283

"Eğer yolculukta olur da bir yazıcı bulamazsanız, o zaman alınmış rehinler yeterlidir. Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi Allah'tan sakınsın. Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse, şüphesiz onun kalbi günahkârdır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir."

Ebû Ubeyd, Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Mesâhifte İbnu'l-Enbârî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti (.....) şeklinde okuyup:

“Bu, kâtip bulup, kalem, divit ya da kâğıt bulamayabilirsiniz, mânâsındadır. Kitap kelimesi ise bunların hepsini kapsamaktadır" dedi. Ubey'in de kıraati bu şekildeydi.

Abd b. Humeyd, Ebu'l-Âliye'den bildiriyor: O bu âyeti (.....) şeklinde okuyup:

“Kâtibi bulup divit ve kâğıt bulamazsanız" derdi.

İbnu'l-Enbârî, Dahhâk'tan bunun aynısını rivayet etti.

Ebû Ubeyd, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Enbârî'nin bildirdiğine göre İkrime, bu âyeti (.....) şeklinde okudu.

Ebû Ubeyd, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Enbârî'nin bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti (.....) şeklinde okuyup:

“Burada mürekkep kastedilmektedir" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Abbâs'tan bildiriyor: O bu âyeti (.....) şeklinde okurdu ve şöyle derdi:

“Kâtipler çoktur, mahallede toplanmış bedevilerin bitişik evlerinin her birinde mutlaka kâtip vardır. Ancak onlar, kâğıt, divit ve kalem almazlardı.

İbnu'l-Enbârî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti (.....) şeklinde harfini ötre ile (.....) harfini ise şeddeli olarak okurdu.

Hâkim, Zeyd b. Sâbit'ten bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana bu âyeti (.....) şeklinde (.....) harfi olmadan okudu.

Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre Humeyd el-A'rec ve İbrâhîm(-i Nehaî) bu âyeti (.....) şeklinde okudular.

Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) ve Ebû Recâ bu âyeti  (.....) şeklinde okudular.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Dahhâk:

“Eğer yolculukta olur da bir yazıcı bulamazsanız, o zaman alınmış rehinler yeterlidir. Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi Allah'tan sakınsın. Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse, şüphesiz onun kalbi günahkârdır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Kim seferde olup da belli bir zamana vadeli bir şey satıp kâtip bulamazsa (satıcının yapılamayan akdine karşılık) rehin alınmasına ruhsat verildi. Eğer kâtip bulursa rehin alamaz.

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid (.....) âyetini açıklarken:

“Rehin alma olayı sadece seferde geçerlidir" dedi.

Buhârî, Müslim, Nesâî, İbn Mâce ve Beyhakî, Hazret-i Âişe'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahudi birinden vadeli olarak yiyecek aldı ve demir zırhını rehin olarak bıraktı.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“Eğer yolculukta olur da bir yazıcı bulamazsanız, o zaman alınmış rehinler yeterlidir. Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi Allah'tan sakınsın. Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse, şüphesiz onun kalbi günahkârdır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Seferde olan kişi vadeli bir satış yaptığı zaman kâtip bulamazsa satıcı müşteriden bir şeyler rehin alır. Müşteri satıcıya göre güvenilir biri ise hakkındaki iyi düşünceden dolayı rehin almaz. Borçlu olan kişi arkadaşına borcunu ödesin. Zira Yüce Allah borçluyu korkutarak:

“Kim bir borca şahit olursa o şahitliği olduğu gibi (bir şey değiştirmeden) yapsın. Şahidin şahitliği gizlemesi, önceden şahit olduğu bir konu hakkında çağrıldığı zaman şahitlik etmeye gitmemesidir. Şahitliği gizleyen ve bu şahitliği yerine getirmeyen kişi günahkâr olur" buyurmuştur.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“Rehin edilecek şey mal sahibine teslim edilebilecek bir şey olmalıdır" dedi ve "...Sonra alınmış rehinler yeterlidir..." âyetini okudu.

Târihu'l-Kebîr'de Buhârî, Ebû Dâvud, Nehhâs, Nâsih'te, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hilye'de Ebû Nuaym ve Sünen'de Beyhakî'nin ceyyid isnâdla bildirdiğine göre Ebû Saîd el-Hudrî:

“Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın...'" diye okumaya başladı. "... Eğer birbirinize güvenirseniz..." âyetine gelince:

“Bu âyet bir önceki âyeti neshetti" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, Şa'bî'den bildiriyor: Eğer güven varsa yazmamamda ve şahit tutmamamda bir sakınca yoktur. Çünkü Yüce Allah:

“... Eğer birbirinize güvenirseniz..." buyurmaktadır.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî:

“...Bir de şahitliği gizlemeyin..."âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Kişinin bildiği bir şahitliği kendi aleyhine, anne babasının veya akrabalarının aleyhine olsa bile gizlemesi doğru değildir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî:

“...Şüphesiz onun kalbi günahkârdır..." âyetini açıklarken:

“Kalbi fâcirdir (fâsıktır)" dedi.

283 ﴿