284"Göklerdeki her şey ve yerdeki her şey Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizlesenız de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter." Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr, İbnü'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in, Mücâhid vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker..." âyeti şahitlik hakkında indi" dedi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in, Miksem vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “... İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyetini açıklarken: “Bu, şahadeti gizlemek ve açığa çıkması gereken şeyi gizli bırakmamak hakkında inmiştir" dedi. Ahmed, Müslim, Nâsih'te Ebû Dâvud, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebû Hureyre'den bildiriyor: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) "Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyeti indiği zaman bu, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbına ağır geldi ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gidip diz üstü çökerek: “Ey Allah'ın Resûlü! (Daha önce) namaz, oruç, cihad ve sadakayla gücümüzün yeteceği şeylerle mükellef kılındık. Şimdi sana bu âyet indirildi ve biz buna güç yetiremeyiz" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sizden önceki iki Ehli kitâb (Yahudi ve Hıristiyanlar) gibi: «İşittik ve isyan ettik» demek mi istiyorsunuz? Aksine, siz: «İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır»' deyiniz" buyurdu. Ashâb bunu okuyup dilleri de buna alışınca bunun arkasından Yüce Allah: “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: «Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.» Şöyle de dediler: «İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır»" âyetini indirdi. Ashâb da bu şekilde (âyetteki gibi) söyleyince de, Yüce Allah: “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): «Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâ'mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et»" âyetini indirdi. Ahmed, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Hâkim ve el-Esmâ ve's-Sıfât'ta Beyhakî, İbn Abbâs'tan bildiriyor: “... Içinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyeti indiği zaman ashâbın kalplerine bir sıkıntı girdi. Daha önce kalplerine hiçbir şeyden öylesi bir sıkıntı girmemişti. Bu durumu Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdiklerinde: “«İşittik, itaat ettik ve teslim olduk» deyin" buyurdu. Yüce Allah onların kalplerine imanı yerleştirdi ve: “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: «Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.» Şöyle de dediler: «İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır. Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır.» (Şöyle diyerek dua ediniz): «Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma»'" âyetlerini indirdi. (Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ashâb âyette olduğu gibi söyleyince (dua edince) Yüce Allah: “(Tamam sorumlu) tutmayacağım" buyurdu. Sonra Yüce Allah: “... Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme..." âyetini indirdi. (Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ashâb âyette olduğu gibi söyleyince (dua edince) Yüce Allah: “(Tamam) yüklemeyeceğim" buyurdu. Sonra da Yüce Allah: “Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et" âyetini indirdi. (Yine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ashâb âyette olduğu gibi söyleyince (dua edince) Yüce Allah: “(Tamam size) yardımcı olacağım" buyurdu. Abdurrezzâk, Ahmed, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Mücâhid'den bildiriyor: İbn Abbâs'ın yanına girip: “İbn Ömer'in yanında idim, o bu âyeti okuyup ağladı" dedim. İbn Abbâs: “Bu hangi âyettir?" deyince: “... İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker..." âyetidir" cevabını verdim. Bunun üzerine İbn Abbâs dedi ki: Bu âyet indiği zaman Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbını büyük bir üzüntü ve korku bürümüştü. Onlar: “Ey Allah'ın Resûlü! Bizler konuştuğumuz ve işlediğimiz amellerden hesaba çekilecek olursak helak oluruz. Ancak kalplerimiz (vesvesemiz) elimizde değildir" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: “«İşittik ve itaat ettik» deyin" buyurdu. Sonra Yüce Allah: “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: «Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.» Şöyle de dediler: İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır. Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır...'" âyetlerini indirip kalplere gelen vesvesenin günah olmasını neshedip amellerle hesaba çekileceklerini bildirdi. Abd b. Humeyd, Nâsih'te Ebû Dâvud, İbn Cerîr, Taberânî ve Şuab'da Beyhakî, Saîd b. Mercâne'den bildiriyor: Abdullah b. Ömer ile beraber otururken o: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyetini okudu ve: “Vallahi! Eğer Yüce Allah bizi bu âyete göre hesaba çekecekse helak oluruz" deyip hıçkırığı duyulur bir şekilde ağladı. Sonra kalkıp İbn Abbâs'ın yanına gittim. İbn Ömer'in dediklerini ve dediğinde ne yaptığını ona anlattım. İbn Abbâs dedi ki: “Allah Ebû Abdirrahman'ı bağışlasın. Bu âyet indiği zaman Müslümanlar da Abdullah b. Ömer'in hissettiklerini hissetmişlerdi" dedi. Bunun üzerine Yüce Allah: “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâ'mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et" âyetini indirdi. İbn Abbâs: “Bu vesvese Müslümanların güç yetiremeyeceği bir şeydi. Sonra Yüce Allah kişinin amellerle kazandığı iyiliğin kendi yararına, kötülüğün de kendi zararına olacağını bildirdi" dedi. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, Nâsih'te Nehhâs, ve Hâkim'in, Sâlim'den bildirdiğine göre babası: “... içinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder" âyetini okudu ve gözleri yaşardı. Bu durum İbn Abbâs'a bildirilince: “Allah Ebû Abdirrahman'a merhamet etsin. O, bu âyet indiği zaman Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabının yapmış olduğu gibi yaptı" dedi. Bu âyeti bir sonraki âyet olan: “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar..." âyeti neshetti. İbn Ebî Şeybe, Zühd'de Ahmed ve Abd b. Humeyd, Nâfi'den bildiriyor: İbn Ömer: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyetini her okuyuşunda ağlayıp: “Bu çok şiddetli bir hesaptır" derdi. Buhârî, Beyhakî, Şuab'da, Mervân el-Asfar'dan, o da İbn Ömer olduğunu sandığım Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbından bir kişiden bildiriyor: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyetini bir sonraki âyet neshetti. Abd b. Humeyd ve Tirmizî, Hazret-i Ali'den bildiriyor: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyeti indiği zaman bizi hüzünlendirdi ve: “Birimiz içinden bir şeyler geçirdiğinde bundan dolayı sorgulanacak mı? Bunlardan da neyin bağışlanıp neyin bağışlanmadığını bilmeyecek miyiz?" dedik. Sonra: “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar..." âyeti indi ve bu âyeti neshetti. Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr ve Taberânî'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd bu âyet hakkında şöyle dedi: “Kişinin (düşündüğüyle) sorgulanması: “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar...'" âyeti inmeden önceydi. Bu âyet indiğinde de bir önceki âyeti neshetti. İbn Cerîr'in, Katâde vasıtasıyla bildirdiğine göre müminlerin annesi Hazret-i Âişe bu âyet hakkında: “Bu âyeti, Yüce Allah'ın: “Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır" âyeti neshetti" dedi. Süfyân, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce'nin, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah ümmetimin kalbinden geçirip te söylemediği ve yapmadığı şeyleri bağışlamıştır. " Firyâbî, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir, Muhammed b. Ka'b el- Kurazî'den bildiriyor: Yüce Allah kitapla beraber gönderdiği her bir nebî ve resûle mutlaka: “...içinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyetini de vahyetmiştir. Ümmetler nebîlerine ve resûllerine gelip: “İçimizden geçirip te yapamadığımız şeylerle sorguya mı çekileceğiz?" deyip inkâr ederek dalalete düşerlerdi. Bu âyet Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) indiği zaman kendilerinden önceki ümmetlere ağır geldiği gibi Müslümanlara da ağır gelmişti. Bunun üzerine: “Ey Allah'ın Resûlü! İçimizden geçirip te yapmadığımız şeylerle sorguya mı çekileceğiz?" deyince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Evet, siz işittik itaat ettik deyin ve Rabbinize dua edin" buyurdu. Yüce Allah: “Peygamber ve inananlar, ona Rabb'inden indirilene inandı. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı. «Peygamberleri arasından hiçbirini ayırt etmeyiz, işittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş Sanadır» dediler" âyetiyle yaptıkları dışında düşündüklerinden dolayı (Müslümanların) sorguya çekilmelerini kaldırdı. (.....) âyetinden kasıt, kişinin kazandığı hayırların kendi yararına, kazandığı kötülüklerin de kendi zararına olduğudur. "...Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme...'" âyeti(nin anlamı) ise şöyledir: “Yüce Allah unutarak ve hata ile bir şey yapan kişinin üstünden sorumluluğu kaldırdı ve daha önceki ümmetlere yüklemiş olduğu gibi kimseye gücünün yetmeyeceği bir yük yüklemedi. Onları affedip bağışlayarak muzaffer kıldı. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in, Ali (b. Ebî Talha) vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Bu senin gizli ve açık olan hallerindir. Bu âyet neshedilmemiştir. Ancak yüce Allah kıyamet gününde insanları bir araya topladığı zaman onlara: “Size (amellerinizi yazan) meleklerin de bilmediği içinizde gizlediğiniz şeyleri haber vereceğim" buyurur. Müminlere gizli olarak yalanlamış oldukları şeyleri söyler. "...Kalplerinizde, niyet yüzünden kazandığınız günah dolayısıyla sizi suçlu tutar ..." âyetinden kasıt ta budur. Abd b. Humeyd, Nâsih'te Ebû Dâvud, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Nehhâs'ın bildirdiğine göre Mücâhid: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker..." âyetini açıklarken: “Burada iman ve şüphe içinde olmak kastedilmiştir" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...içinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker..." âyeti hakkında şöyle dedi: “Bu, senin gizli ve açık olan hallerindir. Mümin kişi bir iyilik yapmayı içinden geçirip de o iyiliği yaparsa kendisine on sevap yazılır. Eğer o iyiliği yapması takdir edilmemişse mümin olmasından dolayı kendisine bir sevap yazılır. Yüce Allah müminin içinde gizlediğini de açığa vurduğunu da kabul eder. Ancak bir kötülük yapmayı içinden geçirirse Yüce Allah onu görür ve gizlenenlerin ortaya çıkarılacağı gün ona bunu bildirir. Ancak bu kötülüğü yapmazsa Allah onu (bu düşüncesinden dolayı) sorumlu tutmaz. Şayet bu kötülüğü yaparsa Yüce Allah: “işte, işlediklerini en güzel şekilde kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz bu kimseler..." âyetinde buyurduğu gibi yine onu bağışlar. Ebû Dâvud, Nâsih'te bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker..." âyeti nesholundu dedi ve: “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar..." âyetini okudu. Taberânî ve Beyhakî'nin, Şuab'da bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Bu âyet indiği zaman Müslümanlara ağır gelmiş ve zorluğa düşmüşlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah: “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar..." âyetini indirdi. Taberânî, Müsned eş-Şâmiyyîn'de İbn Abbâs'tan bildiriyor: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine de azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyeti indiği zaman, Ebû Bekr, Ömer, Muâz b. Cebel ve Sa'd b. Zürâre, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gidip: “Bize bu âyetten daha ağır bir âyet inmedi" dediler. İbn Cerîr'in, Dahhâk vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyet hakkında şöyle dedi: “Yüce Allah kıyamet gününde: “Kâtip(melek)lerim ancak açık olan amellerinizi yazarlar. Fakat ben bu gün sizi içinizden geçirdiklerinizle sorgulayacağım. Dilediğimi bağışlayıp dilediğimi de azaplandıracağım" buyurur. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî b. Enes bu âyet hakkında şöyle dedi: “Bu muhkem bir âyettir ve bunu hiçbir şey neshetmemiştir. Yüce Allah kıyamet gününde kişiye sen kalbinde şunu, şunu gizledin diyecek ve onu bundan dolayı sorumlu tutmayacaktır. Tayâlisî, Ahmed, Tirmizî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Şuab'da Beyhakî, Umeyye'den bildiriyor: O, Hazret-i Âişe'ye: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker..." âyetini ve: “...Kim fenalık yaparsa cezasını görür..." âyetini sorunca şöyle dedi: “(Bu âyetleri) Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sorduğum zamandan beri bana bunu kimse sormadı. O şöyle buyurmuştu: “Allah, kulunu sıtma hastalığı veya bir musibet vererek veya ona, gömleğinin koluna koymuş olduğu bir miktar malını kaybettirerek üzer ve kaybettiğini koltuğunun altında buldurur. Sonra kul kırmızı altının ateşle temizlenmesi gibi günahlarından temizlenir." Saîd b. Mansûr ve İbn Cerîr'in, Dahhâk vasıtasıyla bildirdiğine göre Hazret-i Âişe: “...İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyetini açıklarken şöyle dedi: “Kişi bir masiyet yapmaya karar verir ve bu masiyeti yapmazsa, Allah ona yapmayı düşünmüş olduğu masiyet kadar sıkıntı ve üzüntü verir. Böyle düşünmesinin hesabı öyle olur." İbn Cerîr, Hazret-i Âişe'den bildiriyor: “Kim bir kötülük işlemeye karar verip içinden bunu geçirirse, Yüce Allah bunun hesabını kendisine korku, hüzün ve keder vererek dünyada ödetir. Bu kötülüğü yapmaya karar verip yapmadığı için kendisine (âhirette) bir ceza gelmez." Abd b. Humeyd, Asım'ın (.....) şeklinde ötreli olarak okuduğunu söyledi. A'meş, Âsım'ın (.....) şeklinde cezm ile okuduğunu söyledi. İbn Ebî Dâvud, Mesâhifte Â'meş'ten bildiriyor: İbn Mes'ûd'un kıraati (.....) harfi olmaksızın (.....) şeklindedir. İbn Ebî Hâtim, Mücâhid'in: “...Dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter" âyetini açıklarken şöyle dediğini bildirir: “Büyük günahlardan dolayı dilediğini bağışlar, küçük günahlardan dolayı da dilediğin azap verir" dedi. |
﴾ 284 ﴿