden hazırlıkta bulunun..." âyetini açıklarken:

“Bu hazırlık, çocuktur" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Kendiniz için de önceden hazırlıkta bulunun..." âyetini açıklarken:

“Bu hazırlık, cinsel ilişkiye başlarken Besmele çekilmesi, Bismillah denilmesidir" demiştir.

Abdurrezzâk, Musannef’te, İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve Beyhakî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Biriniz eşiyle birlikte olacağı zaman: «Bismillah! Allahım! Şeytanı bizden ve bize bahşedeceğin nesilden uzak tut!» diye dua ederse, o ilişki sonunda bir çocuk gelmesi durumunda Şeytan ona asla bir zarar veremez. "

Abdurrezzâk ve Ukaylî, ed-Du'afâ'da Selmân'dan bildiriyor:

“Dostum Ebu'l-Kâsım (sallallahü aleyhi ve sellem) bize üç şeyi emretti. Yolcunun eşyasından daha fazla eşya, eşlerimizden başka (cariye olarak) kadın edinmememizi emretti. Yine zifaf gecesinde eşimizin yanına girdiğimizde namaz kılmamızı, eşiminizin de arkamızda namaz kılmasını, erkeğin dua edip kadından da 'âmin' demesini istememizi emretti."

Abdurrezzâk ile İbn Ebî Şeybe, Ebû Vâil'den bildiriyor:'Adamın biri İbn Mes'ûd'a geldi ve:

“Bekar bir kızla evlendim, ancak beni sevmemesinden endişe ediyorum" dedi. Abdullah şu karşılığı verdi:

“Sevgi Allah'tan, nefret ise Şeytandandır. Şeytan bu nefreti kullanarak kişiyi Yüce Allah'ın helal kıldığı bir şeyden nefret etmesini sağlar. Zifaf için eşinin yanına girdiğin zaman arkanda iki rekat namaz kılmasını söyle ve: «Allahım! Eşimi bana beni de eşime mübarek kıl! Beni onlarla onları da benimle rızıklandır. Allahım! Bizim için hayırlı olduğu sürece bizi bir arada tut. Bizim için daha hayırlı olacaksa da bizi ayır» diye dua et."

Abdurrezzâk ile İbn Ebî Şeybe, Ebû Esîd'in azatlısı Saîd'den bildiriyor: Bir kadınla evlendim ve içlerinde Ebû Zer ile İbn Mes'ûd'un da bulunduğu bir grup sahabiyi davet ettim. Bana:

“Eşin yanına girdiği zaman iki rekat namaz kıl ve eşinin de arkanda namaz kılmasını söyle. Sonra elini eşinin alnına koy. Allah'tan hayrını dile, şerrinden Allah'a sığın. Ardından da eşinle dilediğini yap" dediler.

Abdurrezzâk, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor:

“Erkek eşinin yanına girdiği zaman: «Allahım! Vereceğin rızkı (çocuğu) bize mübarek kıl ve Şeytana ondan bir pay verme!» diye dua etmeli, denilirdi. Bu şekilde yaptığı zaman doğacak çocuğun sâlih biri olması umulur."

İbn Ebî Şeybe, Ebû Vâil'den bildiriyor:

“İki yerde kul Yüce Allah'ı zikretmez. Biri, kişi eşiyle beraber olacağı zaman bizzat Allah'ın adını anmaz. Diğeri de kişi helâya girdiği zaman Allah'ın adını anmaz."

İbn Ebî Şeybe ve Harâitî, Mekârimu'l-Ahlâk'ta Alkame'den bildiriyor: İbn Mes'ûd eşiyle birlikte olduğu zaman:

“Allahım! Bize vereceğin rızıkta (çocukta) Şeytana da bir pay verme!" diye dua ederdi.

Harâitî'nin bildirdiğine göre Atâ:

“...Kendiniz için de önceden hazırlıkta bulunun..." âyetini açıklarken:

“Bu hazırlık, ilişkiden önce Besmele çekmektir" demiştir.

223 ﴿