45

"Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti. Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, (O nun huzurunda) eğilenlerle beraber sen de eğil. (Resûlüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak dîye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden) çekişirken de yanlarında değildin. Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa'dır. Mesih'tir; dünyada da, âhirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır."

Abdurrezzâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb:

“...Allah seni seçip temizledi. Dünyaların kadınlarından seni üstün tuttu" âyetini açıklarken şöyle dedi: Ebû Hureyre, Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle aktarıyordu:

“Develere binen kadınların en hayırlısı, Kureyş kadınlarıdır. Onlar küçük çocuklarına karşı daha şefkatli ve kocalarının malında daha tutumludurlar," Ebû Hureyre:

“Meryem binti İmrân asla deveye binmedi" dedi.

Buhârî ve Müslim âyeti zikretmeden hadisi nakletmişlerdir.

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Ali, Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle işittiğini söyledi:

"Meryem binti İmrân zamanındaki kadınlarının en hayırlısı Meryem'dir. Yine Hatice binti Huveylid zamanındaki kadınlarının en hayırlısı Hatice'dir,"

Hâkim'in, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Alemlerin en faziletli kadınları Hatice binti Huveylid, Fâtıma, Meryem ve Firavun'un hanımı Âsiye'dir."

İbn Merdûye'nin, Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah âlemlerin içinde dört kadını bütün kadınlardan üstün kılmıştır. Bunlar, Âsiye binti Muzâhim, Meryem binti İmrân, Hatice binti Huveylid ve Fâtıma binti Muhammed'dir."

Ahmed, Tirmizî, İbnu'l-Münzir, İbn Hibbân ve Hâkim'in, Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Âlemlerin içindeki kadınlardan (güzel örnek olarak) Meryem binti İmrân, Hatice binti Huveylid, Fâtıma binti Muhammed ve Firavun'un hanımı Âsiye sana yeter."

İbn Ebî Şeybe, Hasan(-ı Basrî)'den bu hadisi mürsel olarak nakletmiştir.

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Cerîr'in, Ebû Mûsa'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Erkeklerden çok kişi kemâle ermiştir. Ancak kadınlardan Meryem binti İmrân,

Firavun'un hanımı Âsiye dışında kimse kemâle ermiş değildir. Hazret-i Âişe'nin de kadınlara olan üstünlüğü, tiridin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir.

İbn Ebî Şeybe ve İbn Cerîr, Hazret-i Fâtıma'dan bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

“Sen, Meryem el-Betül dışında Cennetteki bütün kadınların efendisisin" dedi.

İbn Cerîr'in Ammâr b. Sa'd'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Meryem'in (aleyhisselam) âlemlerin bütün kadınlarına üstün kılındığı gibi Hatice ümmetimdeki bütün kadınlardan üstün kılınmıştır."

İbn Asâkir'in, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Cennet ehli kadınlarının efendisi Meryem binti İmrân'dır. Sonra Fâtıma, sonra Hatice sonra da Firavunun karısı Âsiye'dir."

İbn Asâkir'in, Mukâtil vasıtasıyla Dahhâk'tan ve İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Dört kadın vardır ki bunlar zamanlarının efendisidir. Bunlar Meryem binti İmrân, Âsiye binti Muzâhim, Hatice binti Huveylid ve Fâtıma binti Muhammed'dir. Hepsinin efendisi de Fâtıma'dır."

İbn Ebî Şeybe'nin, Abdurrahman b. Ebî Leyla'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Meryem binti İmrân, Firavunun hanımı Âsiye ve Hatice binti Huveylid'den sonra âlemlerin kadınlarının efendisi Fâtıma'dır.

İbn Ebî Şeybe'nin, Mekhûl'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Develere binen kadınların en hayırlısı Kureyş kadınlarıdır. Onlar küçük çocuklarına karşı daha şefkatli ve kocalarının malında daha tutumludurlar. Meryem binti İmrân'ın deveye bindiğini işitsem bile kimseyi ondan daha üstün tutmazdım."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“...Allah seni seçip temizledi..."' âyetini açıklarken:

“Senin imanını şüphelerden ve mânevi kirlerden temiz kıldı, mânâsındadır" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“...Seni seçip temizledi. Dünyaların kadınlarından seni üstün tuttu" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Allah seni hayızlık durumundan temizledi ve o zamanın kadınlarının efendisi kıldı."

İbn Cerîr, İbn İshâk'tan bildiriyor: Meryem (aleyhesselam) kendini kiliseye kapatmıştı. Beraberinde Yusuf adında bir çocuk vardı. Yusuf'u annesi ve babası bu yolda adamışlardı. Onlar kilisede beraber kalıyordu. Meryem'in (aleyhisselam) Ve Yusuf'un suyu bittiği zaman onlar su kablarını alıp içinde su bulunan mağaraya gider, kapları doldurarak geri dönerlerdi. Melekler de onu koruyup:

“Ey Meryem! Allah seni seçip temizledi. Dünyaların kadınlarından seni üstün tuttu"" diyordu. Zekeriyyâ (aleyhisselam) bunları işitiği zaman:

“Bint İmrân'ın ne yüce şanı vardır" derdi.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Ey Meryem! Rabbine gönülden boyun eğ..." âyetini açıklarken:

“Durmayı uzat, yani kıyamı uzat, mânâsındadır" dedi.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Mücâhid'den bildiriyor: Meryem'e (aleyhisselam):

“...Rabbine gönülden boyun eğ..."" denildiği zaman ayakları şişene kadar kıyamda kaldı.

İbn Cerîr, el-Evzaî'den bildiriyor: Meryem (aleyhiselam) ayaklarından irin akana kadar kıyamda kalırdı."

İbn Asâkir, Ebû Saîd'den bildiriyor: Meryem (aleyhiselam) ayakları şişene kadar namaz kılardı.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“Rabbine gönülden boyun eğ..." âyetini açıklarken:

“İhlas içinde boyun eğ, mânâsındadır" dedi.

İbn Cerîr, Katâde'nin:

“Rabbine gönülden boyun eğ..." âyetini açıklarken:

“Rabbine itaat et" dediğini bildirir.

İbn Ebî Dâvud'un, Mesâhifte bildirdiğine göre İbn Mes'ûd bu âyeti (.....) şeklinde okurdu.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde:

“...Sen yanlarında değildin...'"' âyetini açıklarken:

“Burada Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) kastedilmektedir" dedi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Meryem (aleyhesselam) kiliseye bırakıldığı zaman vahiy yazan kâtipler onu kimin kefaleti altına alacağı hususunda kalemleriyle kura çektiler. Yüce Allah bu konuda Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin, çekişirlerken de orada bulunmadın" buyurmuştur."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime:

“...Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken..." âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Kalemlerini suya attıklarında kalemler akıntıyla beraber gitti. Ancak Zekeriyyâ'nın (aleyhisselam) kalemi (akıntıyla gitmeyip) yükselince onu kefaleti altına aldı.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Rabî'den bildiriyor: Onlar kalemlerini (asalarını diyenler de vardır) akıntıya attıklarında Zekeriyyâ'nın (aleyhisselam) kalemi akıntıya karşı gitti. Bunun üzerine Meryem'i (aleyhisselam) kefaleti altına aldı.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc:

“...Kalemleri..." kelimesini açıklarken:

“Burada Tevrât'ı yazdıkları kalemler kastedilmektedir" dedi.

Abd b. Humeyd, Mücâhid'den bunun aynısını nakletti.

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh):

“...Kalemleri..."  kelimesini açıklarken:

“Burada okları kastedilmektedir" dedi.

İshâk b. Bişr ve İbn Asâkir İbn Abbâs'tan bildiriyor: Yüce Allah, Zekeriyyâ'ya Yahya'yı (aleyhimesselam) bahşettiğinde ve o üç yaşına girdiğinde Meryem'i (aleyhesselam) İsa (aleyhisselam) ile müjdeledi. Meryem (aleyhesselam) mihrabta iken melekler yani Cibrîl (.....) dedi. Yani:

"Ey Meryem! Allah seni seçip temizledi. Zamanınındaki bütün kadınlardan seni üstün tuttu" dedi. Sonra (.....) dedi. Yani, namaz kılanlarla, Beytü'l-Makdis'in kurrâları (Tevrat okuyucuları) ile birlikte Rabbin için namaz kıl ve kıyamda uzunca dur, mânâsındadır. Ayakları şişene kadar kıyamda kalırdı. Sonrasında Yüce Allah Peygamberine:

“Bu Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin...'" buyurdu. Yani Zekeriyyâ, Yahya ve Meryem'in (aleyhimusselam) kefalet hakkındaki kıssasını haber vermiştir. Sonra Yüce Allah, İsa'nın (aleyhisselam) kıssasını haber vererek, Ey Muhammed! "Melekler demişti ki:

“Ey Meryem! Allah sana, Kendinden bir sözü, adı Meryem oğlu İsa olan Mesih'i, dünya ve âhirette şerefli ve Allah'a yakın kılınanlardan olarak müjdeler" buyurdu. Yani İsa (aleyhisselam) dünyada saygın, âhirette ise Allah'a yakın kılınandır. Sonra:

“İnsanlarla, beşikte iken de, yetişkin iken de konuşacaktır ve o, iyilerdendir" buyurdu. Yani o kundakta iken ve büyüdükten sonra semaya çıkarılmadan önce insanlarla konuşacaktır. O, Allah'ın göndermiş olduğu elçilerdendir.

İshâk b. Bişr ve İbn Asâkir, Vehb (b. Münebbih)'den bildiriyor: Meryem'in (aleyhesselam) hamileliği belli olup müjdelenince Yüce Allah'ın kerametine inandı ve kalbi mutmain oldu. Onun morali düzeldi ve kuvvetlendi. Yanında Allah yolunda adananlardan dayısı oğlu Yusuf vardı. O perdenin arkasından Meryem'in (aleyhisselam) hizmetini görüyor onunla konuşuyor ve onun ihtiyaç duyduğu şeyleri veriyordu. Onun hamile olduğunu gören ilk kişi Yusuf'tu. Onun bu durumuna üzülüp kederlenerek, kaldıramayacağı bir belanın başına gelmesinden korktu. Bütün işlerini bırakarak Meryem'in (aleyhisselam) yanına nereden girildi diye düşünmeye başladı. Çünkü o, ibadet eden hikmet sahibi birisiydi. Meryem (aleyhesselam) hicabı koymadan önce kendisiyle beraberdi ve beraber büyümüşlerdi. Meryem'in (aleyhisselam) ve Yusuf'un suyu bittiği zaman onlar su kablarını alıp içinde su bulunan mağaraya gider, kapları doldurarak geri dönerlerdi. Melekler de devamlı Meryem'le (aleyhisselam) konuşuyor ve:

“Ey Meryem! Allah seni seçip temizledi" diye onu müjdeliyorlardı. Yusuf işittiklerinden dolayı şaşırıyordu. Yusuf, Meryem'in (aleyhisselam) hamileliğini görünce onun durumundan şüpheye düştü. Kendi içinde onun hakkında fitneye düşüp töhmette bulunacağı sırada Allah'ın onu seçip temizlediğini, yine Allah'ın, annesine kendisini ve zürriyetini şeytandan koruyacağına dair ahdi olduğunu hatırladı. Meleklerin:

“Ey Meryem! Allah seni seçip temizledi" dediğini ve Yüce Allah'ın kendisine olan faziletini hatırlayarak kendi kendine:

“Zekeriyyâ onu mihrabta korudu ve yanına kimse girmedi. Şeytanın da ona gidecek bir yolu yoktur. O zaman bu nereden?" diyordu. Meryem'in (aleyhesselam) renginin değiştiğini ve karnının büyüdüğünü görünce bu ağırına gitti ve ona:

“Ey Meryem! Tohum olmadan ekin olur mu?" dedi. Meryem (aleyhesselam):

“Evet (olur)" karşılığını verdi. O:

“Bu nasıl olur?" deyince de:

“Yüce Allah ilk tohumu ekin olmadan yarattı ve ilk ekini tohumsuz bitirdi. Belki: «İlk ekini ancak tohumla yaratabilir» dersin. Belki de: «Tohumsuz onu yaratmaya ve yerde bitirmeye gücü yetmez» dersin" dedi. Yusuf:

“Bunları söylemekten Allah'a sığınırım. Sen doğru söyledin, nur ve hikmetle konuştun. Allah'ın ilk ekini yaratıp tohumsuz olarak bitirmeye gücü yettiği gibi yine tohumsuz ekin bitirmeye de gücü yeter. Söyle bana, ağaçlar susuz ve yağmursuz yeşerir mi?" dediğinde:

“Tohumu, ekini, suyu, yağmuru ve ağaçları yaratanın bir olduğunu bilmiyor musun? Belki: «Eğer su ve yağmur olmasaydı Allah'ın ağaçları yeşertmeye gücü yetmez dersin» dedi. Yusuf:

“Bunları söylemekten Allah'a sığınırım. Sen doğru söyledin, söyle bana, erkek olmadan çocuk ve hamilelik olur mu?" diye sorunca, Meryem (aleyhesselam):

“Evet (olur)" dedi. Yusuf:

“Bu nasıl olur?" deyince de:

“Yüce Allah'ın Âdem'i ve hanımı Havva'yı hamilelik, erkek ve dişi olmadan yarattığını bilmiyor musun?" dedi. Yusuf:

“Biliyorum, bana senin durumunu haber ver" diye karşılık verdi. Bunun üzerine Meryem (aleyhesselam):

“Yüce Allah beni:

“Kendinden bir sözü, adı Meryem oğlu İsa olan Mesih'i, dünya ve âhirette şerefli ve Allah'a yakın kılınanlardan olarak müjdeler. İnsanlarla, beşikte iken de, yetişkin iken de konuşacaktır ve o, iyilerdendir" buyruğuyla müjdeledi" dedi. O zaman Yusuf bunun Meryem (aleyhesselam) için Allah tarafından bir hayır olduğunu bildi ve bu konuda sessiz kaldı. Doğum sancıları kendisine gelinceye kadar bu şekilde kaldı ve sancı gelince kendisine mihrabı terketmesi için bir nida geldi. Bunun üzerine Meryem (aleyhesselam) mihrabı terketti.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde:

“Ey Meryem! Allah sana ... müjdeler" âyetini açıklarken:

“Melekler kendisiyle yüzyüze görüştüler" dedi.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Allah sana kendinden bir sözü... müjdeler'" âyetini açıklarken:

“İsa (aleyhisselam), Allah'ın bir kelimesidir" dedi.'

İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Peygamberlerin içinde İsa (aleyhisselam) ve Muhammed'den (sallallahü aleyhi ve sellem) başka iki ismi bulunan kimse yoktur.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İbrâhîm(-i Nehaî)' nin: (.....) kelimesi hakkında:

“Doğruluğu devamlı olan mânâsındadır" dediğini bildirir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Saîd:

“İsa'nın (aleyhisselam) adının Mesih olmasının sebebi bereketle meshedilmiş olmasındandır" dedi.

İbn Ebî Hâtim, Yahya b. Abdirrahman es-Sekafî'den bildiriyor: Isa (aleyhisselam) seyahat eden biri olması sebebi ile Mesih diye adlandırılmıştır. O bir yerde akşamlar başka bir yerde sabahlardı. O yükseltilinceye kadar da evlenmemiştir.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) âyetini açıklarken:

“O kıyamet gününde Allah'a yakın kılınanlardandır" dedi.

45 ﴿