97"Onda apaçık âyetler ve İbrâhîm'in makamı vardır. Oraya giren güvenlik içinde olur. Oraya gitmeye gücü yeten herkesin o İbadet Evi ni ziyaret etmesi de Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır." Saîd b. Mansûr, Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbnu'l- Enbârî'nin, Mesâhif te bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti (.....) şeklinde okurdu. İbnu'l-Enbârî'nin bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti (.....) şeklinde okurdu. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Âsim b. Ebi'n-Necûd bu âyeti (.....) şeklinde okurdu. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in, Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Onda apaçık âyetler vardır..." âyetini açıklarken: “Orada Makâmı-İbrâhîm ve Meş'ar vardır" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid ve Katâde bu âyeti açıklarken: “Makâm'ı-İbrâhîm açık olan âyetlerdendir" dediler. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “Onda apaçık âyetler ve ibrâhîm'in makamı vardır. Oraya giren güvenlik içinde olur..." âyetini açıklarken: “Burada Makâm-ı İbrâhîm" kastedilmektedir" dedi. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve el-Ezrakî'nin bildirdiğine göre Mücâhid: “Onda apaçık âyetler ve İbrâhîm'in makamı vardır ..." âyetini: “Orada İbrâhîm'in (aleyhisselam) ayak izleri bulunmaktadır. Bu da açık olan âyetlerden bir tanedir" şeklinde açıklamıştır. "...Oraya giren güvenlik içinde olur..." âyeti hakkında ise: “Bu başka bir şeydir" dedi. el-Ezrakî'nin bildirdiğine göre Zeyd b. Eşlem: “Onda apaçık âyetler ve İbrâhîm'in makamı vardır. Oraya giren güvenlik içinde olur..." âyetini açıklarken: “Apaçık olan âyetlerden kasıt, Makâm-ı İbrâhîm'dir" demiştir. İnsanların Kâbe'ye gelmeleri konusunda Yüce Allah başka bir âyette: İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler" buyurur. İbnu'l-Enbârî'nin bildirdiğine göre Kelbî: “Onda apaçık âyetler ... vardır..." âyetini açıklarken: “Açık âyetler; Kâbe, Safa, Merve ve Makâm-ı İbrâhîm'dir" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: “...Oraya giren güvenlik içinde olur..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Bu, Cahiliye döneminde olan bir şeydi. O dönemde kişi her günahı işlese de Harem'e iltica ettiği zaman kimse ona karışamaz ve onu geri isteyemezdi. Ancak İslam'da Harem'e iltica etmek, Allah'ın cezalarını uygulamayı engellemedi. Hırsızlık yapanın eli kesilir, zina edene had uygulanır ve öldürülen de öldürülür. el-Ezrakî, Mücâhid'den bunun aynısını bildirir. İbnu'l-Münzir ve el-Ezrakî, Huvaytib b. Abdi'l-Uzza'dan bildiriyor: Cahiliye döneminde, Kâbe'de hayvanların ağzına vurulan gemler gibi halkalar gördüm. (Başkalarından) korkan bir kişi o halkalardan birine elini geçirince ona kimse dokunamazdı. Bir gün korkan biri gelip elini ona soktu. Başka biri de onu geri çekmeye kalkınca eli felç oldu. İslam zamanında bu kişinin elinin halen felçli olduğunu gördüm. Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve el-Ezrakî'nin bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: “Eğer Harem'de Hattâb'ın katilini görsem oradan çıkana kadar kendisine el sürmem" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in, Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Oraya giren güvenlik içinde olur..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Kim (bir suç işleyip te) Kâbe'ye sığınırsa güvenlik altında olurdu. Ancak bu kişi kimsenin yanında barındırılmaz, ona yemek, su verilmez ve oradan geri çevrilmezdi. Ama oradan çıktığı zaman da cezası uygulanırdı. İbnu'l-Münzir ve el-Ezrakî'nin, Tâvus vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Oraya giren güvenlik içinde olur..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Kim Harem'in dışında bir yerde birini öldürüp veya hırsızlık yapıp Harem'e girerse, kimse onunla oturmaz, konuşmaz ve o kişiyi kimse evine alıp barındırmaz. Fakat kendisinden Harem'den çıkması istenir. Harem'den dışarı çıktığında bu kişi alınır ve suçunun cezası kendisine uygulanır. Eğer biri Harem'in dışında bir yerde birini öldürür veya hırsızlık yapıp Harem'e girerse ve ona cezasını uygulamak isterlerse onu Harem'in dışına çıkararak haddi uygularlar. Eğer Harem'de öldürür veya hırsızlık ederse Harem'in içinde kendisine had uygulanır. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in, Mücâhid vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: “Kişi haddi (şeri cezayı) gerektirecek adam öldürme ve hırsızlık gibi bir suç işleyip te Harem'e girerse ona bir şey satılmaz ve kimsenin evinde barındırılmaz. Bu kişi bu durumdan bıkıp Harem'den çıkınca ona had uygulanır." İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Tâvus şöyle demiştir: İbnü'z-Zübeyr, (suçlu) bir adamı Harem'in dışında tutmuştu. Onu Harem'e soktuktan sonra tekrar çıkarıp öldürdü diye İbn Abbâs ta onu ayıplamıştı. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Şa'bî der ki: “Biri bir suç işledikten sonra Harem'e iltica ederse emin olur ve ona dokunulmaz. Ancak Harem'in içinde suç işlerse suçunun cezası uygulanır. İbn Cerîr'in, ikrime vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle dedi: “Kim bir suç işler de sonra Harem'e sığınırsa emin olur. Müslümanlar ona hiçbir şekilde ceza uygulayamaz. Ancak Harem'in dışına çıktığı zaman ona had uygulanır. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in, Atâ (b. Ebî Rebâh) vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Kim Harem'in dışında bir suç işler de sonra Harem'e iltica ederse ona dokunulmaz, ona bir şey satılmaz ve kimsenin yanında barındırılmaz. Harem'den çıkması beklenir. Harem'den çıktığı zaman da tutulup kendisine had (şeri ceza) uygulanır. Fakat Harem'in içinde suç işleyen kişiye Harem'de had uygulanır. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Ömer: “Harem'de, Ömer'in katilini görecek olsam ona dokunmam" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Babamın katilini Harem'de görecek olsam ona dokunmam" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in Hasan(-ı Basrî)'den bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle dedi: “Cahiliye döneminde kişi birini öldürür ve boynuna yün parçası asarak Harem'e girerdi. Maktülün oğlu veya babası onu görürdü ve ona dokunmazdı." Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî, Ebû Şureyh el-Adevî'den bildiriyor: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) fethin ikinci günü kalkıp şöyle buyurdu: “Şüphesiz Mekke'yi Allah haram kılmıştır, ama insanlar onu haram kılmıyor. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kişinin orada kan dökmesi veya bir ağaç kesmesi caiz değildir. Eğer biri, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) orada savaştı, diyerek kendine öylesi bir izin çıkarmak isterse ona: «Yüce Allah, Resulüne bu konuda izin vermiştir. Sana izin vermemiştir» deyin. Bana da gündüzün bir saatinde izin verilmiştir. Mekke'nin dünkü haramlılığı bu gün de devam etmektedir." Saîd b. Mansûr, İbn Ömer'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Kâbe'nin gölgesinde oturan Kureyş'lilerin yanına gelip selam verdikten sonra: “Biliniz ki Yüce Allah, Kabe'ye kendisinde yapılanı soracaktır. Burada ikamet eden kimse kan dökemez ve dedikodu yaparak bozgunculuk edemez" buyurmuştur. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Yahya b. Ca'de b. Hubeyre: “...Oraya giren güvenlik içinde olur..."âyetini açıklarken: “Cehennem ateşinden güvende olur, mânâsındadır" dedi. Beyhakî'nin, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kabe'ye giren kişi bir sevap kazanır ve bir kötülüğü silinip bağışlanmış olur" buyurmuştur. İbnu'l-Münzir, Atâ (b. Ebî Rebâh)'dan bildiriyor: Kim Kâbe'de ölürse emin olarak haşrolunur. Çünkü Yüce Allah: “...Oraya giren güvenlik içinde olur..." buyurmaktadır. Beyhakî'nin, Şuab'da, Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İki Harem'den birinde ölen kişi, emin olarak haşrolunur" buyurmuştur. Beyhakî'nin, Şuab'da, Selmân'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İki Harem'den birinde ölen kişiye şefaatim vacip olur ve bu kişi kıyamet gününde eminlerden biri olarak haşrolunur. " el-Cenedî ve Beyhakî'nin, Enes b. Mâlik'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İki Harem'den birinde ölen kişi, kıyamet gününde eminlerden biri olarak haşrolunur. Beni Medine'ye ziyarete gelen kişi de kıyamet gününde komşum olur. " el-Cenedî'nin, Muhammed b. Kays b. Mahrame'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İki Harem'den birinde ölen kişi, kıyamet gününde eminlerden biri olarak haşrolunur. " el-Cenedî'nin bildirdiğine göre İbn Ömer: “Mekke'de defnedilen Müslüman kişi, kıyamet gününde eminlerden biri olarak haşrolunur" dedi. "Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Evi haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır." Ahmed, Tirmizî, İbn Mâce, İbn Ebî Hâtim ve Hâkim, Hazret-i Ali'den bildiriyor: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır...'" âyeti indiği zaman, ashâb: “Ey Allah'ın Resûlü! Her yıl mı gidilecek?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) sustu ve cevap vermedi. Ashâb bir daha: “Ey Allah'ın Resûlü! Her yıl mı gidilecek?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hayır, eğer: «Evet» demiş olsaydım her yıl gitmek farz olurdu" buyurdu. Bunun üzerine Yüce Allah: “...Size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın..."" âyetini indirdi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir, İbn Abbâs'tan bildiriyor: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır...'" âyeti indiği zaman bir adam: “Ey Allah'ın Resûlü! Her yıl mı gidilecek?" diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sana farz kılınan İslam haccını eda et. Eğer: «Evet» deseydim hac size her yıl farz olurdu" buyurdu. Abd b. Humeyd, Hâkim ve Sünen'de Beyhakî, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize hutbe verip: “Ey insanlar! Yüce Allah size haccıfarz kıldı" buyurdu. Akra' b. Hâbis kalkıp: “Ey Allah'ın Resûlü! Her yıl mı gidilecek?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Eğer evet deseydim size (her yıl) farz olurdu. Farz olunca da her yıl gelmezdiniz ve gelmeye de gücünüz yetmezdi. Hac bir defadır, kim bunu arttırırsa nafile haca yapmış olur" buyurdu. Abd b. Humeyd, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyeti indiği zaman adamın biri: “Ey Allah'ın Resûlü! Her yıl mı gidilecek?" diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Canım elinde olana yemin olsun ki, eğer: «Evet» deseydim size (her yıl) farz olurdu. Farz olunca da bu farizayı yerine getiremezdiniz. Terk edince de küfre girmiş olurdunuz. Benim sizi bıraktığım gibi siz de beni rahat bırakın. Sizden önceki ümmetler peygamberlerine fazla soru sormaktan ve ihtilaf etmekten dolayı helak oldular. Eğer size bir şey emredersem gücünüz nisbetinde onu yapmaya çalışın. Size yasakladığım şeylerden de uzak durun" buyurdu. Ebû Nuaym, el-Ma'rife'de, Muhammed b. Mervân vasıtasıyla Kelbî'den, o Ebû Sâlih'ten, o da İbn Abbâs'tan bildirir: Hâris b. Yezîd: “Ey Allah'ın Resûlü! Hac farizası her yıl mı eda edilecektir?" diye sorunca, "Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyeti indi. Şâfiî, Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Adiy, İbn Merdûye ve Sünen'de Beyhakî, İbn Ömer'den bildiriyor: Adamın biri kalkıp Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Allah'ın Resûlü! Hacı kimdir?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “(Hac vazifesini eda edebilmek için yollarda) Saçı başı karışmış halde kir içinde kalandır" buyurdu. Başka biri kalkıp: “Hangi hac daha üstündür?" diye sorunca da, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yüksek sesle telbiye edilen ve kurban kanları akıtılan haçtır" buyurdu. Yine başka bir adam kalkıp: “Ey Allah'ın Resûlü! Yol bulmaktan maksat nedir?" diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yoldan kasıt, azık ve binektir" karşılığını verdi. Dârakutnî ve Hâkim, Enes'ten bildiriyor: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyetindeki: “Yol kelimesinden kasıt nedir?" diye sorulunca: "Yoldan kasıt, azık ve binektir" buyurdu. Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Sünen'de Dârakutnî ve Sünen'de Beyhakî, Hasan(-ı Basrî)'den bildiriyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyetini okuyunca, ashâb: “Ey Allah'ın Resûlü! Âyetteki yoldan kasıt nedir?" diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yoldan kastedilen, azık ve binektir" buyurdu. Sünen'de Dârakutnî ve Sünen'de Beyhakî, Hasan vasıtasıyla annesinden, o da Hazret-i Âişe'den bildiriyor: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hacca yol bulmak ne demektir?" diye sorulunca: “Azık ve binek bulmaktır" karşılığını verdi. Dârakutnî'nin, Sünen'de İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre "Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyeti hakkında Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Allah'ın Resûlü! Yoldan kasıt nedir?" diye sorduklarında: “Yoldan kasıt, azık ve binektir" buyurdu. Dârakutnî, Amr b. Şuayb'dan, o babasından, o da dedesinden bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hacca yol bulmaktan kasıt, oraya gitmek için gereken azık ve binektir" buyurdu. Dârakutnî, Câbir b. Abdillah'tan bildiriyor: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyeti indiği zaman adamın biri kalkıp: “Ey Allah'ın Resûlü! Yoldan kasıt nedir?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yoldan kasıt, azık ve binektir" karşılığını verdi. Dârakutnî'nin, Hazret-i Ali'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) "Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyetinin açıklaması sorulunca: “Hacca gitmek için binek olarak bir deve bulmaktır" buyurdu. İbn Ebî Şeybe ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyetini açıklarken: “Burada azık ve binek bulabilmek kastedilmektedir" dedi. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve Beyhakî'nin, Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyetini açıklarken: “Burada azık ve deve kastedilmektedir" dedi. Başka bir lafızda ise: “Binek" olarak geçmektedir. Taberânî ve İbn Merdûye'nin, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “(Yolculukta) yetecek kadar azık ve bir binek bulabilmektir" dedi. İbn Mâce'nin, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyeti hakkında: “(Yol bulmaktan kasıt hac yolculuğu için gereken) azık ve bineği bulabilmektir" dedi. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Yoldan kasıt, kulun sağlıklı olması ve azıkla binek parasının bulunmasıdır. Ancak azık ve binek parası bütün malını bitirecek şekilde olmamalıdır. İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs (.....) kelimesini açıklarken: “Burada kişinin hacca gidecek gücü ve hac ile aralarında bir engel olmayışı kastedilmektedir" dedi. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Abdullah b. ez-Zübeyr: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır...'" âyetini açıklarken: “Burada kişinin hacca gidip gelebilecek güçte (sağlıklı) olması kastedilmektedir" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Mücâhid: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyetini açıklarken: “Burada azık ve binek kastedilmektedir" dedi. İbn Ebî Şeybe, Saîd b. Cübeyr'den, Hasan'dan ve Atâ (b. Ebî Rebâh)'dan bunun aynısını bildirir. İbn Ebî Şeybe ve İbn Ebî Hâtim, İbrâhîm en-Nehaî'den bildiriyor: “Yüce Allah'ın zikretmiş olduğu yol bulmada, kadın için bir mahremin varlığı da yol bulmaktan sayılır." Hâkim'in, Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “«Bir kadın bir gecelik yolu» -diğer bir lafızla: Bir kadın iki menzil arasındaki mesafeyi- "tek başına gidemez. Ancak mahremiyle beraber gidebilir. " İbn Ebî Şeybe, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbesinde: “Bir kadın yanında mahremi olmadan bir sefere çıkamaz" buyurunca adamın biri kalkıp: “Ey Allah'ın Resûlü! Ben hanımımı hacca gönderdim. Ben de falan falan savaşa katılmak için yazıldım" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Git ve hanımınla beraber hacını yap" buyurdu. Tirmizî, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin, Şuab'da, Hazret-i Ali'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kişi Beytullah'ı ziyaret etmek için yetecek kadar azık ve binek bulabilir de hac etmezse Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmüş fark etmez. Bu konuda Yüce Allah: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" buyurmaktadır," Saîd b. Mansûr, Kitabu'l-îmân'da Ahmed, Ebû Ya'la ve Beyhakî'nin, Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Eğer kişinin kendisini haçtan engelleyecek bir hastalığı veya zalim bir idarecisi veya açık bir ihtiyacı yoksa ve buna rağmen İslam'ın haccını yapmadan ölürse, ister Yahudi ister Hıristiyan olarak ölsün fark etmez." İbn Ebî Şeybe, Abdurrahman b. Sâbit'ten merfû ve mürsel olarak bunun aynısını bildirir. Saîd b. Mansûr sahîh bir isnâdla bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: “Bu şehirlere adamlar göndermeyi ve imkânı olup da hac etmeyenleri araştırıp onlara cizye ödetmeyi içimden geçirdim" dedikten sonra iki defa: “Onlar Müslüman değildir" dedi. Saîd b. Mansûr ve İbn Ebî Şeybe, Ömer b. el-Hattâb'dan bildiriyor: “Kişinin hac etmeye gücü yettiği halde hac etmezse Yahudi veya Hıristiyan olarak ölsün fark etmez." İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in, Mücâhid vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Ömer: “Kimin sağlığı ve maddi gücü yerinde olur da hacca gitmezse alnına kâfir yazısı yazılır" dedi ve: “...Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" âyetini okudu. İbn Ebî Şeybe'nin lafzı ise: “Gücü olduğu halde hac etmeden ölen kişi kıyamet gününde alnında «Kâfir» yazısıyla gelir" şeklindedir. Saîd b. Mansûr, Nâfi vasıtasıyla İbn Ömer'den bildiriyor: “Kim üç yıl üst üste hacca gitmeye yol bulabilir de gitmeden ölürse onun namazı kılınmaz. Yahudi mi, Hıristiyan mı öldü o da belli olmaz." Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: “Eğer insanlar haccı terk edecek olsaydı, namaz kılmayanlarla ve zekât vermeyenlerle savaştığımız gibi onlara da savaş açardık" dedi. Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Eğer insanlar bir yıl haccı terk edecek olsalardı ve kimse hac etmeyecek olsaydı Allah'ın himayesinden çıkmış olurlardı (yani bunlara savaş açılırdı)" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: “Burada (sağlıklı ve maddi gücü olup ta) haccın kendisine farz olmadığını iddia eden kişi kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyet hakkında: “Burada haccı inkâr ederek hac etmenin iyiliğini terk etmenin de kötülüğünü görmeyen kişi kastedilmektedir" dedi. Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî, Sünen'de İkrime'den bildiriyor: “Kim İslam'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O âhirette de kaybedenlerdendir'" âyeti indiği zaman Yahudiler: “Biz Müslümanız" dediler. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yüce Allah Müslümanlara Kabe'yi ziyaret etmeyi farz kılmıştır" buyurdu. Onlar: “Bu bize yazılmamıştır" dediler ve hac etmeyi kabul etmediler. Bunun üzerine Yüce Allah: “...Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" buyurdu. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, İkrime'den bildiriyor: “Kim İslam'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O âhirette de kaybedenlerdendir" âyeti indiği zaman milletler: “Biz Müslümanız" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" âyetini indirdi. Müslümanlar hac görevini yerine getirirken kâfirler ise yerlerinde kaldılar. Abd b. Humeyd ve Sünen'de Beyhakî, Mücâhid'den bildiriyor: “Kim İslam'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O âhirette de kaybedenlerdendir" âyeti indiği zaman bütün milletlerin halkları: “Biz müslümanız" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." âyetini indirdi. Âyetteki insanlardan kasıt müslümanlardır. Müslümanlar hac görevlerini yerine getirdiler, müşrikler ise bu görevi terk ettiler. Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Dahhâk'tan bildiriyor: “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" âyeti indiği zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) milletleri yani Arap müşriklerini, Hıristiyanları, Yahudileri, Mecusileri ve Sâbiî'leri toplayıp: “Allah size haccı farz kıldı, Kabe'yi ziyaret edin" buyurdu. Bunu sadece Müslümanlar kabul etti. Diğer beş millet ise inkâr ederek: “Biz buna imân etmiyoruz, ona yönelerek namaz kılmayız ve ona doğru yönelmeyiz" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: “...Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" âyetini indirdi. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in, Ebû Dâvud Nufey'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" âyetini okuyunca adamın biri kalkıp: “Ey Allah'ın Resûlü! Hac görevini yerine getirmeyen kafir mi olur?" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kim onu terkettiği halde cezasından korkmaz ve hac ettiği halde sevabını ummazsa işte o kişi öyledir" buyurdu. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Şuab'da, İbn Ömer'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): (.....) âyetini açıklarken: “Burada Allah'ı ve âhiret gününü inkâr eden kişi kastedilmektedir" buyurdu. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Mücâhid'den bildiriyor: Kendisine: “...Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" âyeti hakkında: “Bu inkâr da nedir?" diye sorduklarında: “Burada Allah'ı ve âhiret gününü inkâr eden kişi kastedilmektedir" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Atâ b. Ebî Rebâh bu âyeti açıklarken: “Burada Kâbe'yi inkâr eden kişi kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr, İbn Zeyd'den bildiriyor: Kendisine (inkâr edenlerin kim olduğu) sorulduğunda: “Doğrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke'de, dünyalar için mübarek ve doğru yol gösteren Kâbe'dir. Onda apaçık âyetler ve İbrâhîm'in makamı vardır. Oraya giren güvenlik içinde olur. Oraya gitmeye gücü yeten herkesin o ibadet Evi'ni ziyaret etmesi de Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayandır" âyetlerini okudu ve: “Bunları inkâr edenlerdir" dedi. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd bu iki âyeti açıklarken: “Bunları inkâr edip te inanmayan kişi kâfirdir" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “Eğer hacca gitmek için durumu müsait olan bir komşum olsaydı ve bu komşum hacca gitmeden ölseydi namazını kılmazdım" dedi. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre A'meş bu âyeti (.....) şeklinde (ha) harfini esre ile okudu. Abd b. Humeyd, Âsim b. Ebi'n-Necûd'un bu âyeti (.....) şeklinde (ha) harfini nasb ederek okuduğunu bildirir. İbn Ebî Şeybe ve Hâkim, İbn Abbâs'tan bildiriyor: Akra' b. Hâbis, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hacca her sene mi, yoksa ömürde bir defa mı gidilmesi gerekir?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hayır, bir defa. Daha fazla giden nafile hac etmiş olur" buyurdu. |
﴾ 97 ﴿