251

"Derken, Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davud, Câlût'u öldürdü. Allah, ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah'ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir."

İbn Cerîr ve İbn Adiy'yin zayıf isnâdla bildirdiğine göre İbn Ömer, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yüce Allah, sâlih bir Müslüman hürmetine komşularından yüz ailenin üstünden belayı defeder" buyurduğunu söyledi ve:

“Eğer Allah'ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu...'" âyetini okudu.

İbn Cerîr zayıf bir isnâdla Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Yüce Allah Müslümanın sâlih olması hürmetine, oğlunu da, oğlunun oğlunu da, evini de evinin etrafında bulunan evleri de ıslah eyler. Bu kişi aralarında bulunduğu müddetçe de Allah'ın koruması altında kalırlar."

İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Şuabu'l-İmân'da bildirdiğine göre İbn Abbas:

“Eğer Allah'ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Yüce Allah, namaz kılan kişinin hürmetine namaz kılmayanın, hacca giden kişinin hürmetine hacca gitmeyenin zekat veren kişinin hürmetine de zekat vermeyenin üzerinden belayı def eder."

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Eğer Allah'ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir." âyetini açıklarken:

“Eğer Yüce Allah, iyiler hürmetine günahkarlardan, geriye kalan başka şeylerle, başka kişiler hürmetine de başka kişilerden belayı def etmeseydi, insanların helâk olmasıyla yeryüzü bozulurdu" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde:

“Eğer Allah'ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir." âyetini açıklarken:

“Yüce Allah kafirle mümini imtihan eder, mümin dolayısıyla da kafiri afiyette kılar" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Rabî':

“...Yeryüzü bozulurdu..." âyetini açıklarken:

“Yeryüzünde bulunan herkes helak olurdu" dedi.

İbn Cerîr'in Ebû Müslim'den bildirdiğine göre Hazret-i Ali:

“Eğer aranızda kalmış olan Müslümanlar olmasaydı helâk olurdunuz" demiştir.

Ahmed, Hâkim, Tirmizî ve İbn Asâkir'in Ali'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Abdal'lar Şam'dadır ve bunlar kırk kişidir. Her bir kişi öldüğünde Yüce Allah onun yerine başkasını getirir. Onlar hürmetine yağmur iner, onlarla düşman yenilir ve onların hürmetine Şam ahalisinden azab def edilir." İbn Asâkir'in lafzı:

“Yeryüzü ahalisinden bela ve sel âfetleri onlar hürmetine defedilir" şeklindedir.

Hallâl, Kerâmâtu'l-Evliyâ'da, Ali b. Ebî Tâlib'ten bildiriyor:

“Yüce Allah bir köyde bulunan yedi müminden dolayı belaları onların üzerinden def eder."

Taberânî, M. el-Evsat'ta hasen bir isnâdla Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Yeryüzünde, İbrâhim (aleyhisselam) gibi Rahmân'ın dostu olan kırk kişi hiçbir zaman eksik olmaz. Onlar sayesinde yağmur yağar ve onlar sayesinde (düşmana karşı) muzaffer olursunuz. Onlardan bir kişi ölünce mutlaka Allah yerine başka birini getirir."

Taberânî, M. el-Kebîr'de Ubâde b. es-Sâmit'ten bildirdiğine göre Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Ümmetimin Abdal'ları otuz kişidir. Yeryüzü onlar sayesinde ıslah olur, onlar sayesinde yağmur yağar ve onlar sayesinde (düşmana karşı) muzaffer olursunuz."

Ahmed, Zühd'de ve Hallâl sahîh bir isnâdla, Kerâmâtu'l-Evliyâ'da, İbn Abbâs'tan bildiriyor:

“Nuh'tan (aleyhisselam) sonra yeryüzünde her zaman, Yüce Allah'ın sayelerinde belaları def ettiği yedi kişi bulunur.'"

Hallâl zayıf bir isnâdla İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Bu kırk kişi (=Abdâl) yeryüzünden eksik olmayacaktır. Yüce Allah onların sayesinde yeryüzünü korumaktadır. Onlardan bir kişi öldüğünde yerine başkasını geçirir. Onlar yeryüzünün her tarafındadırlar."

Taberânî, İbn Mes'ûd'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yeryüzünde ümmetimden kırk kişinin kalbi İbrahim'in (aleyhisselam) kalbi gibidir. Yüce Allah onlar sayesinde insanların üzerinden belayı def eder. Bunlara Abdal denilmektedir. Onların üstünlüğü namaz, oruç ve sadakayla değildir" buyurdu. Ashâb:

“Ey Allah'ın Resûlü! Peki, ne iledir?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Müslümanlara karşı cömert ve samimi olmakladır" karşılığını verdi.

Ebû Nuaym, Hilye'de ve İbn Asâkir, İbn Mes'ûd'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Allah'ın kulları asasında kalbi Adem'in (aleyhisselam) kalbi gibi olan üçyüz kişi vardır. Allah'ın kulları arasında kalbi Musa'nın (aleyhisselam) kalbi gibi olan kırk kişi vardır. Allah'ın kulları arasında kalbi İbrahim'in (aleyhisselam) kalbi gibi olan yedi kişi vardır. Allah'ın kulları arasında kalbi Cibril'in (aleyhisselam) kalbi gibi olan beş kişi vardır. Allah'ın kulları arasında kalbi Mikâil'in (aleyhisselam) kalbi gibi olan üç kişi vardır. Allah'ın kulları arasında kalbi İsrafil'in (aleyhisselam) kalbi gibi olan bir kişi vardır. O bir kişi öldüğü zaman, Yüce Allah o üç kişiden birini onun yerine getirir. Üç kişiden biri öldüğü zaman Yüce Allah o beş kişiden birini onun yerine getirir. Beş kişiden biri öldüğü zaman, Yüce Allah o yedi kişiden birini onun yerine getirir. Yedi kişiden biri öldüğü zaman, Yüce Allah o kırk kişiden birini onun yerine getirir. Kırk kişiden biri öldüğü zaman da Yüce Allah o üçyüz kişiden birini onun yerine getirir. Üç yüz kişiden biri öldüğü zaman da Yüce Allah onun yerine insanların genelinden bir kişi getirir. Onlarla yaşanır ve onlarla ölünür. Onlar sayesinde yağmur yağar, ot biter ve belalar def edilir" Abdullah b. Mes'ûd'a:

“Onlarla nasıl yaşanıp ölünür?" diye sorulunca:

“Onlar Allah'tan ümmetlerin çoğalmasını isterler ve ümmetler çoğalır. Zorbalara beddua ederler ve onları kahrederler. Onlara yağmur inince bize de iner. Bir şey istedikleri zaman yeryüzü nimetlerini onlara çıkarır. Onların duasıyla da çeşitli belalar def edilir" dedi.

Taberânî ve İbn Asâkir, Avf b. Mâlik'ten bildiriyor: Şam ahalisine sövmeyin. Çünkü Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Abdal'lar onlardandır. Onlarla muzaffer olur, onlarla size rızık verilir" buyurduğunu işittim.

İbn Hibbân'ın, Târih'te, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yeryüzünde, Rahmân'ın dostu olan ibrahim (aleyhisselam) gibileri bitmez. Onlar sebebiyle size yardım edilir, onlar sebebiyle size rızık verilir ve onlarla size yağmur iner."

İbn Asâkir, Katâde'den bildiriyor:

“Yeryüzünde kendileri dolayısıyla yağmurun indiği, kendileriyle insanların yardım gördüğü ve kendileri dolayısıyla insanlara rızık verildiği kırk kişi hiçbir zaman eksik olmaz. Bunlardan bir kişi öldüğünde Yüce Allah yerine başkasını getirir. Vallahi, umarım Hasan(-ı Basrî) de onlardan biridir."

Abdurrezzâk, Musannef te ve İbnu'l-Münzir, Ali b. Ebî Tâlib'ten bildiriyor:

“Yeryüzünde her zaman en az yedi ve daha fazlası Müslüman bulunur. Eğer onlar olmasaydı yeryüzü ve üzerindekiler helak olurdu."

İbn Cerîr, Şehr b. Havşeb'ten bildiriyor:

“Her zaman yeryüzünde en az ondört (Müslüman) kişi bulunur ki onlarla Yüce Allah yeryüzü ahalisinin belalarını def eder ve bereketini gösterir. İbrâhim (aleyhisselam) zamanı hariç. Çünkü o zaman o tek başınaydı."

Ahmed b. Hanbel, Zühd'de  ve Hallâl, Kerâmâtu'l-Evliyâ'da İbn Abbâs'tan bildiriyor:

“Nuh'dan (aleyhisselam) sonra yeryüzünde sayelerinde belaların defedildiği yedi kişi hep bulunmuştur."

Ahmed, Zühd'de, Ka'b'tan bildiriyor:

“Nuh'dan (aleyhisselam) sonra yeryüzünde kendileri sayesinde (ilahi) azabın def olunduğu on dört kişi hep bulunmuştur."

Hellâl, Kerâmâtu'l-Evliyâ'da, Zâzân'dan bildiriyor:

“Nuh'dan (aleyhisselam) sonra yeryüzünde kendileri sayesinde yeryüzü ahalisinden belaların defedildiği oniki kişi ve fazlası hep bulunmuştur."

Cenedî, Fedâilu Mekke'de Mücâhid'den bildiriyor:

“Yeryüzünde sürekli yedi ve daha fazlası Müslüman bulunmuştur. Eğer onlar olmasaydı yeryüzü ve üstündekiler helak olurdu."

Ezrakî, Târih Mekke'de Züheyr b. Muhammed'den bildiriyor:

“Yeryüzünde sürekli yedi ve daha fazlası Müslüman bulunmuştur. Eğer onlar olmasaydı yeryüzü ve üstündekiler helak olurdu."

İbn Asâkir, Ebu'z-Zâhiriyye'den bildiriyor:

“Abdal'lar Şam'dadırlar ve otuz kişidirler. Onlarla korunur ve onlarla size rızık verilir. Eğer onlardan bir kişi ölürse Yüce Allah onun yerine başkasını getirir."

Hallâl, Kerâmâtu'l-Evliyâ'da, İbrâhim en-Nehaî'den bildiriyor:

“Mutlaka her şehir ve her köyde kendileriyle, Allah'ın belaları def ettiği kişiler bulunur."

İbn Ebî'd-Dünyâ, Evliya kitabında, Ebu'z-Zinâd'dan bildiriyor: Yeryüzünün dayanakları olan peygamberlik bittiğinde, Yüce Allah onların yerine Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetinden Abdâl denilen kırk kişiyi getirdi. Onlardan biri öldüğü zaman mutlaka Yüce Allah onun yerine başkasını getirir. Şimdi yeryüzünün dayanakları onlardır. Onlardan otuz kişinin imanı İbrâhim'in (aleyhisselam) imanı gibidir. Onları insanlardan üstün kılan fazla namazları ve oruçları değildir. Ancak doğruluk, şüpheli şeylerden sakınmak, iyi niyet, temiz kalp ve bütün Müslümanlara karşı samimi olmalarıdır."

Buhârî, Müslim ve İbn Mâce'nin Muâviye b. Ebî Süfyândan bildirdiğine göre, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Her zaman ümmetimden Allah'ın emirlerini ayakta tutan bir topluluk bulunur. Onlara ihanet eden ve kötülük etmek isteyenler de herhangi bir zarar veremezler. Allah'ın ölüm emri gelene kadar da diğer tüm inşalardan üstün kalırlar."

Müslim, Tirmizî ve İbn Mâce'nin Sevbân'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Her zaman ümmetimden bir topluluk galip olarak hak üzerinde kalacaklardır. Allah'ın ölüm emri gelene kadar hiç kimse onlara bir zarar veremeyecektir,"

Buhârî ve Müslim'in, Muğîre b. Şu'be'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her zaman ümmetimden bir topluluk kendilerine Allah'ın ölüm emri gelene kadar diğer insanlardan üstün olarak yaşarlar. "

İbn Mâce'nin, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her zaman ümmetimden, Yüce Allah'ın emirlerini ayakta tutan bir topluluk bulunur. Onlara ihanet edenler de kendilerine bir zarar veremeyecektir. "

Hâkim'in, Ömer b. el-Hattâb'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her zaman ümmetimden bir topluluk kıyamet kopana kadar hak üzerinde galip gelmeye devam edecektir. "

Müslim ve Hâkim'in Câbir b. Semure'den bildirdiğine göre, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Her zaman bu din var olacak ve kıyamete kadar Müslümanlar bu yolda savaşacaktır."

Ebû Dâvud ve Hâkim'in, İmrân b. Husayn'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her zaman ümmetimden bir topluluk kendilerine karşı düşmanlık edenlerle savaşarak üstünlük sağlayacaklardır. En sonuncuları da Mesih Deccal'ı öldürecektir. "

Tirmizî ve İbn Mâce'nin Muâviye b. Kurre'den, onun da babasından bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Her zaman ümmetimden bir topluluk Allah'ın yardımıyla galip gelecek ve onlara ihanet edenler kıyamete kadar onlara bir zarar veremeyecektir. "

İbn Mâce ve Nevâdiru'l-Usûl'de  Hakîm et-Tirmizî'nin Ebû İnabe el- Havlânî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Şüphesiz ki Yüce Allah her zaman emirlerini ikame edecek birilerini yaratır ve böylelerini hiç eksik etmez. "

Müslim'in Ukbe b. Âmir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Her zaman ümmetimden bir topluluk Allah yolunda savaşacak ve düşmanlarını kahredecektir. Onlara ihanet edenler kendilerine bir zarar veremeyecek ve bu kıyamet kopana kadar bu şekilde devam edecektir. "

Müslim'in Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Garp (Şam) ahalisi kıyamete kadar hak üzere galip geleceklerdir. "

Ebû Dâvud ve Hâkim'in Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Yüce Allah bu ümmete her yüz yılın başında dinlerini yenileyecek birini (müceddid) gönderir."

Hâkim, Menâkibu'ş-Şâfiî'de, Zührî'den bildiriyor:

“Yüz yılın başına gelindiği zaman Yüce Allah bu ümmete nimet olarak Ömer b. Abdilazîz'i gönderdi."

Medhal'de Beyhakî ve Hatîb'in Ebû Bekr el-Mervezî vasıtasıyla bildirdiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir:

“Hakkında bir haber duymadığım bir konu bana sorulduğunda Şâfiî'nin görüşünü söylerdim. Çünkü Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) söylenene göre Yüce Allah her yüz yılın başında dinde sünnetleri öğretecek ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında olan yalan haberleri yok edecek bir müceddid gönderir. Biz de baktığımızda ilk yüz yılın başında Ömer b. Abdilazîz, ikinci yüz yılın başında ise Şâfiî'nin geldiğini görüyoruz."

Nehhâs, Süfyân b. Uyeyne'den bildiriyor:

“Bize, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vefatından sonra her yüz yılın başında, âlimlerden bir adamın geleceği ve Yüce Allah'ın bu kişiyle dinini güçlendireceği söylendi. Benim görüşüme göre Yahya b. Âdem onlardan biridir."

Hâkim, Menâkibu'ş-Şâfiî'de, Ebu'l-Velîd Hassân b. Muhammed el- Fakîh'ten bildiriyor: İlim ehlinden olan bir yaşlının Ebu'l-Abbâs b. Süreyc'e şöyle dediğini işittim:

“Müjdeler sana ey hâkim! Yüce Allah yüz yılın başında müminlere Ömer b. Abdilazîz'i gönderdi. O her sünneti ihya etti ve her bidati yok etti. Yüce Allah ikinci yüz yılın başında Şâfiî'yi gönderdi. O da sünnetleri ihya edip bidatları yok etti. Yüce Allah üçüncü yüzyılın başında da seni gönderdi ki sen de sünnetleri güçlendirip bidatları zayıflattın."

251 ﴿