92

"Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz. Her ne sarfederseniz, şüphesiz Allah onu bilir."

Mâlik, Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbnu'l- Münzir, İbn Ebî Hâtim, Enes'ten bildiriyor: Ensâr'ın içinde en fazla hurma ağacı olan Ebû Talha idi. En fazla hoşlandığı bahçesi de Mescid'in karşısında bulunan Beyruhâ bahçesiydi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o bahçeye girer ve temiz suyundan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" âyeti inince, Ebû Talha:

“Ey Allah'ın Resûlü! Yüce Allah:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz"  buyurmaktadır. Benimde en fazla hoşlandığım bahçem Beyruhâ bahçesidir. Onu Allah yolunda tasadduk ediyorum. Ben bu bahçenin sevabını diliyor ve Allah katında benim için saklanmasını temenni ediyorum. Ey Allah'ın Resûlü! Onu Allah'ın sana göstermiş olduğu yerlerde harca" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Çok güzel, bu mal kazanç bırakan bir maldır, bu mal kazanç bırakan bir maldır. Ben senin ne dediğini işittim. Ben onu akrabalarına bırakmanı uygun görüyorum" buyurdu. Ebû Talha:

“Ey Allah'ın Resûlü! Öyle yapacağım" deyip onu akrabaları ve amca çocukları arasında taksim etti.

Abd b. Humeyd, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Cerîr, Enes'ten bildiriyor:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" âyeti indiği zaman Ebû Talha:

“Ey Allah'ın Resûlü! Yüce Allah mallarımızdan istemektedir. Sen de şahid ol ki Beyruhâ adlı bahçemi Allah yolunda bahşediyorum" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Onu akrabalarına bırak" buyurdu. Ebû Talha da onu Hassân b. Sâbit ve Ubey b. Ka'b'a bıraktı.

Ahmed, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Merdûye ve Mekârimu'l-Ahlâk'ta Harâitî, Enes'ten bildiriyor:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz"  âyeti veya:

“Kimdir Allah'a güzel bir borç verecek o kimse..." âyeti inince Ebû Talha:

“Ey Allah'ın Resûlü! Falan falan yerde bulunan bahçem sadakadır. Eğer bunu gizli olarak vermeye gücüm yetseydi açık olarak vermezdim" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Onu ailenden fakir kişilere ver" buyurdu.

Abd b. Humeyd ve Bezzâr, İbn Ömer'den bildiriyor: O, "Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz"  âyetini ilk öğrendiğimde Yüce Allah'ın bana vermiş olduğu şeyleri düşündüm ve benim için yanımda Rum kökenli olan Mercâne adlı cariyemden daha sevimli bir malımın olmadığını gördüm. Bunun üzerine:

“Bu cariyemi Allah rızası için azad ettim" dedim. Eğer Allah yolunda verdiğim bir şeyi geri alma alışkanlığım olsaydı onu kendime nikahlardım" dedi. Sonra Ömer o cariyeyi Nâfi'ye nikahladı.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Ömer el-Hattâb'tan bildiriyor: Ömer, Ebû Mûsa el-Eş'arî'ye, kendisi için Celûle tutsaklarından bir cariye satın almasını bir mektupla bildirdi. Sonra Ömer bu cariyeyi huzuruna çağırıp:

“Yüce Allah:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" buyurmaktadır" dedi ve onu azad etti.

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Muhammed b. el-Münkedir'den bildiriyor:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz"  âyeti indiği zaman Zeyd b. Hârise, Seblu denilen bir atıyla gelip:

“Bu, sadakadır" dedi." -Oysa onun için yanında bu attan daha sevimli bir mal yoktu- "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu atı kabul etti ve ona Zeyd'in oğlu Usâme'yi bindirdi. Bunun üzerine Zeyd'in yüzündeki değişikliği gören Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah onu senden kabul etti" buyurdu.

İbn Cerîr, Amr b. Dînar'dan bunun aynısını bildirir.

Abdurrezzâk ve İbn Cerîr, Ma'mer vasıtasıyla Eyyûb ve bir başkasından bildiriyor:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz. Her ne harcarsanız, şüphesiz Allah onu bilir"  âyeti indiği zaman Zeyd b. Hârise çok sevdiği bir atıyla gelip:

“Ey Allah'ın Resûlü! Bu at Allah yolunda (sadaka)dır" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ata Zeyd'in oğlu Usâme'yi bindirince Zeyd'in ağırına gitmişti. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Zeyd'in bu durumunu görünce:

“Bilmiş ol ki, Allah onu kabul etti" buyurdu.

Abd b. Humeyd ve İbn Asâkir, Sâbit b. el-Haccâc'tan bildiriyor: Bana şöyle nakledildi:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" âyeti indiği zaman Zeyd:

“Allahım! Benim yanımda bu atımdan daha fazla sevdiğim bir malımın olmadığını biliyorsun" dedi ve onu miskinlere tasadduk etti. O miskinler de atı satmak istediler. Zeyd de o atı çok beğenmişti ki, onu satın alabilir mi diye Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) sorunca, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bunu yasakladı.

İbn Cerîr, Meymûn b. Mihrân'dan bildiriyor: Adamın biri Ebû Zer'e:

“Hangi ameller daha faziletlidir?" diye sorunca, Ebû Zer:

“Namaz dinin direğidir, cihad amelin başı, sadaka da hayret verici bir şeydir. Bunun üzerine bu kişi:

“Ey Ebû Zer! Benim en çok işlediğim ameli bırakıp ta zikretmediğini görüyorum" dedi. Ebû Zer:

“O nedir?" diye sorunca:

“Oruçtur" karşılığını verdi. Ebû Zer:

“Oruç Allah'a yakınlıktır, ancak bunların yanlarında değildir" deyip:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" âyetini okudu.

Abd b. Humeyd, Süleym oğullarından bir adamdan bildiriyor: Ebû Zer'e Rebeze'de komşu oldum. Onun bir deve sürüsü, bir de bu sürüyü güden zayıf bir çobanı vardı. Ona:

“Ey Ebû Zer! Seninle arkadaş olup sürünü korumak ve sende olan ilimden bir şeyler öğrenmek istiyorum. Umulur ki Allah bana bunlarla bir fayda sağlar ne dersin?" dedim. Ebû Zer:

“Bana arkadaşlık edecek kişi bana itaat edendir. Eğer bana itaat edersen arkadaşımsın, etmezsen değilsin" dedi. Ona:

“Hangi konularda sana itaat etmemi ister sin?" dediğimde:

“Bana malımdan bir şey getirmeni istediğim zaman en güzelini getireceksin" dedi. Onunla bir süre öylece beraber kaldım. Sonra ona su işiyle uğraşanların ihtiyaç içinde oldukları zikredildi. Bunun üzerine bana:

“Develerden bir deve getir" dedi. Develere baktığımda aralarında erkek damızlığın en güzel ve en uysal olduğunu gördüm. Tam onu alacaktım ki Ebû Zer'in ona olan ihtiyaçlarını hatırladım ve onu almaktan vaz geçtim. O deveden sonra en güzel olan deveyi alıp yanına gittim. O, deveye bakıp:

“Ey Süleym oğullarından olan kardeşim! Sen bana hainlik ettin" dedi. Onu anladığımda deveyi bıraktım ve sürüye geri dönüp o en güzel olan deveyi getirdim. O, yanında oturanlara:

“Allah rızasını gözeterek iş yapacak iki kişi var mıdır?" diye sorunca, oradan iki kişi:

“Biz varız" cevabını verdi. Ebû Zer:

“O zaman kalkın ve bu deveyi yatırıp ayaklarını bağlayarak kesin. Sonra sucuların evlerini sayın ve eti evlerin sayısına göre taksim edin. Ebû Zer'in evini de onlardan bir tane sayın" dedi. Bunun üzerine onlar da bu şekilde yapıp eti taksim ettikten sonra beni yanına çağırıp:

“Vasiyetimi hatırlayıp omuz ardı mı ettin bilmiyorum. Unuttuysan seni mâzur görüyorum" dedi. Ona:

“Hayır, vasiyetini unutmadım. Fakat develere baktığımda en güzellerinin erkek damızlık bir deve olduğunu gördüm. Tam onu alacakken ona olan ihtiyacını hatırladım ve geri bıraktım" dedim. Ebû Zer:

“Ona olan ihtiyacımdan dolayı mı bıraktın?" diye sorunca:

“Evet bu sebeple bıraktım" cevabını verdim. Bunun üzerine:

“Sana ihtiyaç günümü haber vereyim mi? Benim ihtiyaç duyacağım gün mezarıma konulacağım gündür. Benim asıl ihtiyaç duyacağım gün işte o gündür. Şüphesiz her malın üç ortağı bulunmaktadır. Biri kaderdir ki o geldiğinde iyi mi, kötü mü demeden alır gider. Biri varistir ki, o da başını ne zaman mezara koyacağını beklemektedir.

Sen (mezarda) zelil bir iken o malını alacaktır. Diğeri ise sensin (yani malın sahibidir). Eğer gücün yeterse bu üç ortağın en zayıfı olmaya bak. Çünkü Yüce Allah:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" buyurmaktadır. Bu deve malımın içinde en fazla sevdiğimdi. Onu vererek kendime önden bir şeyler hazırlamak istedim" dedi.

Ahmed, Hazret-i Âişe'den bildiriyor: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir keler getirildi. Ancak Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan yemedi ve yiyene de yasaklamadı. Ona:

“Ey Allah'ın Resûlü! Onu miskinlere yedirelim mi?" diye sorduğumda:

“Hayır, yemediğiniz şeylerden onlara yedirmeyin" buyurdu.

Ebû Nuaym, Hilye'de, Mücâhid vasıtasıyla İbn Ömer'den bildiriyor:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" âyeti indiği zaman o bir cariyesini çağırıp azat etti.

Zühd'de Ahmed, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Mücâhid'den bildiriyor: İbn Ömer namaz kılarken okuyordu ki:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" âyetine yetişince, namazdayken eliyle işaret ederek bir cariyesini azat etti.

İbnu'l-Münzir, Nâfi'den bildiriyor: İbn Ömer şeker satın alıp onu tasadduk ederdi. Ona:

“Şeker parasıyla onlara yiyecek satın alıp versen onlar için bundan daha faydalı değil midir?" dediğimizde:

“Sizin dediğinizi biliyorum. Ancak Allah'ın:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz" buyurduğunu işittim" derdi. Çünkü İbn Ömer şekeri severdi.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd:

“...İyiliğe erişemezsiniz" âyetini açıklarken:

“İyilikten kasıt, Cennettir" dedi.

İbn Cerîr, Amr b. Meymûn'dan bunun aynısını bildirir.

İbnu'l-Münzir, Mesrûk'tan bunun aynısını bildirir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde bu âyeti açıklarken:

“Beğendiğiniz ve hevasına düştüğünüz mallarınızdan harcamadıkça Rabbinizin iyiliğine (Cennetine) erişemezsiniz" dedi. "...Her ne harcarsanız, şüphesiz Allah onu bilir"  âyetini açıklarken ise:

“O sizin için saklanmıştır. Yüce Allah ondan haberdardır ve mükafatını verecektir" dedi.

92 ﴿