96

"Doğrusu insanlar için ilk Kurulan ev, Mekke'de, dünyalar için mübarek ve doğru yol gösteren Kabe'dir."

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in, Şa'bî vasıtasıyla bildirdiğine göre Ali b. Ebî Tâlib:

“Doğrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke'de..." âyetini açıklarken:

“Ondan daha önce de evler vardı. Ancak bu, Allah'a ibadet için kurulan ilk evdi" dedi.

İbn Cerîr, Matar'dan bu yorumun aynısını bildirir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) bu âyet hakkında:

“İnsanların Allah'a ibadet etmeleri için yapılan ilk ev Mekke'de yapılan evdir" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, İbn Cerîr ve Beyhakî, Şuab'da, Ebû Zer'den bildiriyor:

“Ey Allah'ın Resûlü! İlk yapılan mescid hangisidir?" diye sorduğumda, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Mescidu'l- Haram'dır" buyurdu. Sonra hangisidir?" dediğimde:

“Mescidu'l-Aksa'dır" dedi. "İkisi arasında kaç yıl vardır?" diye sorduğumda ise:

“Aralarında kırk yıl vardır" karşılığını verdi.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Taberânî ve Beyhakî, Şuab'da, İbn Amr'dan bildiriyor:

“Yüce Allah, Kâbe'yi yeryüzünden iki bin yıl önce yaratmıştır. -Arş su üzerinde iken- Kâbe beyaz köpük gibiydi. Yeryüzü de altında bir kabuk gibiydi. Daha sonra da yeryüzü Kâbe'nin altında yayıldı."

İbnu'l-Münzir, Ebû Hureyre'den bildiriyor:

“Kâbe, yeryüzünden iki bin yıl önce kurulmuştur. Ancak o yerdendi ve su üzerinde bir kabuk gibiydi. Üzerinde meleklerden iki melek vardı ki, bu melekler tesbih ediyordu. Yüce Allah yeryüzünü yaratmak istediğinde yeryüzünü Kâbe'den yaydı ve onu yeryüzünün ortasında kıldı."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve el-Ezrakî'nin bildirdiğine göre Mücâhid:

“Doğrusu insanlar için ilk kurulan ev..." âyeti "Siz, insanlar için ortaya çıkarılan,... hayırlı bir ümmetsiniz" âyeti gibidir" dedi.

İbn Cerîr, Süddî'den bildiriyor:

“İlk kurulan ev Kâbe'dir. Kâbe kurulduğu zaman yeryüzü henüz su idi. Kâbe'de onun üstünde bir köpüktü. Allah yeri yarattığı zaman beraberinde Kâbe'yi de yarattı. O yeryüzünde kurulan ilk evdir."

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) bu âyeti açıklarken:

“İnsanlara yapılan ilk kıble, Mescid-i'Harâm'dır" dedi.

İbnu'l-Münzir ve el-Ezrakî, İbn Cüreyc'ten bildiriyor. Bize nakledildiğine göre Yahudiler:

“Beytü'l-Makdis, Kâbe'den daha muazzamdır. Çünkü o, peygamberlerin hicret ettiği yer olmasıyla beraber mukaddes topraklardır" dediler. Müslümanlar da:

“Kâbe daha muazzamdır" dedi. Bu söyleşi Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirildiğinde:

“Doğrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke'de, dünyalar için mübarek ve doğru yol gösteren Kâbe'dir. Orada apaçık deliller vardır, İbrahim'in makamı vardır" âyetleri indi. Halbuki bu âyetlerde bahsedilenler Beytü'l-Makdis'te yoktur. "...Kim oraya girerse, güvenlik içinde olur..." Bu âyette de bahsedilen Beytü'l-Makdis'te değildir. "...Oraya yol bulabilen insana Allah için Kâbe'yi haccetmesi gereklidir..." Bu âyettede bahsedilen yer Beytü'l-Makdis değildir.

Beyhakî'nin, Şuab'da, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yeryüzünden yaratılan ilk yer Kabe'nin yeridir. Sonra yeryüzü o yerden yayıldı. Yüce Allah'ın yeryüzünde yarattığı ilk dağda Ebû Kubeys dağıdır. Sonra diğer dağlar da ondan yaratıldı."

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Abdullah b. ez-Zübeyr:

“(Mekke'nin) Bekke diye adlandırılmasının sebebi, her taraftan oraya haccetmek için insanların gelmesindendir" dedi.

Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr ve Beyhakî'nin, Şuab'da bildirdiğine göre Mücâhid:

“(Mekke'nin) Bekke diye adlandırılmasının sebebi, orada (tavaf anında) erkek ve kadınların izdiham yaşamalarındandır" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Saîd b. Cübeyr'den bunun aynısını bildirir.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve Beyhakî, Mücâhid'den bildiriyor: (Mekke'nin) Bekke diye adlandırılmasının sebebi orada (tavaf anında) insanların birbirlerini şıkıştırarak izdiham yaşamalarındandır. Orada caiz olan (izdiham ve kadın erkek karışık namaz kılma) başka yerde caiz değildir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve Beyhakî, Şuab'da, Katâde'den bildiriyor: (Mekke'nin) Bekke diye adlandırılmasının sebebi Yüce Allah'ın oradaki bütün insanları bir araya toplamasındandır. Orada kadınlar erkeklerin önünde bulunan saflarda namaz kılabiliyor. Ancak bu, başka bir şehirde mümkün değildir.

Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Utbe b. Kays'tan bildiriyor:

“Bekke, insanları bir arada toplayandır ki, erkekler orada kadın gibi olur. Bunu kimden rivayet ediyorsun?" denildiğinde:

“İbn Ömer'den" karşılığını verdi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Muhammed b. Zeyd b. Muhâcir:

“(Mekke'nin) Bekke diye adlandırılmasının sebebi, zulmü parçalamasındandır" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim, İkrime'den bildiriyor: Kâbe ve etrafı Bekke, onun dışındaki kısımlar ise Mekke'dir.

Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ebû Mâlik el-Ğifârî:

“Bekke, Kâbe'nin yeridir. Onun dışındaki kısımlar da Mekke'dir" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Şihâb:

“Bekke, Beytu'l-Mescid, Mekke ise Harem'in tümüdür" dedi.

İbn Cerîr, Dahhâk'ın:

“Bekke, Mekke'nin kendisidir" dediğini bildirir.

İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildiriyor:

“Mekke, Fec denilen yerden Ten'îm denilen yere kadar olan bölgedir. Bekke ise Kâbe'den, Bathâ' denilen bölgeye kadardır."

Abd b. Humeyd, Mücâhid'in:

“Bekke, Kâbe'nin kendisidir. Etrafı ise Mekke'dir" dediğini bildirir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mukâtil b. Hayyân:

“...Mübarek ve doğru yol gösteren..." âyetini açıklarken:

“Onda hayır ve bereket kılındı. Aynı zamanda insanlara kıbleyi gösterdi" dedi.

Abdurrezzâk, Musannef’te ve Beyhakî, Şuab'da Zührî'den bildiriyor: Bana şöyle nakledildi:

“İbrâhîm'in (aleyhisselam) makamında üç levha bulundu. Her levhada da bir yazı vardı. Birincisinde şöyle yazılıydı:

“Ben Bekke'nin sahibi Allahım! Güneş'i ve Ay'ı yarattığım gün Bekke'yi yaratıp etrafını hanif olan yedi melekle kuşattım. Onun ehline, ette ve sütte bereket kıldım.

İkincisinde ise:

“Ben Bekke'nin sahibi Allahım! Ben akrabalık bağını yarattım ve ona ismimden verdim. Akrabalık bağlarını kuvvetlendirene rahmet eder ve bu bağı koparanı da keserim" yazılıydı.

Üçüncüsünde de şöyle yazılıydı:

“Ben Bekke'nin sahibi Allahım! Ben hayrı ve şerri yarattım. Hayır üzeri olana ne mutlu, şer üzere olanın da vay haline."

el-Ezrakî, İbn Abbâs'tan bildiriyor: İbrâhîm'in (aleyhisselam) makamında bir kitap bulundu ve içinde şöyle yazılıydı:

“Bu, Allah'ın evi Harem-i Bekke'dir. Allah Bekke ehlinin azıklarından mübarek olan üç şeyi üstlenmiştir. Bunlar et, su ve süttür. İhrama giren kişi aynı anda tekrar geri çıkamaz." Yine bir taş bulunmuştu ki yaratılıştan üstünde şöyle bir yazı vardı:

“Ben Bekketü'l- Harem'in sahibi Allahım! Güneş'i ve Ay'ı yarattığım gün Bekke'yi yaratıp etrafını hanif olan yedi melekle kuşattım. Mekke'deki iki dağ var olduğu müddetçe Bekke'de var olacaktır. Onun ehline ette ve suda bereket kılınmıştır."

İbn Ebî Şeybe, Mücâhid ve Dahhâk'tan bunun aynısını bildirir.

Fedâilu'l-Mekke'de el-Cenedî'nin İbn Abbâs ve Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yüce Allah, Mekke'yi yarattı ve onu zorluklara ve (bu zorluklara katlananlara verilecek) derecelere koydu" buyurdu. Saîd b. Cübeyr'e:

“Dereceleri nedir?" denilince:

“Cennettir Cennet" karşılığını verdi.

el-Ezrakî ve el-Cenedî'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe:

“Gökyüzüne Mekke'den daha yakın bir yer görmedim" dedi.

el-Ezrakî, Atâ b. Kesîr'den hadisi Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) dayandırarak şöyle bildirir:

“Mekke'de ikamet etmek saadet, oradan ayrılmak ise şekavettir. "

el-Ezrakî, el-Cenedî ve Beyhakî'nin, Şuab'da, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kim Ramazan ayında Mekke'de bulunur ve bütün Ramazan orucunu orada tutarak gücü nisbetinde gece ibadetine kalkarsa, Yüce Allah ona Mekke'nin dışında tutulan Ramazan orucu sevabının yüz bin katını yazar. Ona orada geçirdiği her gün ve her gece için birer sevap yazılır. Yine her gün ve her gece için bir köle azat etmiş gibi sevap yazılır. Yine her gün ve her gece için iki at yükü malı Allah yolunda infak etmiş gibi sevap yazılır. Yine orada her gün mutlaka bir duası kabul edilir."

el-Ezrakî ve M. el-Evsat'ta Taberânî'nin, Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Bu Beyt (Kabe) İslam'ın direğidir. Kim bu evi ziyaret etmek maksismiyle hac veya umre yapmaya çıkarsa (ve bu yolda) öldüğü takdirde Yüce Allah onu Cennetine sokmayı, sağ kaldığı takdirde ise ganimet ve mükâfatla memleketine döndürmeyi taahhüt etmiştir. "

Beyhakî'nin, Şuab'da, Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescidü'l-Harâm dışında, başka bir mescidde kılınan namazdan (sevap olarak) bin defa daha üstündür. Benim bu mescidimde kılınan bir cuma namazı, Mescidü'l-Harâm dışında, başka bir mescidde kılınan cuma namazından (sevap olarak) bin defa daha üstündür. Benim bu mescidimde tutulan Ramazan orucu, Mescidü'l-Harâm dışında, başka bir mescidde tutulan ramazan orucundan (sevap olarak) bin defa daha üstündür. "

Bezzâr, İbn Huzeyme, Taberânî ve Şuab'da Beyhakî'nin, Ebu'd-Derdâ'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Mescidü'l- Haram'da kılınan bir namaz, başka bir mescidde kınlan namazda yüz bin defa, benim mescidimde kılanan namazdan bin defa, Beytü'l-Makdis'te kılınan namazdan beş yüz defa (sevap olarak) daha üstündür."

İbn Mâce'nin, Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kişinin evinde kıldığı namaz (sevap olarak) bir namaza mukabildir. Mescidde kıldığı namaz (sevap olarak) yirmi beş namaza eştir. Cumanın kılındığı yerde kılınan namaz (sevap olarak) beş yüz namaza mukabildir. Mescidü'l-Aksa'da kılınan namaz (sevap olarak) elli bin namaza mukabildir. Benim mescidimde kılınan namaz (sevap olarak) elli bin namaza mukabildir. Mescidü'l-Haram'da kılınan namaz ise (sevap olarak) yüz bin namaza mukabildir. "

İbn Ebî Şeybe, Müslim, Nesâî ve İbn Mâce'nin, İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescidu'l-Harâm dışında, başka bir mescidde kılınan namazdan (sevap olarak) bin defa daha üstündür."

Tayâlisî, Ahmed, Bezzâr, İbn Huzeyme, İbn Hibbân, İbn Adiy ve Beyhakî'nin, Abdullah b. ez-Zübeyr'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescidü'l-Harâm dışında, başka bir mescidde kılınan namazdan (sevap olarak) bin defa daha üstündür. Mescidü'l-Haram'da kılınan bir namaz, benim mescidimde kılınan namazdan (sevap olarak) yüz defa daha üstündür." Atâ (b. Ebî Rebâh)'a:

“Bahsedilen bu üstünlük sadece Mescidu'l-Harâm'da mı, yoksa Harem bölgesinde mi?" diye sorulduğunda:

“Evet, bütün Harem bölgesi için geçerlidir. Çünkü Harem'in tümü mesciddir" karşılığını verdi.

Ahmed ve İbn Mâce'nin, Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Benim mescidimde kılınan bir namaz, Mescidü'l- Harâm dışında, başka bir mescidde kılınan namazdan (sevap olarak) bin defa daha üstündür. Mescidu'l-Haram'da kılınan bir namaz, başka bir mescidde kılınan namazdan (sevap olarak) yüz bin defa daha üstündür."

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve Beyhakî'nin, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescidu'l-Harâm dışında, başka bir mescidde kılınan namazdan (sevap olarak) bin defa daha üstündür."

Bezzâr'ın, Hazret-i Âişe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Mescidim peygamberler mescidlerinin sonuncusudur. Sefer hazırlığı yapılıp ta gidilmesi gereken mescid benim mescidim ve Mescidu'l-Haram'dır. Benim mescidimde kılınan bir namaz, Mescidu'l-Harâm dışında, başka bir mescidde kılınan namazdan (sevap olarak) bin defa daha üstündür."

Tayâlisî, İbn Ebî Şeybe, Ahmed, İbn Menî', er-Rûyânî, İbn Huzeyme ve Taberânî'nin Cübeyr b. Mut'im'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescidü'l-Harâm dışında, başka bir mescidde kılınan namazdan (sevap olarak) bin defa daha üstündür."

96 ﴿