79"Allah'ın kendisine Kitab'ı, hükmi, peygamberliği verdiği insanoğluna: «Allah'ı bırakıp bana kulluk edin» demek yaraşmaz, fakat: «Kitabı öğrettiğinize, okuduğunuza göre Rabb'e kul olun» demek yaraşır." İbn İshâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Delâil'de İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Ebû Râfi' el-Kurazî şöyle dedi: Necrân ahalisinden olan Yahudilerin ve Hıristiyanların hahamları Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında toplandıkları zaman Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları İslam'a davet etmişti. Onlar: “Ey Muhammed! Hıristiyanların İsa b. Meryem'e taptıkları gibi sana tapmamızı mı istiyorsun?" diye sorunca, Necrân ahalisinden kendisine Rîsu denilen bir kişi de: “Ey Muhammed! Sen bunu mu istiyorsun?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah'tan başkasına kulluk etmemizden ve ondan başkasına kulluk edilmesini emretmemizden Allah'a sığınırım. Allah beni bunun için göndermedi ve bana bunu emretmedi" dedi. Yüce Allah bu söyleyişlerin ardından: “Allah'ın kendisine Kitab'ı, hükmü, peygamberliği verdiği insanoğluna: «Allah'ı bırakıp bana kulluk edin» demek yaraşmaz, fakat: «Kitabı öğrettiğinize, okuduğunuza göre Rabb'e kul olun» demek yaraşır. Onun size, «Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin» diye emretmesi de düşünülemez. Siz Müslüman olduktan sonra, o size hiç inkârı emreder mi?'" âyetlerini indirdi.' İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, İbn Cüreyc'ten bildiriyor: Yahudilerden bazı kişiler kitaplarının tahrif edilmesinden dolayı Rablerinden başka kişilere kulluk ediyorlardı. Yüce Allah bu konuda: “Allah'ın kendisine Kitâb'ı, hükmü, peygamberliği verdiği insanoğluna: «Allah'ı bırakıp bana kulluk edin» demek yaraşmaz..." buyurmaktadır. Yani "'Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" deyip insanlara Allah'ın indirdiğinden başkasını emretmek yaraşmaz. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) şöyle dedi: Bana şöyle nakledildi: Adamın biri: “Ey Allah'ın Resûlü! Bizim birbirimize selam verdiğimiz gibi sana selam veriyoruz. Sana secde edebilir miyiz?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hayır, ancak Peygamberinize karşı saygılı olunuz ve hakkı sahipleri için biliniz. Çünkü hiç kimseye Allah'tan başkasına secde etmek yaraşmaz" buyurdu. Bunun üzerine Yüce Allah: “Allah'ın kendisine Kitab'ı, hükmü, peygamberliği verdiği insanoğluna: «Allah'ı bırakıp bana kulluk edin» demek yaraşmaz, fakat: «Kitabı öğrettiğinize, okuduğunuza göre Rabb'e kul olun» demek yaraşır. Onun size, «Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin» diye emretmesi de düşünülemez. Siz Müslüman olduktan sonra, o size hiç inkârı emreder mi?" âyetlerini indirdi. İbn Ebî Hâtim'in, Saîd b. Cübeyr'den bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) kelimesi hakkında: “Burada fakihler ve öğretmenler kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim'in, İkrime vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) kelimesini açıklarken: “Burada halim, âlim ve hikmet sahipleri kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in, Dahhâk vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) kelimesi hakkında: “Burada âlim ve fakih kişiler kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr'in, Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) kelimesini açıklarken: “Burada halim ve fakih kişiler kastedilmektedir" dedi. Beyhakî'nin, Şuab'da bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr (.....) âyetini açıklarken: “Burada halim ve fakih kişiler kastedilmektedir" dedi. İbnu'l-Münzir, İbn Mes'ûd'un (.....) kelimesini açıklarken: “Burada hikmet sahipleri ve âlimler kastedilmektedir" dedidiğini bildirir. İbn Cerîr, Mücâhid'den bildiriyor: (.....) kelimesini açıklarken: “Bunlar rahiplerden üstün olan fakihler ve âlimlerdir" dedi. İbn Cerîr, Saîd b. Cübeyr'in (.....) kelimesini açıklarken: “Burada hikmet sahipleri ile takva sahipleri kastedilmektedir" dediğini bildirir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: (.....) kelimesi için: “İnsanları terbiye ve idare eden onları sürekli gözetenlerdir" dedi. Sonra: “Rabbe kul olanlar ve bilginlerin onlara günah söz söylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi?..." âyetini okuyup: “Burada idareciler, gözeticiler, rahipler ve âlimler kastedilmektedir" dedi. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk: “...Kitab'ı öğrettiğinize, okuduğunuza göre «Rabb'e kul olun» demek yaraşır" âyetini açıklarken: “Kur'ân'ı öğrenen her kişinin fakih olması gerekir" dedi. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti (.....) şeklinde okurdu. Abd b. Humeyd, Saîd b. Cübeyr'in bu âyeti (.....) şeklinde şeddeli olarak okuduğunu ve (te) harfini ötre ile (lam) harfini ise esre ile okuduğunu bildirir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Mücâhid'in bu âyeti (.....) şeklinde muhaffef (şeddesiz) olarak (te) harfini de nasb ederek okumuştur. İbn Uyeyne: “Onlar (Kur'ân'ı) öğrenmeden öğretmediler" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Ebû Bekr'den bildiriyor: Âsim bu âyeti (.....) şeklinde (te) harfini ötre ile (lam) harfini de esre ile okurdu, "...öğrettiğiniz kitap ve okuduğunuz şeyler gereğince..."O âyetindeki kitaptan kasıt Kur'ân, öğrettiğiniz şeylerden kasıt ise fıkıhtır" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim, Dahhâk'tan bildiriyor: Hür veya köle, erkek veya kadın hiç kimse Kur'ân'da bulunanları öğrenmeye var gücüyle gayret etmezse mazur sayılmaz. Zira Yüce Allah: “...öğrettiğiniz kitap ve okuduğunuz şeyler gereğince Rabbe halis kullar olun" buyurmaktadır. Yani fakih ve âlim olun, demektir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Rezîn: “...ve okuduğunuz şeyler gereğince..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Burada fıkıh müzakeresi kastedilmektedir. Ashâb fıkıh konusunu bizim aramızda müzakere ettiğimiz gibi onlar da aralarında müzakere ederlerdi. |
﴾ 79 ﴿